iNEGöL TOPLANTILARI SIKLAŞACAK

CHP Genel Başkan Yardımcısı Çetin Osman Budak, CHP İnegöl İlçe teşkilatını ziyaret etti. Ziyaretin ardından konuşan Budak, “Bundan önce birçok defa İnegöl’e geldik. İnegöl’deki ve Bursa’daki toplantılarımız sıklıkla devam edecek. Seçim var diye gelmiyoruz, bir seçim bittikten sonra hemen ertesi gün diğer seçime hazırlanan bir partiyiz. Bu yüzden çalışmalarımız hızla sürüyor.” dedi.

Yayınlama: 01.11.2017
1.258
A+
A-

CHP İlçe Başkanı Necmi Demir’in selamlama konuşmasının ardından söz alan CHP Genel Başkan Yardımcısı Çetin Osman Budak, “İnegöl’de yarından sonra bir dizi toplantı yapacağız. Ardından başka yerlerde de toplantılar düzenleyeceğiz. Bugün burada olmamızın sebebi hem iş dünyası, STK’lar, muhtarlarla birebir temasta bulunmak ve Perşembe günü yapacağımız büyük bir toplantıyı gerçekleştirmektir. Bundan önce birçok defa İnegöl’e geldik. İnegöl’deki ve Bursa’daki toplantılarımız sıklıkla devam edecek. Seçim var diye gelmiyoruz, bir seçim bittikten sonra hemen ertesi gün diğer seçime hazırlanan bir partiyiz. Bu yüzden çalışmalarımız hızla sürüyor. Türkiye hem siyasette hem ekonomide hem dış politikada ciddi bir çıkmazın içinde. Belediye başkanları bir emirle, Balıkesir Belediye Başkanının söylediği gibi Külli İdareden bir emirle görevlerinden alınıyorlar. Türkiye’deki belediyelerin 3’te 1’i kayyumlar ya da görevinden alınmış seçilmemişler tarafında yönetiliyor. Türkiye’de demokrasi varsa demokrasinin çarkları işler, hukuk varsa hukukun gerekleri yerine getirilir. Her iisi de yok. Eğer bir belediye başkanı görevinden alınacaksa suçu belirlenir, cezası belirlenir, suçu yoksa görevine devam eder. Gelinen noktada demokrasi, hukuk devleti ortadan kalktı, yargı bağımsızlığı yok oldu.  16 Nisan referandumu öncesi hayır diyenler gözaltına alındı. OHAL durumunda referandum yaşandı. Dünyanın hiçbir yerinde bu olmaz. Biz OHAL’DE referandum yaptık, büyük çoğunluğun HAYIR dediğini evet diyenler de kabul ediyor. Referandumda evet çıkması için inanılmaz bir kaynak aktarımı yapıldı. Bunların sonucu ne oldu? 220 milyarlık bir fon krediyle piyasalara verildi. Ekonominin sıkışıklığı referandum öncesi topluma yansımıştı. 220 katrilyon gibi bir para verildi. 353 işletmeye verilmiş. KOSGEB kanalıyla 6,7 katrilyon para verilmiş, esnaf kefaletten 10 katrilyon, TOB’tan da 5 katrilyon para var. 400 katrilyon gibi bir paraya tekabül ediyor ve piyasaların uçması lazım. Baktığımız zaman ise birçok satılık dükkan var. Faizler sürekli yükseliyor. 2002 yılındaki bir ailenin borçlanması toplam gelirinin yüzde 5’i. Bugün ise bin lira kazanıyorsa 550 lirasını borca veriyor, yani yüzde 55. İnanılmaz bir rakam. Toplum seri iflaslar noktasına geldi. Faizler çok yükseliyor. Faiz lobisi Türkiye’den def olup gitmeli diyen bir AKP Genel Başkanı var. Eğer siz her şeyi talimatla yapıyorsanız bir emir verip faizleri sıfırlayın, onlar da def olup gider. Ama işin aslı bu değil. Faiz lobisinden rant elde eden AKP’nin kendisidir. 2002’den 2017’ye kadar faize 142 milyar dolar para vermişiz. Aşağı yukarı 600 katrilyon para yapıyor. Bunları vatandaşlar ödüyor. Bu para burada kazanılıyor, yurtdışına veriliyor. Mecliste bütçe görüşmeleri başladı. Yapılan büyük projeler yap-işlet-devret ile yapıldı. Bunlarda hazine garantisi var. Burada ne yapılmış? Belli araç sayısı geçmediği takdirde geçmeyen araç sayısını hazine garantisiyle devlet ödeyecek denmiş. 6,2 katrilyon lira bütçeye kaynak verildi. Bu rakam, oradaki yandaş müteahhitlere 6,2 katrilyon 2018’de aktarılacak demek. Orada hazine garantisi vardı. Eğer oradan o araçlar geçmezse ben bu parayı buraya ödeyeceğim demek… 2018 bütçesi halkın bütçesi değil, sarayın bütçesi. Bunu rakamlarıyla ifade ediyoruz. Ekonomiyi yöneten bakanlar ne diyorlar? Mehmet Şimşek diyor ki ya vergi alacağız ya borçlanacağız. Bu ülkeyi bu noktaya nasıl getirdiniz? Nereden borçlanacaksınız? Yurtdışından… Eğer vergiyle borçlanacaksanız da halkın sırtına büyük bir vergi sopası indireceksiniz. Bunu yüzde 40 ÖTV artışında gördük ama daha büyük artışlar da var. Bu sarayın sözde talimatıyla yüzde 25’e getirildi. Sınırsız miktarda kendi yandaşlarınıza para dağıtıyorsunuz o yüzden halkın sırtına bu vergiler biniyor. Ekonomi coştu deniyor, hiçbirimizde öyle coşmuş bir durum yok. Sizin aldığınız Ekmekte bile döviz artışının yansıması var. Döviz artışı silsile şeklinde Türkiye’de herkesin sırtına biniyor. Türkiye’de 2 para birimi var, birisi Türk parası, diğeri Amerikan parası olan dolar. Türkiye’de bütün hesaplarımızı artık dolara göre yapıyoruz. O yüzden döviz fiyatlarından bana ne diyemezsiniz. Üzerinizde büyük bir baskı oluşturacak.Orta vadeli plan açıkladılar. Bu zorunluluktur. Son 3 senede açıkladıkları tüm orta vadeli planlar çöpe gitti. Hem enflasyon hem işsizlik hem döviz rakamlarının üstüne 2 ayda çıktılar. Burada orta ve küçük ölçekli çok fazla işletme var. Tarımda da mobilyada da durum faciaya gidiyor. Eğer durumları iyi olsaydı KDV indirimi yapmazlardı. Bunları indirip ellerindeki varlıkları korumaya çalıştılar ama bun da kaldırdılar. Madem bu destekleri veriyorsunuz gerçek üretene verin, yandaşlarınıza vermeyin gerçek üretene ve işçiye verin. Asıl politikayı burada geliştirin. Ama maalesef AKP’nin hiçbir politikası üretime yönelik olmadı, ranta yönelik oldu. Tamamen betonla büyüyecek noktada politikalar geliştirdiler, sanayiye ve tarıma önem vermediler. Tüm tarım köyleri boşaltıldı. Sanayiciler, esnaflar kepenkleri kapatıyorlar. İktidar bunları görmüyor. Bizim hedefimiz seçim değil, halkımızla bunları paylaşmaktır.  Perşembe günkü programda ne TV’miz var ne basınımız var, sesimizi duyurmak için mecburen Anadolu’ya çıkıyoruz. Anadolu’nun birçok yerinde programlar yapıp vatandaşla bir araya geliyoruz. Asıl mesele onları dinliyoruz. Türkiye’nin birçok yerinde bu programları yapıyoruz. Ülke artık yönetilemiyor, halkın geçinecek durumu kalmadı. Artık ülkeyi yönetemez noktadasınız. Tek bir adamın iki dudağından gelen emirle önünüze geleni içeriye atmayı, görevden almayı biliyorsunuz. Bu ülke böyle kurulmadı, demokrasi bu günlere kolay gelmedi. Halkın iradesine en kısa zamanda gidelim, meclise erken seçimi onaylarız” dedi.

 

DOĞAL HAKKIDIR








Bülent Tezcan hakkında başlatılan soruşturmayla ilgili konuşan , “Hem diktatör hem faşist dedi. Bu örnekleri çoklukla sıralayacağımız bin tane örneğimiz var. Suç duyurusunda bulunması her Türk vatandaşının doğal hakkıdır. Cevabını verecek olan hem Bülent Tezcan hem CHP’dir. Bir kişinin iki dudağından çıkan bir ülkede yerine getiriliyorsa o ülkede hukuk yoktur, demokrasi yoktur, tek adamlık vardır” şeklinde konuştu.

 

 

VATANDAŞLARI UYARIYORUZ

Daha sonra konuşan CHP Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil, “15 yıldır bu ülkedeki tüm vatandaşları uyarıyoruz. Bizi hiç dinlemeyen, muhalefete kulak asmayan, büyük bir nefretle ötekileştirerek biz ne dersek dinlemeyenlere sesleniyorum; Balıkesir Belediye Başkanının gözyaşları size ibret olsun. Bundan 2-3 ay önce raconu sadece Reis keser diye paylaşımları vardı, tüm yaşananlara kördü, kimseyi dinlemezdi, kendinden başka herkese sağır olan bir mahallede yaşıyordu. Dün kendisine bir kere dokundular ağlamaya başladı. Bu ülkede yaşananları görmeyenlere bu ibret tablosunu anlatıyoruz. Son 15 yıldır zor günler yaşanıyor. Sizden olmayanların yaşadığı sıkıntı, Balıkesir Belediye Başkanının 1 haftada yaşadığıdır. Kendisi 1 hafta dayandı, biz 15 senedir dayanıyoruz. 2019’de reis gelirse daha çok racon kesecek, bu günleri arayacağız ve herkes ağlayacak, hepimizin anası ağlayacak.  Ağlatanlar ağlar, eden bulur. Kendin düşen de ağlamaz. O yüzden buradan herkesi 2019 için uyarıyorum, ağlamak istemiyorsanız demokrasiye ve hukuka sahip çıkın.  Savcı arkadaşımızın Bülent Tezcan için gösterdiği hassasiyeti Balıkesir Belediye Başkanının ‘Tehdit nedeniyle bırakıyorum’ sözünü de değerlendirmesini bekliyoruz”

 

 “Süreci halkımız yaşayarak hissediyor. Hiç siyasetle ilgisi olmayan birine de sorsanız tabloyu özetliyor. Bizim TV’miz, basınımız yok dendi, doğru. Bir tek şansımız var, birebir temas. Köye, mahalleye, sokağa inerek halka ulaşmak. 100 yıl önce Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının yaptığı gibi… O zaman bu imkânların yüzde 1’i yoktu ama inanarak bu yolda yürüdüler, Cumhuriyeti ilan ettiler. Cumhuriyetin ilanının neden 29 Ekim olduğunu Fahrettin Altay Paşa soruyor, o da diyor ki; Mondros Ateşkes Antlaşması 30 Ekim 1918’de yapıldı, Yunanı denize döktüğümüz tarih 9 Ekim 1922. 5 yıl esaret altında kaldık dememek için 29 Ekim 1923’te cumhuriyeti ilan ediyor. Neden bunu paylaşmadınız dendiğinde, övünmek bize yakışmaz diyor. O gün bile bunları düşünen bir Mustafa Kemal’in izindeyiz. İnşallah tek adam rejimine son veririz” ifadelerini kullandı.

 



Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.