İnegöl; tarihi derinliği ve sanayi gücüyle yükselen bir anadolu kenti

Yayınlama: 19.06.2025
23
A+
A-

Türkiye’nin sanayi devlerinden biri haline gelen İnegöl, yalnızca üretim kapasitesiyle değil, köklü tarihi ve kültürel zenginlikleriyle de dikkat çekiyor. Nüfusuyla Bursa’nın merkez dışındaki en büyük ilçesi olan ilçemiz, aynı zamanda sanayi istatistikleriyle de kentin en yoğun ve gelişmiş üretim merkezleri arasında yer alıyor. Ancak bu başarı hikâyesi, kökeni M.Ö. 3000’li yıllara kadar uzanan uzun ve zengin bir tarihin üzerine inşa edildi.

Bizans döneminde Angelacoma olarak anıldığı öne sürülen İnegöl’ün bugünkü isminin bu kelimenin zamanla bozulmuş bir hali olduğu iddia edilse de, bunu kanıtlayan sağlam bir kaynak bulunmamaktadır. Osmanlı kaynaklarında Ayna-göl veya İne-göl olarak geçen isim, halk arasında “Ey ne göl!” ya da “İğne Göl” gibi rivayetlerle açıklanır. Evliya Çelebi ise şehrin adının, fethin Cuma günü gerçekleşmesine atfen “Ezinegöl” olarak anıldığını, zamanla bu adın “İnegöl”e dönüştüğünü kaydeder.

DOĞANIN HAFIZASI: FOSİLLERLE MİLYON YILLIK TARİH

İnegöl, yalnızca insanlık tarihiyle değil, doğa tarihiyle de ön plana çıkıyor. Çitli, Kestanealan, Tahtaköprü ve Hacıkara bölgelerinde yapılan çalışmalarda yaklaşık 15 milyon yıl öncesine ait fosil kalıntılarına ulaşılmıştır. Özellikle Gomphotherium paşalarensis isimli soyu tükenmiş bir fil türüne ait bulgular, bu bölgenin bir açık hava doğa tarihi müzesine dönüşme potansiyelini ortaya koyuyor.

5000 YILLIK YERLEŞİM: HÖYÜKLER VE ARKEOLOJİK HAZİNELER

Şehir merkezindeki Cumatepe Höyüğü başta olmak üzere, İnegöl 2, Şıbalı, Boğazköy, Palangatepe ve Kurşunlu höyükleri, ilçenin tarih öncesi dönemlerden beri kesintisiz yerleşim gördüğünü gösteriyor. Cumatepe’de yapılan kazılarda, Kalkolitik Çağ’dan Osmanlı dönemine kadar uzanan çok sayıda arkeolojik eser ortaya çıkarılmıştır.

FETİHLE BAŞLAYAN OSMANLI DÖNEMİ

Osman Gazi’nin yeğeni Baykoca’nın şehit düşmesiyle başlayan İnegöl seferleri, 1299 yılında Turgut Alp tarafından gerçekleştirilen başarılı bir kuşatma ile sonuçlandı. İnegöl ve çevresi, bu tarihten itibaren Osmanlı topraklarına katıldı. Turgut Alp’in anısı, bugün şehrin çeşitli noktalarında yaşatılmakta; adına köy, mahalle, okul ve cami bulunmaktadır. Yeniden inşa edilen türbesi ise ziyaretçilerin uğrak noktasıdır.

OSMANLI’NIN MAMUR KENTİ

Fatih Sultan Mehmed ve II. Bayezid döneminde İshak Paşa tarafından yaptırılan külliye, Yıldırım Beyazıt tarafından inşa edilen cami ve hamam gibi yapılar, İnegöl’ün Osmanlı döneminde önemli bir merkez haline geldiğini göstermektedir. Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde “mamur ova” olarak anılan İnegöl, ziraat, hayvancılık ve ticaretin merkezi olmuştur.

GÖÇLERLE ŞEKİLLENEN NÜFUS YAPISI

İnegöl, 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası başlayan ve 20. yüzyıl boyunca devam eden göçlerle demografik olarak da zenginleşmiştir. Balkanlar, Kafkasya ve Anadolu’nun çeşitli bölgelerinden gelen muhacirler sayesinde İnegöl, etnik ve kültürel çeşitliliğe sahip, dinamik bir yapıya kavuşmuştur.

İŞGAL YILLARI VE KURTULUŞ

İzmir’in işgaliyle birlikte 1919 yılında başlayan milli mücadele ruhu, İnegöl’de de büyük karşılık buldu. İlçe, 4 kez Yunan işgaline uğradı ve özellikle I. ve II. İnönü savaşları sırasında büyük tahribat yaşadı. 6 Eylül 1922 tarihinde Şükrü Naili Paşa komutasındaki birliklerin İnegöl’e girmesiyle kurtuluş sağlandı. Bu tarih, her yıl İnegöl’ün Kurtuluş Günü olarak kutlanmaktadır.

SANAYİDE BİR DEV: MOBİLYANIN BAŞKENTİ

Bugün İnegöl, özellikle mobilya sektörü ile Türkiye’nin en önemli üretim merkezlerinden biridir. Mobilya üretiminin yanı sıra tekstil, metal işleme ve otomotiv yan sanayinde de ciddi bir potansiyele sahip olan şehir, ihracat rakamlarıyla birçok ili geride bırakmaktadır. Modern organize sanayi bölgeleri, yerel girişimciliğin gücü ve geniş istihdam kapasitesiyle İnegöl, yalnızca geçmişiyle değil, bugünüyle de örnek bir kenttir.

HABER: SERHAT ÇİÇEK



Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

betnis giriş
betnis
yakabet giriş