“Erkek”lik hastalığı

9 kere Leyla filminin birkaç ana başlığı vardı. Kadına şiddet, aldatmayı meşrulaştırma ve kadına pozitif ayrımcılık… Ben ise tek bir cümleye takılıp kaldım: “Erkeklik hastalıktır.” Cümleyi dümdüz okuyup tepki verenlerle alt satırı okuyabilenler arasında ciddi bir ayrım var. Zira zamanında buna benzer bir cümleyi Yıldız Ramazanoğlu başka bir mevzu yüzünden şöyle telaffuz etmişti: “İmamlarımız imam […]

Yayınlama: 16.12.2020
5.268
A+
A-

9 kere Leyla filminin birkaç ana başlığı vardı.
Kadına şiddet, aldatmayı meşrulaştırma ve kadına pozitif ayrımcılık…
Ben ise tek bir cümleye takılıp kaldım: “Erkeklik hastalıktır.”
Cümleyi dümdüz okuyup tepki verenlerle alt satırı okuyabilenler arasında ciddi bir ayrım var.
Zira zamanında buna benzer bir cümleyi Yıldız Ramazanoğlu başka bir mevzu yüzünden şöyle telaffuz etmişti: “İmamlarımız imam gibi değil de erkek gibi davrandığı için bu hâldeyiz.”
Nedir bu “Erkek” gibi davranmak ya da erkek hastalığı biraz daha açayım.
Fikret Kuşkan’ın Erkekler adlı filminde, F.Kuşkan cinsel organını kesmek üzereyken yakalanıp psikiyatri servisine yatırıldığında doktora şunları söyler: “Başımıza ne geliyorsa bunun yüzden ( cinsel organını kastediyor) geliyor. 
Egemen olma ihtiyacı, yarış, nüfuz sahibi olma, savaşlar, trafik kavgası vb. hepsi erkeklerin erkeklikleri sebebiyle…”
Düşününce Kuşkan’a sonuna kadar hak veririz.
Çünkü sahip olduğu “Şey” le kendini üstün zanneden bir erkek türü vardır karşımızda.
Bir kadının arkasından bakma konusunda kendini haklı gören erkek de, trafikte diğer erkeğe dayılanan erkek tipi de, maçlarda cinsiyetçi küfürler eden de, eşinden başka kadınlara meyleden de, bir kadına yönelik fiziksel taciz yahut tecavüz de hep bu yönetme ve iktidar olma ihtiyacındandır.
Geçen hafta benim de çok sevdiğim bir erkek yazar geçmiş de istismarda bulunduğu kadınlardan tabiri caizse şöyle özür diledi:
 “ Geçmiş de yaptığım eşeklikten dolayı özür dilerim. Nefsime hâkim olamadım. Artık akıllandım, beni affedin.” 
Tabii ki özür böyle değildi ama anlatmaya çalıştığı buydu.
Nüfuz sahibi erkeklerin bir başkasının bedenine dokunma hakkını kendinde görmesinin altında “Ben güçlüyüm, her şey bana secde eder” düşüncesi yatar.
Özür dilemek zorunda kalırsa da minval olarak yukarıdaki cümlelere benzer sözler sarf eder.
Birkaç hafta önce gazetelerde, evli olduğu hâlde farklı kadınlarla da çeşitli gönül maceraları olan bir erkek yönetici yüzünden işinden istifa etmek zorunda bırakılan genç kızı okuduk.
Genç kız pasifti, erkek ise iktidar sahibi.
Başka bir örnek: Şu an aile ve evlilik danışmanı olarak hizmet veren tanınmış erkek kişisi bekâr bir genç kıza “Eşimle aramızda fiziksel ve duygusal bir ilişki kalmadı. 
Çocuklarım yüzünden boşanamıyorum da ama sen de Allah’ı gördüm, ilahi bir aşk bu” deyip kızı zorla öpmeye kalktı. 
Kızımız bunu ulu orta dillendiremedi çünkü erkeğimiz iktidar, nüfuz ve erkeklik sahibi!
“Eşimle aramda bir birliktelik kalmadı, çocuklar yüzünden boşanamıyorum” cümlesi ile “Sen benden daha iyilerine layıksın.” cümlesi ölümüne kapışır kanımca.
Bir tarafta erkeğin başına bela olarak gördüğü bir ilişki, evlilik vardır bir de dünyaya açılıp ağına düşürmek istediği kadınlar vardır.
Bundan birkaç yıl önce Trabzonspor’un eski başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, “Kadın gibi 100 sene yaşayacak yerde adam gibi bir sene yaşarım” dedi ve kendisine bu sözlerinden dolayı açılan davadan beraat etti.
Sosyal medyada bir yazarın Arap baharı üzerine kurduğu cümlelere karşı çıktığımda diğer erkek kullanıcılardan biri bana “Sen sus or…” dedi ve açtığım dava takipsizlikle sonuçlandı. 
Ne sayfa sahibi olan erkek yazar  bana küfür eden erkeği uyardı ne de diğerleri.
Çünkü konuşuyordum ve karşı çıkıyordum çünkü iktidarları ve erkeklikleri sarsılıyordu.
Geçtiğimiz günlerde bir kültür programında kendisini yazar- şair olarak nitelendiren bir erkek konuşmacı vardı.
Şairi dinlerseniz o büyülü sözlerine ve inançlarına inanırsınız fakat arka planda bekâr kızları otel odalarına çağıran bir erkeği görüyordum ben. Evliydi ve muhtemelen diğerleri gibi onun da eşiyle ilişkisi kalmamıştı vs. vs.
Yukarıda iktidar ve nüfuz sahibi erkeklerin hepsi gerçek, hepsinin hikâyesi birinci ağızdan dinlendi ve hâlâ maalesef saygın bir konumdalar. 
Çünkü onlar erkeklikleri ile varlar, o’na sahip oldukları sürece istedikleri zaman istedikleri kişiyle olabilirler, istedikleri gibi konuşabilirler, oturabilirler, savaşabilirler vs. vs.
En başa dönüyoruz : “Hayvanlıktan insanlığa geçememiş bir tür canlıdan bahsediyoruz.”
Dolayısı ile “Erkeklik hastalıktır” ve bu hastalığın tedavisi kendi içlerindedir.



Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.