Kadın, kadının dostu değil miydi?

Dünya kadınlar günü…  Bastırarak, birkaç kez daha tekrarlıyorum kendi kendime… Nereden çıkmış, sebep neymiş ya da birilerinin  bizi ciddiye alması için bir güne mi ihtiyacımız var diye düşünürdüm…  Bir kadın olarak yerelde veyahut globalde ciddi ötelenme sıkıntısı yaşadığımız için belki,  kurtarıcı ya da susturucu gibi kullanılması muhtemel bir gün bugün… Pratikte faydası yok maalesef… En […]

Yayınlama: 10.03.2020
5.064
A+
A-

Dünya kadınlar günü… 
Bastırarak, birkaç kez daha tekrarlıyorum kendi kendime…

Nereden çıkmış, sebep neymiş ya da birilerinin  bizi ciddiye alması için bir güne mi ihtiyacımız var diye düşünürdüm… 
Bir kadın olarak yerelde veyahut globalde ciddi ötelenme sıkıntısı yaşadığımız için belki,  kurtarıcı ya da susturucu gibi kullanılması muhtemel bir gün bugün…
Pratikte faydası yok maalesef…

En başa dönersek eğer ilk defa erkeğin, kadını malı olarak addettiği kadının da erkeği sahibi olarak gördüğü ve onu yücelttiği zamanı saptasak bir şey değişmez ama nedeni incelenebilir herhâlde… 
Bir kadın olarak dış dünyada sadece erkeklerden değil de hemcinsimizden de şiddet görüyoruz aslında. Bu yüzden olsa gerek “Peki bizi bizden kim koruyacak” diye bir soru geliyor aklıma?








Bir film izlemiştim geçen gün; kimi kocasından şiddet görüyor, kimi istismar edilmiş, bir tanesi sevdiği erkek tarafından evlenme vaadiyle kandırılıp metres olmuş, öbürü de düğüne iki hafta kala terkedilmiş bir grup kadının kendilerinin farkına vardığı… 
Hemcinsi arasındaki yarışın aslında ne kadar faydasız olduğunu anladıktan sonra içlerindeki gücü fark ediyorlar. 
Rakip değil dost olmak, ayni olmak… 
Öyle ya kadın dediğimiz varlık kız kardeşi, annesi, kayınvalidesi, görümcesi, eltisi ya da arkadaşı veya iş arkadaşı tarafından, yani en azından birinden muhakkak fiziksel yahut ruhsal şiddet  görüyor. 

Yetişkinliğini ve ruhunu paramparça eden bir sürü travma.
Bir kadının eşinden yeni boşanmış başka  bir kadın için kurduğu cümle şuydu: “Falanca kocasından ayrıldı ya açık saçık  giyinmeye başladı gördünüz mü?” 
Benim gördüğüm ise açık giyinen bir kadın değil de çok mutsuz bir ilişkiyi sonlandırmış, evliliği sürecinde ise kıyafet olarak koyu renklere yönelmiş bir kadındı. 
Boşanma sonrasında giydiği rengârenk kıyafetler onun eski mutlu zamanlarına döndüğü anlamına geliyordu. 
Zira evlenmeden önce de rengârenk ve kahkaha dolu bir kadındı.  
Konuşanı da konuşulan kişiyi de tanıyordum zira.
Arkadaşının hakkında konuşan kişinin ise özellikle anne tarafından aşırı ihmal edilmiş bir kadın olduğunu biliyordum. 
En kötüsü de bu kişi sadece kadınları hedef alarak ortalıkta dedikodu yapıyor ve bu şekilde insanları etrafına topluyordu. 
Eğer içindeki eksikliği bulsaydı hemcinsine karşı bu kadar nefret dolu olmayacaktı sanırım. Birçok kadında var olan bir duyguydu bu aslında.
 Eksiklerimizi bulmak yerine diğer kadını değersizleştirerek, yargılayarak geçici bir tatmin hissinin kölesi olmuştuk.
Yapılan araştırmalara göre erkekler kadınları partner olarak değersiz görse de iş hayatında genellikle kadına daha anlayışlı davranıyor, kadın yöneticilerinde genel olarak tavırları değişkenlik gösterse de erkeği kayırabiliyor ve bunu yaparken hemcinsini değersiz görüyor, yardımcı olmak yerine küçümsüyor ve zaman zaman mobbing uyguluyor. 

Kadın öğretmen bir arkadaşım geçen gün şu cümleyi kurdu: “ Anladım ki kadınlar entelektüel anlamda kendini geliştirmeli ama çalışmamalı. Çünkü çalışma hayatında hem erkekten hem kadından baskı görüyor, psikolojisi bozuluyor.  Akşam, çökmüş bir şekilde  eve dönüşü çok kötü oluyor. “

Diğer yandan kadınlar bir birey olduğunu ve erkeklerle aynı haklara sahip olmak istediğini anlatabilmek için bile çok çetin yollardan geçmiş, bu söylenenlerin gerçekleşmesi  ise çok uzun yıllar almıştır.
İsterim ki; hamileyken aldığı kilolar için, bebeğini emziremediği için, normal doğum yapamadığı için, elişine eli yatkın olmadığı için ve hamarat bir kadın olmadığı için (!), gece sabaha kadar bebek uyutmaya çalışıp sabah uykusunu alamayarak uyanmasının yetersiz bir kadın olduğu anlamına geldiği için, zayıf olmadığı için, çok zayıf olduğu için, dul olduğu için, yeterince yeterli olmadığı için vs. vs. gibi sebeplerle kadınların hemcinsi tarafından baskı görmediği; kocası ya da partnerinden ruhsal ve fiziksel şiddete uğramadığı bir dünyaya uyanalım.
Çok şey istemiyorum aslında değil mi?



Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.