Ödül ve Ceza…

Bundan bir süre önce küçük kızımıza tuvalet eğitimi vermeye niyetlenmiştik. Bana göre çoktan zamanı gelmişti ama kızımız biraz başına buyruk ve rutinlerine fazla bağlı olduğu için çok stratejik davranmamız gerekiyordu. İlk olarak bir arkadaş önerisiyle tuvalet günlüğü tutmaya karar verdik. Dakika dakika altına kaçırmasını ve tuvalete yapmasını not ettik. İlk gün berbat ötesi olmasına rağmen […]

Yayınlama: 12.05.2020
5.299
A+
A-

Bundan bir süre önce küçük kızımıza tuvalet eğitimi vermeye niyetlenmiştik.

Bana göre çoktan zamanı gelmişti ama kızımız biraz başına buyruk ve rutinlerine fazla bağlı olduğu için çok stratejik davranmamız gerekiyordu.
İlk olarak bir arkadaş önerisiyle tuvalet günlüğü tutmaya karar verdik.
Dakika dakika altına kaçırmasını ve tuvalete yapmasını not ettik.

İlk gün berbat ötesi olmasına rağmen ikinci günün sonunda sanki iyiye gitmeye başlayacak gibiydi.
Tuvalet günlüğünün fotoğrafını öğretmenine atınca ilerlemenin çok iyi olduğunu, her
tuvalete yaptığında eline bir tane sticker yapıştırabileceğimizi söyledi.
Ah işte o anda kırmızı çizgim olan ödül mevzusu söz konusu olunca “bunu ödülle yapmak istemediğimizi, iç kontrol geliştirmesinin daha sağlıklı olduğunu düşündüğümüzü” söyledim.
Hatta bu işin uzmanı olan Özgür Bolat’ın “Beni ödülle cezalandırma” isimli kitabını gösterip “bakın burada stickerların pek masum olmadığını söylüyor” dedim.








Stickerı bana ilk söyleyen öğretmenimiz değildi tabii.
Herkes ödül vererek çocuğu tuvalete daha kolay alıştıracağımızı söylediğinden ve benimde bu konuda savunma geliştirdiğimden olsa gerek herkese uzman görüşünü savunuyordum!
İlk çocuğumu bütün geleneksel öğretilerden uzak tamamen kitap çocuğu olarak büyütmeye çalışmamdan ötürü ikincisinde de aynısı olur sandım.
Amma velâkin yaş ilerliyor ve tahammül azalıyor.
Nitekim öğretmenimiz iç kontrolün 33 aylık çocuk için pek geçerli olmayacağını söyleyince “denesek mi acaba” şüphesi içime düştü.
Tuvalet eğitimine başlayalı kırk sekiz saat olmamıştı ve durum bize göre pek parlak değildi.
Amma velâkin evde sticker da yoktu!
Oğlumun renkli elektrik bantlarından küçük kareler kesip “Eğer tuvaletin geldiğinde bize
söylersen eline bu stickeri yapıştıracağız” dedik.
Çok değil beş dakika içinde “Tuvaletim geldi” diyerek banyoya koştu ve kendi kendine oturup
tuvaletini yaptı, elini yıkadı ve sonra stickerını istedi!
Şaşkınlıktan dona kaldık!

Aradan on dakika geçti gene aynı seremoni.
Gece altına kaçırmadı ve sabah gene stickerını istedi.

Dolayısı ile benim o güne kadar böbürlene böbürlene herkese savunduğum “Ödülsüz, iç kontrol odaklı tuvalet eğitimi” bildiğin bodoslama duvara çarptı.

Evet, ödül ile bir çocuğu eğitme fikri gerçekten çok kötü ve uzun vadede sıkıntı yaratabilecek bir eğitim şekli.

Eğitimci A.S.Neill “Bir eğitim mucizesi” isimli kitabında ödülün ceza kadar zehirli olduğunu
belirtiyor.

Özgür Bolat ise “Üniversiteyi kazanana dek ödül ile ders çalışmasının kötü olmadığını”
söyleyen bir velinin büyük bir hata yaptığını anlatıyor.
Kısa vadede iyi ama uzun vadede kişilik gelişimi açısından kötü olduğunu kabul ediyorum.
Amma velâkin iç kontrol küçük bir çocukta tam olarak nasıl geliştirilir kimse net bir cevap veremiyor.

Çocuklarda bu durumun gelişmesi çocuğun yaşı ile de çok yakından ilişkili diye düşünüyorum.
Kendimi baz aldığım zaman ilkokulda bile birisi kontrol etmeden ders çalıştığımı hatırlıyorum.
Ama oğlumu ve yaşıtlarını gözlemleyince daha farklı olduklarını görüyorum.

İşin ilginç kısmı iç kontrol cinsiyetler arası bile değişebiliyor.
Kız çocuklarda görev ve sorumluluk bilinci daha belirgin iken erkek çocuklarda diş fırçalama gibi basit öz bakım bile dış kontrol isteyebiliyor.
Şimdi de malum mevzudan dolayı evde sabit durmaktan dolayı enerjisini atamayan,
doğduğundan beri de uyku problemi olan kızıma (ki bir uzman yardımıyla uyku eğitimi bile verdik) son zamanlarda tekrar nükseden uykuya geçme probleminden dolayı şu meşhur sticker ritüelini denedik.

45 dakikada uykuya geçen çocuk sticker alacağı için süreyi yarıya düşürerek 20 dakikada filan uyumaya başladı.

Açıkçası bu durum nereye varır bilmiyorum.
Dediğim gibi ödül uzun vadede sıkıntı yaratabiliyor ama ben şimdilik yaşının küçük olması ve ödülü kullandığım alanların karakterine zarar vermediği düşüncesiyle bunu yapıyorum.

Bir rehber öğretmen buna benzer durumlara yönelik şöyle söylemişti: Mükemmel değiliz, mükemmel olmak zorunda da değiliz. Bilinçli olarak geri dönüşü olmayan ciddi hatalar yapmayacağımıza göre neden sürekli cetvelle çizilmiş gibi bir çocuk eğitimi için çabalıyoruz ki?
Haklıydı aslında.

Evet, sürekli ödülle eğitmeye çalışmak kötü ya da kurallar koyup uygulamak bazen çok zor ama ebeveynlerinde ara ara hata yapma hakkı olmalı.

Nihayetinde hepimiz beşeriz ve kusurluyuz, hâliyle böyle hatalarda bizim küçük teneffüslerimiz olsun değil mi?



Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.