Takıntılı olmayalım!

Bir seçim zamanını daha Allah nasip ederse hep birlikte geçireceğiz. Liste ile ilgili konuşmanın, ‘Boş’ olduğunu düşünerek  o konuya hiç girmek istemiyorum. Seçimde her parti ne yapması gerektiği ile ilgili önce bir program yapar. Sonra programları gerçekleştirir ve hedefine doğru en uygun şekilde ilerlemeye çalışır. Yani Partiler yapılması gerekeni yaparlar.   Ama hiç kimse çıkıp […]

Yayınlama: 23.05.2018
22.777
A+
A-

Bir seçim zamanını daha Allah nasip ederse hep birlikte geçireceğiz. Liste ile ilgili konuşmanın, ‘Boş’ olduğunu düşünerek  o konuya hiç girmek istemiyorum. Seçimde her parti ne yapması gerektiği ile ilgili önce bir program yapar. Sonra programları gerçekleştirir ve hedefine doğru en uygun şekilde ilerlemeye çalışır. Yani Partiler yapılması gerekeni yaparlar.

 

Ama hiç kimse çıkıp vatandaşın ne yapması gerektiğini anlatmıyor aslında. Bir kaç söz arasına Muhsin Yazıcıoğlu’nun, ‘Seçimler kavga aracı olmasın. Sel gider kumu kalır. Bu seçimde gidecek ama siz akraba olarak komşu olarak kalacaksınız’ ifadelerini kullandıktan sonra olayı bitiririz. Aslında olay sadece bu sözle kalıyor değil mi?








 

‘Oooo AK Parti’nin adayı bunu dedi’, ‘CHP başımızın belası’, ‘Saadet resmen ihanet etti’… Allah bizim siyasetçilerimize ve onların sempatizanlarına akıl fikir, ihlas nasip etsin. Bizde nedense her şey aşırılığa ilerliyor. Bir insan a,b,c partili olabilir. Bunda özgür evet ama sonrası? Komşusu farklı partide olduğunu bile bile, sosyal medya üzerinden öyle yazılar yazıyor ki eleman, sanırsınız milletin imanını kurtarıyor…

 

Vaktiyle kültür parkta çok değer verdiğim, ama benim takıntılı bir insan olduğumu iddia eden takıntılı (Tebessümle) arkadaşım, ‘Aşırılık kötü bir şey’ demişti. Hatta kendilerinin AK Parti’li olduklarını, komşularının ise alevi olduğunu ve sürekli içki içtiğini söyledi. Ama babasının o ailevi komşusunun içkiyi bırakması için sürekli dua ettiğini ve onu çok sevdiğini ifade etti. Görüşlerin zıt olduğu bir noktada bu kadar güzel şeylerin yaşanması ne kadar güzel.

 

Farklılıkların zenginlik olarak kabul edildiği, daha doğru bir ifade ile anlaşıldığı gün, her şeyin çok daha güzel olabileceğine inanıyorum. Bir gün bir büyüğüm demişti ki, ‘Gülüm sen Allah ile aranı iyi tut. Gerisi hiç önemli değil’ … Şimdi Allah C.C. bizim şu parti veya bu partili olmamızı istemiyor. Bizden istediği salih amel. Yani daha da yüzeysel ifade ile, iyi bir mümin olmak, iyi insan olmak.

 

Seçim zamanının Ramazan ayına denk gelmesi, açıkçası benim için biraz üzücü oldu. Bu zamanda insanlar birbirlerini çok kabuk kırabiliyor ve bu kırılganlıklar kalıcı olabiliyor. Rahmet ayında, insanların birbirlerini rahatça kırabildiği seçim sathını yaşamayı, aklı firarda olmayan her insanın istemeyeceğini düşünüyorum.

 

Milletimizin birbirini kırmadan, dökmeden bir seçim geçirdiğini inanın henüz ne gördüm ne de duydum. Bu anlamda siyasilerimize büyük iş düşüyor. Sizler seçim sathında birbirinize karşı sert cümleler sarf edebilirsiniz, sonra dönüp aynı sofrada iftarda yapabilirsiniz. Ama milletimizin farklı bir duruşu var, siz sert cümleler söyleyip aynı masaya oturuyorken, sizin taraflarınız birbirini görünce yolunu değiştiriyor.

 

Muhsin Yazıcıoğlu’nun da dediği gibi; ‘Seçimle kavga aracı olmasın’… Bu nedenle siyasiler kavga ortamı hazırlamasın. Milletimizde artık her seçimde sayıp sövmeyi bırakıp, hayırlısını istesin. Çünkü elimizden gelebilecek en güzel dua budur. Hoş, ‘Hayırlısı olsun’ dediğimizde, istediğimiz parti seçilmeyince, isyana başlıyoruz hemen. Psikolojik bitkisel hayata giriyoruz. Ama çokta fazla şey yapmamak lazım…

 



Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.