Unutmayın: “Müşteri veli nimetinizdir!”

17-23 Eylül 2018 tarihlerinde yurt genelinde Ahilik Haftası çeşitli etkinlik ve organizasyonlarla kutlanıldı. Ahilik geleneği; bu topraklardan çıkan ekonomik ve ticari hayatı şekillendiren, yöneten bir ekonomi felsefesidir. Bugün milyonlarca işletmenin benimsemiş olduğu ve İskandinav ülkelerinde doğan “Müşteri İlişkileri” kavramı, asırlar önce ortaya çıkan ve uygulanan Ahilik geleneğinin en temel öğretisi olan “Müşteri veli nimetimizdedir.” düsturundan […]

Yayınlama: 10.10.2018
2.769
A+
A-

17-23 Eylül 2018 tarihlerinde yurt genelinde Ahilik Haftası çeşitli etkinlik ve organizasyonlarla kutlanıldı. Ahilik geleneği; bu topraklardan çıkan ekonomik ve ticari hayatı şekillendiren, yöneten bir ekonomi felsefesidir. Bugün milyonlarca işletmenin benimsemiş olduğu ve İskandinav ülkelerinde doğan “Müşteri İlişkileri” kavramı, asırlar önce ortaya çıkan ve uygulanan Ahilik geleneğinin en temel öğretisi olan “Müşteri veli nimetimizdedir.” düsturundan başka bir şey değildir. Burada verilen mesaj müşteri, Allah tarafından ticari kuruluşa rızkını kazanması için gönderilen bir velidir. İşletmeler, eğer velisini yani müşterisini memnun ederse Allah’ın rızasını kazanacağına inanmaktadır. Dolayısıyla yapılan ticari mübadeleye bir finansal araç olarak değil daha uhrevi bir anlayışla bakılmaktadır.

 

Bu bağlamda işletmelerin ayıplı, kusurlu mal satmaması, kaliteli ürün sunması, özellikle ürünün ederi üzerinden fiyatlandırması, sunduklarının aksinin çıkması durumunda ürünün değiştirilmesi ya da iade edilmesi, müşterinin haklarını gözetmesi ve koruması, çırak yetiştirilmesi, aynı ürünün satıldığı diğer ticarethanelere saygı gösterilmesi ve ayıplanmaması, hatta müşterisinin sevincinin ya da üzüntüsünün paylaşılması gibi davranışların gerçekleşmesi Allah katından değerli olan ve helal kazancın birincil dinamiklerinden biri olmaktadır. Fütuvvetname ve Nasihatname’de ise bu öğretiler ve nasihatler bir bir yazılmıştır. Bunun yanı sıra Safî Mustafa Efendi’nin Gülşen-i Pend eserinde bütün meslek gruplarına ayrı ayrı ticari ahlak anlatılmaktadır. Yüzyıllardır benimsenen bu anlayış son yüzyılda ehemmiyeti kaybetmiş ve İskandinav ülkelerinden gelen ithal ticari felsefe benimsenmeye başlanılmıştır. Her ne kadar ithal ticari felsefeyi kabul etmiş olsak da gelen düşünce bizim öz kültürel değerlerimiz ile yoğrulmamış bir düşünce sistemdir.








 

Müşterilerinden sadece gelir elde etmeyi temel prensip haline getirmek, fiyatlandırma konusunda marjinal mali değerlere çıkmak hem iş ahlakına hem de Ahilik geleneğimize uygun değildir.

 

 Ahilik yalnızca yılın belirli bir gününde anılacak ve hatırlanacak kadar sıradan bir felsefe değildir. Bugün de işletmelerin ecdadın benimsediği bu anlayışı benimsemeleri gerekmektedir, ki ticari hayat daha ahlaklı, adaletli ve güvenilir bir düzeye çıksın. Kendi öz değerlerimizden olan bazı düşünce ya da eylemleri maalesef hatırlamamakta ve yaşatmamaktayız ancak “ithal ürün” iyidir, kalitelidir algısı sadece ürün ya da hizmetlerde değil aynı zamanda çeşitli ticari paradigmalarda da kendini ne yazık ki  göstermektedir.

 

Örneğin, Avrupa Birliği ile kadın girişimcilere kaynak sağlayan projelerin Bacıyan-ı Rum (Anadolu Kadınlar Birliği), Ahi Evran’ın hanımı tarafından kurulan dünyanın ilk kadınlar birliğinden haberi yok mu? Acaba günümüzün modern alış veriş merkezlerinin geleneksel Türk-Osmanlı çarşılarından bir farkı var mıdır? Uluslararası pazarlarda benimsenen ve ürünü üreticiden direkt tüketiciye ulaştıran “Adi Ticaret” kavramı bizim köylü pazarımızdan çok mu farklı?

 

Sahip olduğumuz kültür birkaç yılda ortaya çıkan bir kültür değildir, Türk devlet tarihinden daha fazla geçmişe sahip olan Türk gelenekleri ticari, siyasi, askeri, beşeri her alanda varlık göstermiş ve çeşitli anlayış ve uygulamaları bizlere kazandırmıştır. Ülkemizdeki her bir bireyin tarihin yaşanmışlıklarını gün yüzüne çıkartıp, çağın getirileri ile entegre edip benimsemeye devam etmelidir.



Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.