SREBRENİTSA UNUTULMADI

İnegöl Bosna Hersekliler Derneği (İNBOSDER) tarafından önceki gün Srebrenitsa katliamının 22. yıldönümü nedeni ile Sani Konuoğlu Camii’nin önünde fotoğraf sergisi açıldı. Açılan sergiyi çok sayıda vatandaş incelerken, dernek üyeleri tarafından vatandaşlara katliamın anlatıldığı bildiriler dağıtıldı.

Yayınlama: 13.07.2017
795
A+
A-

Sani Konukoğlu Camii önünde gerçekleştirilen fotoğraf sergisi hakkında açıklamalarda bulunan İNBOSDER Başkanı Adli Kavukçu, katliamın 22. yıldönümü nedeni ile resim sergisi açtıklarını, katliamı unutmayacaklarını ve unutturmayacaklarını ifade etti.

 

Srebrenitsa katliamının anlatıldığı fotoğraf sergisi, ilçe halkı tarafından ilgi ile karşılandı. Sergiyi inceleyen vatandaşlara katliamın anlatıldığı bildiriler dağıtıldı. Dağıtılan bildirilerde şu ifadelere yer verildi:






 

SREBRENİTSA KATLİAMI

Eski Yugoslavya’ya ilişkin kurulmuş Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi, Srebrenitsa’nın Temmuz 1995’teki işgalin-den itibaren gerçekleştirilmiş katliamlarda, 8.000’den fazla Boşnak erkeği ve Boşnak erkek çocuğunun katledildiğini belirtmektedir.

 

Bugüne kadar ancak 6.732 kişinin cesedi, birinci ve ikinci derecedeki toplu mezarlarda bulunup tespit edilebilmiştir. 1.640 kurbanın akıbeti ise, halâ meçhuldür.

 

Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi, “Yapılanların, şaşırtıcı sayıdaki cinayetlerle katliam operasyonunun büyüklüğü ve niteliğinin; sistematik ve organize bir şekilde gerçekleştirilmesinin, kurbanlara yönelik planlı ve acımasız bir şekilde ve -kanıtlardan da anlaşıldığı üzere- açık bir kast unsuru taşıması bakımından; ele geçirilmiş veya teslim olmuş her bir Boşnak erkeğini yoketmek amacıyla gerçekleştirildiğini; bunun ise, kuşkuya yer vermeyecek şekilde bir soykırım olduğunun kanıtlan-dığını” açıklamaktadır.

 

SREBRENİTSA’NIN KUŞATILMASI

Mart 1995’te, Bosna-Hersek’teki savaş, 4.ncü senesini doldurmaktaydı. Çok az sayıdaki insan, Bosna’yı Sırbistan’dan ayıran Drina nehri vadisinde yer alan ve kuşatılmış durumdaki Srebrenit-sa’daki Sırp-dışı unsurların, üstelik Birleşmiş Milletler Koruması altındayken vahşice ve sistematik bir biçimde yok edilece-ğini tahmin edebilirdi. Temmuz 1995’te Srebrenitsa, (VRS) Bosna Sırp Güçleri’nin savaş boyunca etnik temizliğe tabi tuttuğu Doğu Bosna’daki şehir ve köylerden gelmiş olan yaklaşık 40.000 mülteciye ev sahipliği yapmakta idi. Srebrenitsa aynı zamanda, yaklaşık 20 km güneyindeki Jepa (Zepa) kentiyle birlikte, Bosna-Hersek Ordusu güçlerinin Drina nehri boyunca denetimleri altında tuttukları tek bölgeydi. Savaş boyunca Srebrenitsa, Bosna Sırp Güçleri’nce kuşatılarak muhasara altında tutulan, nehrin her iki tarafından sürekli bombalanan, sakinlerinin gıda ve tıbbı malzeme eksikliği çektiği; sınırlı sayıda barışseverin çabalarıyla siviller için güvenli bir sığınak oluşturmak amacıyla Birleşmiş Milletler’in “güvenli bölge” ilan etmek zorunda kaldığı bir bölgeydi.

 

KATLİAM PLANI

Eski Yugoslavya’ya ilişkin kurulmuş Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’nce suçlanıp yargılanan Radovan Karadzic, Mart 1995’te, Srebrenitsa ve Jepa’daki sivilleri bölgeden ayrılmaya zorlama amaçlı bir girişim şeklindeki katliam planını içeren “7 no.lu Nihai Emir Talimatnamesi”ni yayınladı. Talimatname, Bosna Sırp Güçleri’ni, “Srebrenitsa ve Jepa sakinlerini, hayatta kalmak veya yaşamak konusundaki tüm umutlarını tüketmek; bir bütün olarak da dayanılmaz bir güvensizlik ortamına sokmakla ” görevlendirmekteydi. Bosna Sırp Güçleri’nce gerçekleştirilen ve insani yardıma engel olan bu kuşatma, kuşatılmış bölgedeki mülteciler açısın-dan dayanılmaz ve korkunç insanî sonuçlar yarattı.

Bosna Sırp Güçleri, 6 Temmuz’da, Krivaja-95 (Krivaya-95) olarak bilinen askeri saldırıyı başlattı. Birkaç gün süren yoğun bombardımanın hedefleri ise, Srebrenitsa ile Hollanda UNPROFOR Taburu’nun mıntıka ve denetim noktalarıydı. 11 Temmuz’da, Srebnitsa’nın da içinde olduğu kuşatma bölgesi, nihayet düştü. Birleşmiş Milletler maalesef, yetkisi altındaki “güvenli bölge”yi korumak için hava güçlerini kullanacağı konusunda yaptığı uyarılara rağmen, bunu yerine getirmedi. Bosna Sırp Güçleri’nin kuşatma bölgesi içinde ilerlemesi nedeniyle, hayatlarından endişe duyan çoğu kadın, çocuk ve yaş-lıdan oluşmuş binlerce Boşnak sivil, Srebrenitsa’dan Potoçari’nin birkaç mil kuzeybatısında bulunan Hollanda Taburu mıntıkasına doğru, korunmak için çaresizce, kaçmaya başladılar. Bu arada, kuşatma bölgesi civarındaki köylerde yaşayan Boşnak erkeklerin çoğu toplatılmıştı. 11 Temmuz akşamının ilerleyen saatlerinde, emniyet altında olabilmek için, hem asker hem de sivillerden oluşan kafileler halindeki yaklaşık 10-15.000 erkek, Bosna Sırp Güçleri’nin denetimindeki birkaç bölgeden geçmek zorunda olduklarını bilerek, Bosna-Hersek Ordusu’nun denetimi altındaki Tuzla istikametine doğru yola çıkmışlardı. Bu arada Bratunats Hotel Fontana’da taraflar, ilki Bosna Sırp Güçleri ile BM-Hollanda Taburu’nun temsilcilerinin katıldı-ğı; ikinci ve üçüncüsünün ise, Boşnakların “resmen görevlendirmediği” temsilcilerin de iştirakiyle üç kez bir araya geldiler. Taraflar, Potoçari ve çevresinden 10.000’den fazla Boşnağın, diğer bölgelere nakledilebilmesi için görüştüler. Bu toplantıda VRS-Bosna Sırp Güçleri komutanı Ratko Mladiç, Boşnak temilcilerine “Ya hayatta kalabilir, ya da yok olursunuz. Hayatta kalmanız için, silahlanmış tüm erkeklerin silahlarını VRS’ye teslim etmeleri gerektiğini” bildirdi. 12 Temmuz sabahı da Bosna Sırp askeri ve sivil yetkilileri, Potoçari’deki Boşnak erkekleri diğerlerinden ayırıp infaz etme kararını aldılar. Aynı gün içerisinde Bosna Sırp Güçleri, kadınlar, çocuklar ve yaşlılar arasından ayırmaya başladıkları ve yaşları 15-65 arasındaki erkeklerin otobüslere bindirileceği yaklaşık 50 otobüsü Potoçari’ye göndermişti. Ayırma ve nakil işlemi, ertesigün gün boyunca devam etti. Hollandalı Birleşmiş Milletler askerleri, Sırp askerlerinin kendi mıntıkalarına girmelerine müsaade ederek; onları durdurmak üzere en ufak bir çaba dahi sarf etmeksizin; hatta, bazı olaylarda, aralarında Hollandalı askerlerle birlikte çalışan Boşnakların aileleri de olmak üzere, diğer ifadeyle Hollandalıların doğrudan koruması altındakileri bile Bosna Sırp Güçleri‘ne teslim ettiler. Sırp güçleri, ayırmış oldukları erkeklere ait pasaport ve kimlik belgeleri dahil her şeye el koydular ve yaktılar. Ayrıca onları, korkunç koşullar altında ve farklı mekanlarda gözaltında tuttular. Daha sonra ise, ayrılmış bu erkekleri Bratunats (Bratunac) yoluna doğru naklettiler. 13 Temmuz’da, Luke okulu dahil, Potoçari’de, rastgele gerçekleştirilen Boşnak katliamlarına ise, devam edildi. Böylelikle 13 Temmuz akşamına kadar, 20-30.000 civarındaki Boşnak kadın, çocuk ve yaşlı; Bosna-Hersek Ordusu dene-timindeki bölgeye zorunlu göçe tabi tutuldu; ve artık Potoçari ve Srebrenitsa’da tek bir Boşnak bile kalmamıştı. Bu arada 12 ve 13 Temmuz’da Bosna Sırp Güçleri, Srebrenitsa’dan Tuzla’ya kafile şeklinde nakledilen Boşnakları, askeri biçimde engellemek ve zarar vermek üzere, güzergahın değişik noktalarına bazı güçlerini yerleştirmişti. O ana kadar, temelde Potoçari’deki erkeklere yönelik olan katliam planı, artık kafileden tutuklanan veya teslim alınanlara da uygulanmaktaydı. Nakledilen kafilelere ağır silahlarla acımasızca saldırı ve gece baskınlarını sürdüren Sırp güçleri, 13 Temmuz akşamına kadar, Bratunats bölgesinde 6.000 civarında Boşnak erkeği ve erkek çocuğunu tutukladı. Tutsak edilenler kimlikleri, cüzdanları, saatleri ve yiyecekleri dahil tüm özel eşyalarını teslim etmeye zorlandılar. İsimleri bile kaydedilmemişti. Bazıları ise, daha teslim olurlarken öldürülmüşlerdi. 13 ve 14 Temmuz boyunca, Bosna Sırp Güçleri ve Bosnalı Sırp sivil yetkililerle; öldürme ve defnetme işlemlerinin tartışıldığı ve üzerinde mutabakatların sağlandığı bir dizi toplantı gerçekleştirildi.

 

KATLİAMIN GERÇEKLEŞTİRİLMESİ

Tutuklanan Boşnak erkeklerin tümünü katletme operasyonları, 13 Temmuz’da başladı. Bosna Sırp Güçleri’nin Bratunats ve Zvornik tugayları ile 10.ncu Sabotaj müfrezesine mensup askeri unsurlar, Boşnak tutukluları Yadar (Jadar) nehri kıyılarında, Çerska vadisindeki şose yol boyunca, Bratunats tugayı karargahında, Sandiçi çayırında, ve Bratunats’taki “Vuk Karadziç Okulu” ve çevresi olmak üzere öldürmeye başladılar. Yine aynı gün, daha önce tutuklanmış ve nakil kafilesinden esir alınmış Boşnak tutuklular, Sandiçi çayırına yakın bir yer-deki Kravitsa (Kravica) Deposu’na götürüldüler. Kravitsa Deposu’nda ve ilk etapta, çaresizce kendisini savunmak isteyen bir tutuklu Boşnağın, Sırp askerinin elinden silahı alma, bir Sırp askerini öldürme ve diğerlerini yaralaması sonrasında bir otobüs dolusu tutuklu hemen oracıkta katledildi. Bundan sonra yaşananlar ise, sadece ve sadece bir soykırım olarak adlandırılabilirdi. Sırp güçleri, depoyu muhasara altına aldılar ve ardından da tutsaklara top ateşi ve el bombalarıyla saldırdılar. Saldırı, tüm gece boyunca devam etti. Sabaha kadar, en az 1.000 kadar Boşnak erkek ve Boşnak erkek çocuğu öldürüldü. Kepçe ve dozer tipi kazıcı iş makineleri, 14 ve 15 Temmuz’da cesetleri taşımak için geldiler. Buna ilave diğer toplu katliamlar ise, devam etti. 13 ile 17 Temmuz arasında, tutuklu erkekler otobüs ve kamyonlarla Bratunats’tan, çoğu, Zvornik’te okul binası olan çeşitli toplama merkezlerine götürüldüler. Feci şekilde dövülmüş, aç ve susuz bırakılmış, sırf Müslüman oldukları için hakaret görmüş tutuklular, aynı hayvanlar gibi küçücük yerlere tıka basa doldurulmuşlardı. Tutuklular, Orahovats (Orahovac)’taki tarlalık, Petkoviçi’de bir baraj, Kozluk’ta taşlıklı bir çukur ve Pilitsa (Pilica)’da bir çiftlik arazisi gibi yakın bölgelere nakledildiler ve orada infaz edildiler. Bir kısmının gözleri kapatılmış ve elleri bağlıydı. Bazılarına da son bir yudum su verilmişti. Buna ilave olarak, hayatta olduklarına dair bir bilgi bulunmayan yüzlerce kişi ise, Pilitsa Kültür Merkezi bahçesinde öldürüldüler. Kazıcı ve yükleyici iş makineleri, infaz anında veya hemen sonrasında ulaşmak üzere toplu katliamdaki cesetleri gömmek için yakınlarda bir yerde zaten hazır beklemekteydiler. Bu toplu infazların ardından Bosnalı Sırp Güçler, kuşatılmış bölgenin “tamamen temizliği” için operasyon emri verdiler. Daha küçük ölçekte Zvornik bölgesinde süren infazlar ise, takip eden 10 gün boyunca devam etti. Srebrenitsa’dan kurtulabilmiş Boşnak erkekleri sadece, Sırp savunma hatlarını aşma ve Bosna-Hersek Ordusu denetimin-deki Tuzla bölgesine nakledilmekte olan kafileden kaçmış olanlardı. Cinayetleri ört bas etme çabasındaki Bosna Sırp Güçleri, 1995 Eylül ve Ekim’i boyunca ve bir kısım sivil Sırp yetkililerin de yardımıyla, kurbanların cesetlerini gizlemek üzere, onları Zvornik ve Bratunats yakınlarındaki daha tali yerlere taşıdıkları büyük ölçekli operasyonlar gerçekleştirdiler. Daha tali olan bu toplu mezar yerlerini bulmak üzere günümüze kadar sürdürülen çalışmalar ise, halâ devam etmektedir.

 



Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

betnis giriş
betnis
yakabet giriş