Bebek Koliği İçin İpuçları

Herhangi bir sağlık sorunu olmayan bebeklerde nedensiz yere, uzun süreli ıkınma, huzursuzluk ve ağlama şeklinde bulgularla ortaya çıkan bağırsak kasılmalarına bebek koliği denildiğini söyleyen Prof. Dr. İrfan Serdar Arda, sorunun tipik olarak doğumdan sonraki üçüncü ya da dördüncü haftada başladığını ve genellikle 4-6 ay kadar sürüp kendiliğinden geçtiğini belirtti. Ancak durumun bazen bir yaşına kadar sürdüğü bildirildi.

Yayınlama: 31.01.2017
736
A+
A-

Kız ve erkek çocuklarda eşit oranda saptanan bebek koliği, tüm bebeklerin yüzde 10-30’unda görülebiliyor. Sorunun sıklıkla beslenmeden bir süre sonra başladığını ifade eden Koru Ankara Hastanesi Çocuk Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. İrfan Serdar Arda, “Bebekler durdukları yerde kendilerini kasıp sıkarak, ellerini ve kollarını karınlarına doğru çekerek inlerler ve ağlarlar. Bu sırada yüzleri kızarır. Ikınmaya benzer bu durum yanlışlıkla çocuğun kaka yapmak isteyip de yapamadığı şeklinde yorumlanabilir. Ağlamalar genellikle sanki anne ya da babalarının işten gelmesini bekler gibi akşam saatlerindedir. Gün içerisinde kısa sürelerle ve ataklar halinde yineleyebilir. Kimi zaman bebek hiç durmadan ve şiddetli bir şekilde ağlar. Bu şekilde ciddi kolik ağrısı olan bebeklerin anne ve babaları kendilerini çaresiz hissedip ruhsal olarak etkilenebilir” diye konuştu.

Tanının konulması

Bir bebekte üç saatten daha uzun, haftanın en az üç günü yineleyen ve en az üç hafta süren ıkınma, huzursuzluk ve ağlama durumuna üçler kuralı denildiğini bildiren Prof Arda, “Basit tipinde ağlama kısa sürelidir ve günün herhangi bir saatinde olabilir. Ciddi bebek koliğinde ise ağlama başladığında giderek şiddetlenir ve uzun bir süre devam eder. Bu bebekler genellikle geceleri geç saatlere dek ağlarlar. Aileleri zor durumda bırakan, çaresiz hissetmelerine neden olan işte bu ikinci durumdur” dedi.






Bebek koliğinin nedeninin tam olarak bilinmediğini, birçok etkenin söz konusu olabildiğini ifade eden Arda, her bebekte farklı nedenlerin ağlamaya yol açabildiğini belirterek,“Anne sütü almayan ya da memeden erken kesilen bebeklerde, bebek koliğinin daha fazla görüldüğü bilinmektedir. Annenin aldığı gıdalarda laktoz bulunması kimi bebeklerde koliğin oluşmasına neden olabilir. Aynı şekilde, inek sütü alan bebeklerde, süt içerisinde bulunan laktoz sindirilemediğinde de kolik benzeri ağrılar ortaya çıkabilir. Bağırsak içerisinde bulunan bakterilerin dengesinin değişmesi de bebek koliğine neden olabilir. Bebeğin doymadığı gerekçesiyle aşırı beslenmesi, gazının yeterince çıkarılamaması midede gerginlik, kusma ve karın ağrısına neden olabilir” diyerek bebeklerin bu sorunun sebeplerini sıraladı.

Gergin ve endişeli ana-babaların çocuklarında bebek koliğine daha sık rastlandığını ifade eden Koru Ankara Hastanesi Çocuk Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. İrfan Serdar Arda, “Sigara kullanan annelerin bebeklerinde kolik gelişiminin daha sık olduğu bilinmektedir. Annenin depresif olması da bebeğin daha huzursuz bir yapıda olmasına neden olabilmektedir. Sarsılarak sevilen, yüksek sesle aşırı uyarılan bebeklerde de bebek koliği daha sık olarak görülmektedir” dedi.

Bebek koliğinin tedavisi

Bebek koliği hakkında bilinenlerin bilinmeyenlerin yanında çok daha az olduğunu vurgulayan Prof. Dr. İrfan Serdar Arda, “Bu nedenle kolik tedavisinde uygulanacak belirli ya da tanımlanmış bir yöntem yoktur. Her hasta ayrı ayrı ele alınmalı ve ona göre tedavi şekli belirlenmelidir. Bebek koliği olan bir hastada öncelikle beslendikten sonra gazının çıkarılması, karın duvarına yumuşak masaj yapılması, bacak hareketleri ile gaz çıkarmasının kolaylaştırılması, yakın ten teması, bebeğin karnına sıcak havlu ya da su konması, emzik verilmesi, kundağa sarma, yavaş yavaş sallama ve kulağına fısıldama gibi basit tedavi yöntemleri denenmelidir” dedi.

Eczanelerde çok sayıda gaz ya da kolik ağrısını giderici ilaçlar bulunduğunu ifade eden Prof. Dr. Arda, bebeklerin bir kısmının bu ilaçların kullanımından yarar görebileceğini ancak, bebek koliği tedavisinde kullanılan özgün bir ilaç olmadığının bilinmesi gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Arda, az oranda olmak üzere, nane, rezene, anason gibi bazı bitkisel çaylar denenebileceğini de sözlerine ekledi.

Prof. Dr. Arda, “Bazı bebeklerin su sesi, saç kurutma makinesi ya da elektrik süpürgesi sesine yanıt verdikleri, bazı bebeklerin ise araba ile gezdirildiklerinde sustukları çoğu annenin deneyerek bulduğu yöntemlerdendir. Annenin çay, kahve, çikolata ve alkol gibi uyarıcı ürünleri kullanmaması ve sigara içmemesi de yarar sağlayabilmektedir” şeklinde konuştu.

Son yıllarda kullanılan antikolik mamaların bebeklerin yakınmalarını ciddi şekilde azalttığı görüldüğüne dikkati çeken Prof. Dr. Arda, bu mamaların içerisine eklenen bazı etmenler ile bağırsak kasılmasının azaltılmasının amaçlandığını ifade etti.

Prof. Dr. Arda, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bebek koliği tedavisinde aslında en önemli basamak anne ve babanın çocukta ciddi bir hastalık olmadığı konusunda ikna edilmesidir. Haklı olarak bebeklerinin ağlamaları karşısında kendilerini çaresiz hisseden anne ve babalar çok sık olarak hastanelerin acil servislerine başvurmakta ya da farklı çareler arayışı ile hekimden hekime gezmektedirler. Tedavi konusunda en iyi bilinen şey, bebeklerin yüzde 95’inde yakınmaların altı ay sonunda kendiliğinden kaybolduğudur. Bu nedenle tedavide en iyi yaklaşım da sabırla beklemek”



Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

betnis giriş
betnis
yakabet giriş