Haddini bilmek

Şimdilerde  herkes kendini bir aklama çabasında, ya çamur bulaşmış yada çamura zorla kendini bulaşmış bin bir surat şahsiyetler var çevremizde.Biraz medyatik biraz siyasi  biraz sanatçı birazda falan filan ne çok vasfı var bilseniz zatı şahanelerinin ! Para olunca, insan iki dakikada moda girip kendini istediği kılığa sokabiliyor ama sonuçta hep gülünç bir duruma düşüyor,kocaman kocaman […]

Yayınlama: 08.09.2016
12.433
A+
A-

Şimdilerde  herkes kendini bir aklama çabasında, ya çamur bulaşmış yada çamura zorla kendini bulaşmış bin bir surat şahsiyetler var çevremizde.Biraz medyatik biraz siyasi  biraz sanatçı birazda falan filan ne çok vasfı var bilseniz zatı şahanelerinin ! Para olunca, insan iki dakikada moda girip kendini istediği kılığa sokabiliyor ama sonuçta hep gülünç bir duruma düşüyor,kocaman kocaman koltukların sahibi insanlar (buradaki kocaman koltuklar oluyor),Devletimizin istikrar ve dengesi ile kendilerine  tanınan hak ve hürriyetler  ile biraz para biraz makam biraz da şöhret kazanınca devleti kendilerinin idare ettiğini ve kendi sözlerinin devlet nezdinde bir hükmü  olduğunu sanan sözüm ona iş adamı sen önce işinin adamı ol derim!

İnsan haddini bilmeli !

Hz.Mevlana’nın Mesnevisinde şöyle bir kıssası vardır;








Küçük bir fare kocaman bir devenin yularını kapmış,eline almış,kibir ve gururla kurula kurula gidiyordu.Deve; uysal tabiatı sebebiyle ,onunla yol alıp giderken fare,kendi küçüklüğünü göremeden;

‘’ – Meğer ben ne müthiş bir pehlivanmışım,develeri sürükleyebilecek bir yiğitmişim!” diye böbürleniyordu.

Gide gide bir nehrin kenarına geldiler.Nehri gören fare ,kibrinin şaşkınlığı içinde donup kaldı.Onun kibrinin farkında olan deve ise , manidar bir şekilde ;

“ – Ey dağda, ovada bana arkadaşlık eden ! Neden durakladın ! Haydi yiğitçe nehrin içine gir.Sen benim kılavuzum değil misin? Yol ortasında şaşırıp böyle kalmak , sana yaraşır mı?” dedi.

Mahçup düşen fare kekeleyerek şöyle cevap verdi:

“- Arkadaş!  Bu su pek büyük, pek derin bir su: boğulurum diye korkuyorum.”

Deve suyun içine girip:

“- Ey kör fare! Su diz boyu imiş. Korkmana gerek yok!” dedi.

Fare çaresiz ve mahcup itirafına devam etti:

“ – Ey hünerli deve! Nehir sana göre karınca, bize göre ejderha gibidir. Çünkü dizden dize fark vardır. Benim ki gibi yüz tane dizi üst üste koysak, ancak senin bir dizin eder.”

Bunun üzerine akıllı deve, fareye şu nasihatte bulundu:

“ –Öyleyse gurur ve kibre kapılıp  bir daha terbiyesizlik etmeye kalkma; haddini bil ! Bu yaptığını hoş görmeme aldanıp şımarma; çünkü Allah, şımaranları sevmez.

Var  git; sen kendin gibi farelerle boy ölçüş!”

Artık iyiden iyiye utanmış bulunan fare;

“ –Tövbe ettim, pişman oldum. Allah için şu öldürücü, şu boğucu sudan beni geçir!” diye yalvardı.

Böylece deve yine merhamet edip ona acıdı da;

“ – Haydi ! Sıçra da şu hörgöcümün üstüne çık, otur. Bu sudan geçmek yada başkalarını geçirmek benim işimdir. Zira vazifem senin gibi yüz binlerce acize hizmetten ibarettir. “dedi ve fareyi nehrin öbür tarafına geçirdi.

Hazret-i Mevlana’nın Mesnevi’ de anlattığı bu hikayede fare; başından büyük işler görmeye kalkışan, kendini başkalarından üstün gören, böbürlenen bir kişinin sembolüdür. Deve ise; sabırlı, tecrübeli, hünerli ve kamil bir insanın remzidir.(Devletimiz ve İdarecilerimiz gibi)

Bu kıssa da hisse çoktur almasını bilene, gerisi laf kalabalığı olur, haydi selametle…



Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.