Arabesk günler

Aylardır herkesin dilinde olan aşı nihayet seri üretime geçti ve dağıtılmaya başlandı.   Dolayısı ile konunun rengi de dönüverdi ve “Aşı olacak mısın, olmayacak mısın” mevzusu konuşulmaya başlandı.   Her şeyden evvel benim cidden dikkatimi çeken bir şey var.   Bu musibet başımıza ilk musallat olduğunda Canan Karatay ve onun gibi bir kaç doktor “Bol […]

Yayınlama: 10.12.2020
4.310
A+
A-

Aylardır herkesin dilinde olan aşı nihayet seri üretime geçti ve dağıtılmaya başlandı.

 

Dolayısı ile konunun rengi de dönüverdi ve “Aşı olacak mısın, olmayacak mısın” mevzusu konuşulmaya başlandı.






 

Her şeyden evvel benim cidden dikkatimi çeken bir şey var.

 

Bu musibet başımıza ilk musallat olduğunda Canan Karatay ve onun gibi bir kaç doktor “Bol sirkeli kelle paça çorbası için, sarımsak, soğan yiyin” dediğinde birçok kişi dalga geçmişti.

 

Şimdi ise sağdan soldan duyuyorum ki turşu satışlarında patlama olmuş, herkes sarımsaklı yoğurda düşmüş.

 

Eğer ki gerçekten sirke, sarımsak ve soğan vb. gıdalar antibiyotik ve bağışıklık güçlendirici ve hastalık önleyici yiyecekler olarak işe yarıyorsa neden aşıya ihtiyaç duyuyoruz?

 

 Yarın bir gün “Aşının koruyuculuğu olduğu kadar falanca yan etkisi de var” diyenler çıkmayacak mı?

 

Ki şimdiden aşıya binaen bir sürü komplo teorisi var.

 

Tıp ilmi konusunda zerre bilgim yok.

 

Fakat bizim evde birisi hasta olunca bol acılı, sarımsaklı bir çorba ve yanına soğanla iki günde bir şeyi kalmaz.

 

Boğazımız ağrırsa sirkeyle gargara yaparız, şiştiyse zencefilli şeker atarız ağzımıza.

 

Kovid hastalığı geçirenlere, geçirmeyenlere de hep buna benzer şeyler salık vermiyorlar mı şimdi?

 

Aşı karşıtı değilim fakat olmayı isterdim sanırım.

 

Bir kere çocuklarım küçükken olmayı denedim, çocuk doktorumuz tabiri caizse sözleriyle dövdü beni.

 

Ben de bu konularda bir daha konuşmadım.

 

Zaten aşı karşıtlarına da hep aynı argümanla kızıyorlar.

 

“Ne biliyorsunuz bu konuda yahut ne ilminiz var ki?”

 

Kendilerince haklılar şimdi.

 

Birisi de gelip benim mezuniyet alanımla ya da çalışma alanımla  ilgili bana fetva vermeye kalksa “Hop hemşerim, hayırdır” derdim.

 

Yalan yok.

 

Benim canımı sıkan ilk önce linç ettikleri kişilerin sözleriyle daha sonra amel etmeleri.

 

Açlık olayı da böyle ilk zamanlar herkesin tepki verdiği bir şeydi.

 

Şimdi sosyal medya da çarşaf çarşaf “Bağışıklık yükseltmek için açlık nasıl yapılır?” adlı uygulama atölyeleri görüyorum.

 

Ben hepsini bir kenara koyup “Oruç şifadır.” hadisi ile yola çıkar, ona göre neye karşı çıkacağıma bakardım esasen ki açlığın da keza başlı başına bir şifa olduğu konusunda haklılar aslında.

 

Fakat bugün ötelenen şey yarın bir anda trend oluveriyor, sorun burada!

 

Benim tüm bunlardan anladığım hastalık ya da hastalığı tetikleyen en zararlı şey korku, vehim ve vesvesedir.

 

Velhasıl şeytan yani.

 

Geçen hafta ki kafe vb. yerlerin paket servise geçmesiyle birçok esnaf ciddi yara aldı mesela.

 

Paket büfeciler sıkıntı yaşamadı fakat kimse kalkıp bir kafeden tost istemeyeceği için yarı açık vaziyete döndüler.

 

Herkesin dilinde hastalık var.

 

Hiç kimse eskisi gibi gülmüyor ve diken üstünde misali rahat değil.

 

Sosyal medyada “Korona” isimli başlıkta sürekli ölüm haberleri yayınlanıyor.

 

Hafta sonu herkes evde olmasına evde de, kimse bu sebepten dolayı evde olma şeklinden mutlu değil.

 

Yoksa evde olmak kadar güzel bir şey var mı?

 

Kurumların mesai saatleri on ila on altı arası oldu fakat o saatlerde çalışmak normalde çalışana bayram olması gerekirken çalışmanın bereketi yok resmen.

 

Kovid bizi bedenden ziyade zihnen öldürüyor maalesef.

 

Sağdan soldan gelen falancaya da bulaşmış haberlerini duyduğumuzda “Çember daralıyor” diyorduk.

Şimdiyse birebir tanıdığımız kişilerin vefat haberini alıyoruz.

Gün sonunda kendimi eve attığımda bir seviyeyi daha başarıyla atlatmış Mario gibi hissediyorum.

Hastalığa yakalanmayan bulaşmasından, yakalanan ise ölümden korkarak panikliyor.

Bir korku bulutu içinde psikolojimizi sağlam tutmaya çalışıyoruz.

Elbette ki her şey Allah’tan.

Zaten maraz da buradan çıkıyor.

İmânımız delik deşik olduğu için dolayısı ile başımıza gelen şu musibet dayanılmaz, korkutucu ve her şeyin sonu gibi görünüyor.

Ümit ediyorum ki güzelliklerin başlangıcı olur tüm yaşadıklarımız.

Aksi takdirde vehim ve kaygıdan hasta olacağız, kovid kendinden bilecek…

 



Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

betnis giriş
betnis
yakabet giriş