Ali Erbaş’ın sosyal medya ile imtihanı

Geçtiğimiz günlerde Ayasofya’da yıllar sonra ilk hutbeyi okuyan Diyanet işleri başkanı Ali Erbaş’ın başına gelmeyen kalmadı. Hakaret etti dendi, beddua etti dendi velhasıl bir sürü cümleler döküldü orta yere. Eleştirileri okuyorum sonra dönüp Ali Erbaş’ın Ahmet Hakan’a yaptığı açıklamayı karşılaştırıyorum sonra eleştirilere tekrar bakıyorum dolayısı ile bir takım zorlama anlamlar görüyorum. Ülkemizde ciddi ciddi unutulan […]

Yayınlama: 05.08.2020
4.917
A+
A-

Geçtiğimiz günlerde Ayasofya’da yıllar sonra ilk hutbeyi okuyan Diyanet işleri başkanı Ali Erbaş’ın başına gelmeyen kalmadı.

Hakaret etti dendi, beddua etti dendi velhasıl bir sürü cümleler döküldü orta yere.

Eleştirileri okuyorum sonra dönüp Ali Erbaş’ın Ahmet Hakan’a yaptığı açıklamayı karşılaştırıyorum sonra eleştirilere tekrar bakıyorum dolayısı ile bir takım zorlama anlamlar görüyorum.






Ülkemizde ciddi ciddi unutulan bir şey var: Ali Erbaş diye zikrettiğimiz kişi Diyanet işleri başkanı.

Bu adam, İslâmiyet neyi helâl kıldıysa ve haram olarak addettiyse onu söylemek zorunda. Kendi kafasından helâl, haram demiyor, diyemez.

Diyanet’i seversiniz yahut sevmezsiniz (Benim referans olarak aldığım bir kurum değil) amma velâkin kurumun ve başındakinin işi Kur’an, sünnet ve yeri gelince örf ne diyorsa Müslümanlara bunu tebliğ etmek ve açıklamak.

Çünkü işleri, kuruluş amacı bu, çünkü Atatürk Diyanet’i herkes kendi kafasından fetva vermesin diye kurdurdu.

Bir kısım insanın Ali Erbaş’tan ziyâde kuruma yani devletin içinde din adına kurulmuş oluşuma tepki gösterdiği öylesine bariz ki!

Evet, lâik bir ülkeyiz buna sözümüz yok, zaten şeriat gelsin diyen adamların şeriattan anladığı da adalet ve hukuki düzenleme değil.

İkinci, üçüncü kadın ile evlenebilmek veya kadın evde otursun, çarşafa dolansın erkeğe görünmesin zihniyeti bizim ülkedeki şeriat anlayışı.

Her neyse.

*****

Laiklik şiarını benimsemiş bir ülkeyiz bunun yanı sıra bir de Diyanet işleri başkanlığı adı altında sadece Müslümanlara yönelik bir kurumumuz var.

Biraz karışık ve tuhaf elbette ama Cumhuriyet’in kurulduğu dönemde bu ikisinden birini seçmek yerine ikisinin de elzem olduğunu düşünüp yürürlüğe koymuşlar.

Geçmiş zamanlarda Diyanet’in içinden hoşa gitmeyecek şekilde cinsellik ve evlilik üzerine cümleler kuranlara yer yer haklı tepkiler verildi elbet.

Artık tabii olarak daha dikkatliler, zira fetva hattındakiler kendilerini bir daha bu tarz haberlerde görmek istemez herhâlde.

Buna mukabil böyle bir kurumun işi belli, kuruluş amacı aşikâr iken her hutbenin iki kelimesinde bir “İstifa et” diye meydana dökülmek artık şımarıklığa doğru evrilmeye başladı.

Bir arkadaşım Din kültürü ve ahlâk bilgisi kitabı üzerine çalışırken başlarındaki kişinin şöyle dediğini anlatmıştı: “Yazdığınız cümleleri bir de muhalefet gözüyle okuyun, çünkü onlar normal cümleleri bile başından, ortasından kesip biçerek ortaya atacaklar.”

Diyanet’in kurum olarak varlığı, Ali Erbaş’ın cümleleri bu bağlamda tartışılıyor sürekli.

Haberi sosyal medyada görürseniz “kesinlikle Diyanet kapatılmalı” dersiniz.

Doğru düzgün bir kaynağa bakıp cümlenin önünü, arkasını görürseniz işte o zaman fasık kim anlarsınız…

 “Ey iman edenler! Bilmeden birilerine zarar verip de sonra yaptığınıza pişman olmamanız için, yoldan çıkmışın biri size bir haber getirdiğinde doğruluğunu araştırın.”

(Hucurat, 6)

 



Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

betnis giriş
betnis
yakabet giriş