Kıymetli okurlar… Bid’at sonradan meydana çıkan ve dinde olmayıp yapıldığı takdirde sünnetleri yaşamaya engel olan şeye bid’atdenir.Günümüzde pek çok şeylerde yaygındır. Biz bir şekilde çevrenin ürünüyüz,Şöyle ki Allah Teala bizleri çevreye uygun olarak yaratmıştır. Dünyaya gelişimizden beri geçirdiğimiz her devrede ahlaki gelişimimiz içinde bize etki eden, halimizi değiştiren nice olumlu ve ya olumsuz etkenler, kişiler,olaylar […]
Kıymetli okurlar… Bid’at sonradan meydana çıkan ve dinde olmayıp yapıldığı takdirde sünnetleri yaşamaya engel olan şeye bid’atdenir.Günümüzde pek çok şeylerde yaygındır.
Biz bir şekilde çevrenin ürünüyüz,Şöyle ki Allah Teala bizleri çevreye uygun olarak yaratmıştır.
Dünyaya gelişimizden beri geçirdiğimiz her devrede ahlaki gelişimimiz içinde bize etki eden, halimizi değiştiren nice olumlu ve ya olumsuz etkenler, kişiler,olaylar ve çevre vardır. Biz bir şekilde çevremizin ürünüyüz. Fıtratımızdan gelen sıfatlarımızı bu süreç içinde geliştirir ve değiştiririz. Gelişme ,değişme insanın vazgeçilmez özelliklerinden biridir. Biz istesek de istemesek de gelişiyor ve değişiyoruz. Bu bazen güzel,iyi ve hayırlı oluyor; bazen kötü ,olumsuz ve hayırsız oluyor. Bize düşen güzel değişimlerimizi , olumlu gelişmelerimizi artırmak ve toplumun içinde örnek gösterilecek hale gelebilmektir.
Taklit etmek , özenmek,sevmek insan fıtratında mevcut olan ve insanın gelişmesi ve değişmesi için kullanılması gereken önemli giriş kapılarından biridir. İnsanları eğitmek isteyenler de , ifsat itmek isteyenler de ayni kapıyı kullanırlar. İnsanın fıtratı gereği bu kapı her zaman dışardan etkilenmeye müsaittir.
Bizler başkalarının yaptığı kötü şeyleri örnek alıp onları taklit etmektense Resulullah’ın (s.a.v) dediklerini yapmak bin kat daha evladır,Bakınız;
“Ey insanlar! Andolsun ki sizin için, Allah’a ve âhiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok anan kimseler için Allah Rasulünde pek güzel bir örnek vardır.”ayetinde de ifade olunduğu gibi efendimiz sahabeye sadece İslam’ı anlatmada kalmamış kendisi de bizzat en güzel örnek olmuştur. Önce yaşamış , sonra yaşanmasını emir buyurmuştur. Bu günün Müslümanı ise güzel bildiklerini önce vaaz ediyor, yapılmasını istiyor; ancak tatbikata gelince çok yavaş kalıyor. Gençler kendilerine nasihat değil güzel örnek istiyorlar. Yalan söyleme , hırsızlık yapma, sözünde dur; demek yerine yalan söylemeyen, hırsızlık yapmayan ve sözünde duran anne ve babalar istiyorlar.
Kıymetli okurlar zamanın bir çok tuzakları vardır,bu tuzaklara kesinlikle düşmemek ve uyanık olmak gerekir.Bilmediğimiz şeyleri muhakkak araştırıp öğrenmemiz bizim için daha da sağlıklı ve güvenli olacaktır.
İyice incelendiğinde görülecektir ki tasavvuf, insanı Kur’an ve sünnet edebi üzere terbiye eden bir okuldur. Anadolu’nun İslamlaşmasında ve Türkleşmesinde en büyük pay yine tasavvuftan feyizlenen gazi dervişlerindir. ArifibillahŞihâbüddinSühreverdî (k.s), demiştir ki:”Sûfîler, diğer müslümanlar arasında, Resûlul-lah’a (s.a.v) uyma konusunda en önde olanlardır; çünkü onlar, Hz. Peygamber’in (s.a.v) sözlerine tam manasıyla uyarak emrettiklerini yerine getirip, yasakladığı şeylerden şiddetle sakınmışlardır. Onlar, bu hususta AllahuTeala’nın:”Peygamber size neyi verdi (ve emretti) ise onu alıp yapın, neden nehy etti ise ondan da sakının!”(Haşr59/7.)emrine canla başla uymuşlardır.”Resûlullah’ın (a.s) sünneti deyince, zat-i âlisinin sahip olduğu bu güzel ahlaklar akla gelir. Bu ahlaklara Allah dostlarından daha güzel sahip çıkan ve varis olan kim vardır?”
Tabii ki başka kimse yoktur!…
Selam ve Dua ile