MESCİD-İ AKSA ASLINA UYGUN KULLANILMIYOR

İnegöl Belediyesi’nin kültür sanat etkinlikleri kapsamında İnegöllülerle buluşan Tarihçi Yazar Talha Uğurluel, yeryüzünün en muhteşem kampüsünün Mescid-i Aksa olduğunu ifade ederek “Kampüsün bugün aslına uygun kullanılmadığını görünce insan kahroluyor” dedi.

Yayınlama: 22.02.2017
1.182
A+
A-

İnegöl Belediyesi’nin Şubat ayı kültür sanat etkinlikleri kapsamında düzenlenen “Arzın Kapısı Kudüs Mescid-i Aksa” konulu söyleşide, Tarihçi Yazar Talha Uğurluel İnegöllülerle buluştu. Dareyn Gençlik Derneği ile ortaklaşa düzenlenen söyleşi Müze Konferans Salonunda gerçekleştirildi. Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Başkan Yardımcıları Alper Taban ve Adil Kansu ile çok sayıda vatandaşın katıldığı programda, Kudüs ve Mescid-i Aksa Talha Uğurluel’in anlatımıyla yeniden keşfedildi.

 

YERYÜZÜNÜN EN MUHTEŞEM KAMPÜSÜ






Tarihçi Yazar Talha Uğurluel, Mescid-i Aksa’nın bulunduğu alanın yeryüzünün en muhteşem kampüsü olduğunu söyledi. Kampüsün bugün aslına uygun kullanılmadığını ve bu durumun insanı kahrettiğini ifade eden Uğurluel, “Biz sahip çıkmadığımız için, bir asırdır unuttuğumuz için Filistinliler boş kalan yerlere ev yaparak sahip çıkmaya çalışmışlar. Herkesin gözü burada. Oralara daha çok gidip sahip çıkmalıyız” dedi.

 

GÖK İLE YER ARASINDAKİ ZARIN EN İNCELDİĞİ NOKTA

Hazreti İsa’nın gökyüzüne Kudüs’ten yükseldiğini, Peygamber Efendimiz’in (sav) Miraç’ının da Kudüs’te gerçekleştiğini hatırlatan Talha Uğurluel, “İmam-ı Gazali ile Muhyiddin İbni Arabi Hazretleri Kudüs’teki mescitte talebe okuttu. Onlar, kendilerini Allah’a (c.c) daha yakın hissetmek için hayatlarının bir bölümünü Kudüs’te geçirmişlerdir. Kudüs, gök ile yer arasındaki zarın en inceldiği noktadır” diye konuştu.

 

Kudüs denilince akla ilk olarak Hazreti Süleyman ile Kanuni Sultan Süleyman’ın geldiğini ifade eden Uğurluel, Cuma Camisinin arka tarafındaki ağlama duvarı hakkında da bilgi verdi. Hazreti Musa’nın getirdiği dinde sallanarak ağlama geleneğinin olmadığına dikkat çeken Uğurluel, Kanuni Sultan Süleyman döneminde Yahudilerin, ‘muallâk kayasına’ kıymet verdiklerini belirterek, şöyle konuştu: “Yahudiler, Kanuni’ye, ‘biz ibadetimizi burada yapmak istiyoruz’ diyorlar. Ancak, Kanuni, ‘dinimize göre gayrimüslimlerin oraya girmesi yasak’ diyerek reddediyor. Israr etmeleri üzerine, ‘tamam o zaman caminin dışındaki duvarın yanında ibadetinizi yapabilirsiniz’ diyerek izin veriyor. Şimdi, Müslümanların ibadet yaparak gözyaşı döktüğü ibadethanenin dışındaki duvarın yanında Yahudiler sallanarak ağlıyor ibadetini yapıyor.”

 

Bu duvarın Müslümanlar için Burak Duvarı olarak bilindiğini de anlatan Uğurluel, Peygamber Efendimiz’in (sav) 124 bin peygambere namaz kıldırdıktan sonra Muallâk Kayasından göğe yükselerek Miraç’ı gerçekleştirdiğini söyledi. Kubbeti Sahır’ın Emeviler zamanında sekizgen olarak inşa edildiğini de belirten Uğurluel, “Kabe 9 kez yenilendi. Ancak, Kubbeti Sahır, ilk yapıldığı gibi aynen durmaktadır. Anaç kaya olan Muallak Kayası’nın üzerine inşa edildiği için deprem gibi felaketlerden de etkilenmemiştir” şeklinde konuştu.

 

HEPİMİZİN BİR VAZİFESİ VAR

Söyleşiyi bir hikaye ile sonlandıran Talha Uğurluel, Büyük Selçuklu Atabeyi Nureddin Zengi ile Selahattin Eyyubi arasında geçen bir olayı anlatarak şöyle devam etti: “Günümüzden tam 900 yıl önce, Büyük Selçuklu Devleti’nin artık çözülmeye, dağılmaya başladığı günlerde Büyük Selçuklu Atabeyi Nureddin Zengi, Zengi Atabeyliği kurmuş, Ortadoğu’yu derleyip toparlamış, Urfa’yı, Antakya’yı, Halep’i, Şam’ı kurtarmış, Kudüs’ü kurtarmayı düşündüğü o dönemlerde Halep’te bir çocuk sokakta koşturmakta. Koşarken bir marangoz atölyesi önünden geçiyor çocuk. Bu sırada dükkanın içinde göz alıcı bir minberin yapıldığını görüyor ve dalıyor içeriye. O marangoz ustasına soruyor, amca diyor bu minberi hangi cami için yapıyorsunuz? Mescid-i Aksa için yapıyoruz evladım diyor. Ama Mescid-i Aksa şuanda haçlıların işgali altında diyor çocuk. O dönem Mescid-i Aksa 88 yıllık bir işgal dönemi yaşamış. Bu minberi oraya nasıl koyacaksınız diye soruyor marangoz ustasına. Ve marangoz ustası tarihe geçecek şu sözleri söylüyor: ‘Evladım benim vazifem, bu minberi Mescid-i Aksa için yapmak. Senin vazifen de o minberi oraya koymak olsun’ diyor. İşte hepimizin bir vazifesi var. Marangoz vazifesini yaptı. O çocuk o minberi oraya koydu mu? Koydu. O çocuk Selahattin Eyyubi idi. Bizim de bir vazifemiz var. Allah o vazifeyi hakkıyla yerine getirmeyi bizlere nasip etsin inşallah.”

 

AKTAŞ’TAN DOĞUBEYAZIT BİLGİLENDİRMESİ

Söyleşi sonunda Belediye Başkanı Alinur Aktaş sahneye çıkarak salondakilere hitaben bir konuşma yaptı. Tarihçi Yazar Talha Uğurluel’e aydınlatıcı bilgileri ve etkileyici anlatımı için teşekkür eden Aktaş, KHK ile yapılan Doğubeyazıt görevlendirmesi hakkında vatandaşlara bilgi verdi. Çarşamba sabahı Doğubeyazıt’a gitmek üzere yola çıkacağını ifade eden Aktaş, “Ayda 1 veya 2 kez gidip 3-4 gün orada kalacaksınız diyorlar. Yarın (Çarşamba) 6 kişilik bir ekiple Doğubeyazıt’a gidiyoruz. 121 bin nüfuslu bir şehir. Aslında ortak noktalarımız da var. Onların da meşhur bir köftesi var, İshakpaşa Sarayları var. Buradan işadamlarımızla oraya gideceğiz, oradan öğrencileri buraya getireceğiz. Bunun yanında orada bazı projeler yapacağız. Kanun Hükmünde Kararname ile aynen orada da koordinasyon görevi veriyorlar. İnşallah oraya da tecrübelerimiz ve bilgi birikimimizle faydalı olmaya çalışacağız. Tayinimiz çıktığını düşünenler olmuş. Ben memur değilim, seçilmiş Belediye Başkanıyım. Tayin söz konusu değil. Konunun özü budur” dedi. Aktaş’ın konuşmasının ardından Doğubeyazıt görevi için başarılar dileyen Talha Uğurluel, orada da söyleşi ve konferanslar düzenleme noktasında fikir sundu.

 

Konuşmanın ardından Aktaş, Talha Uğurluel’e üzerinde İnegöl’ü simgeleyen resimlerin yer aldığı tabloyu hediye etti. Ayrıca programın iştirakçilerinden Dareyn Gençlik Derneği adına da Mavi Marmara Gazisi Varol Yılmaz, Talha Uğurluel’e tablo hediye etti. Talha Uğurluel, program sonrası kitaplarını İnegöllüler için imzaladı.



Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

betnis giriş
betnis
yakabet giriş