Yolda Olmak

Güldürmeyen, ağlatmayan Sinsi bir ok, öldürmeyen Çaresi yok, bu yaranın Kimde kalır, kabukları Aldın beni, nefesimi Yersiz mülksüz, sahip gibi Aslı sende sureti yok Yamacına indir beni Şimdi gövdende büyüyen bu Arsız kimsesiz, topraksız çiçek Yüreğinde kor, sürgün göğsüne Bunu bana yapmazdın çiçek. Bu dizeler müzisyen Cihan Murtezaoğlu’na ait.  Ben ise onu ses eğitmeni Cavit […]

Yayınlama: 21.04.2020
5.353
A+
A-

Güldürmeyen, ağlatmayan
Sinsi bir ok, öldürmeyen
Çaresi yok, bu yaranın
Kimde kalır, kabukları
Aldın beni, nefesimi
Yersiz mülksüz, sahip gibi
Aslı sende sureti yok
Yamacına indir beni
Şimdi gövdende büyüyen bu
Arsız kimsesiz, topraksız çiçek
Yüreğinde kor, sürgün göğsüne
Bunu bana yapmazdın çiçek.

Bu dizeler müzisyen Cihan Murtezaoğlu’na ait. 
Ben ise onu ses eğitmeni Cavit Murtezaoğlu’nun albümlerini ararken tanımıştım.

 Sözlerindeki tasavvuf esintisi beni yanıltmış, onu uzun süre Cavit M.’nin oğlu sanmıştım. 








Ama gördüm ki onun oğlu olmamakla birlikte beslendikleri kaynak aynıydı.

Son zamanlarda oldukça dikkat çeken bir durum bu aslında. 

Popüler kültürde sinema, kitap, müzik vb. gibi alanlar, tasavvuf ve ilâhi aşk konularının etrafında pervane misali dönen cümlelerden ciddi ciddi besleniyor.

Pop kültürü her zaman zirvede olmak istediğinden midir yoksa artık yaptıkları sanatın  artık iyice içinin boşalmasından mıdır bilemem kendisine bitmez bir kaynak bulmuş görünüyor.

Aslında bu durumun yeni olmamasının yanı sıra kesinlikle eleştirmiyorum da, zira tasavvuf ve arayışa dair insan zihnine ne kadar çok cümle yerleşse o kadar âlâ diye düşünüyorum.

İnsanın nerede, ne zaman ve ne şekilde hakikât olgusuna uyanacağı bilinmez.

Bazen bir yaprak bazen bir ağaç bazen bir şarkı bazen de bir insan bize  daha önce hiç hissetmediğimiz farklı duygular yaşatır, düşündürür ve kişiye kimliğini, ne’liğini sorgulatır.

Kişi “Müslüman” olmanın tamamlanmak olduğunu değil de bir başlangıç olduğunu idrak ederse yolculuk başlar.

Bu, arayışın başlangıcıdır ve kişi aradığı yolda fıtratına göre yürür.

Buna mukabil günümüzde modern insana hitap eden tasavvuf materyalleri en çok Mevlâna  ve Şems hikâyesinden beslenir ve bu kişisel gelişim olarak arz edilir.

 Kişisel gelişim  bireyin daha çok insanlar arası ilişkilerine yönelik iyileştirmeleri öncelerken, kişinin hakikat arayışı evrendeki varlığını daha farklı sorgulamasına sebep olur.

Tasavvufa olan ihtiyacın, tüketim pratikleri ve bireysel ihtiyaçlar arasında kendisine rahatlıkla yer bulmasıyla birlikte kişisel gelişim kitapları da bu minvalde yazılar yazmaya başlamıştır.

Aslında tüm bunlar bize şunu fark ettirir: Kaybolmuşluk hissi.

“Dikkat edin! Kalpler ancak Allah’ın zikriyle (yani O’nu hatırlayıp, O’na yönelmekle) mutmain olur (doygunlaşıp, oturaklaşır ve huzur bulur)” Rad Sûresi

 İnsan duygusal bir varlıktır ve içini öldürmediği sürece maneviyata hep ihtiyaç duyacaktır.

Modern insanın kendi kendine yaptığı maddi yatırımlar ve zorlu eğitimi elbet sona eriyor ve ihtiyacının aslında bu olmadığını; esasında tamamlanma duygusunun daha farklı olduğunun ayırdına varınca ciddi arayışlar başlıyor. 

Arayışta olan tüm bireyler, ortak amaç olan nihai hakikatin mahiyetine erebilmek için kendi içindeki mağaralara girer ve ince ince her şeyi elekten geçirir.

Kimi içindeki sesin nereden geldiğini  bilir ve onu gerçeğe götürecek yolda zevkle yol almaya başlar.

Kimi ise geçici sarhoşluklar aracılığı ile günü kurtarır.

Amma velakin herkes her yerde “o” nu arar.



Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.