Bedenler semirirken, ahlâkımız can çekişiyor.

Geçtiğimiz günlerde işim gereği farklı adreslere gidebilmek için otobüsü sık kullanır olmuştum. İlk günlerde çok farkına varmadım ama  gitgide insanların bağıra bağıra konuşmaları, kulaklık olmadan telefondan video izlemeleri filan ciddi ciddi rahatsız etmeye başladı. Bir akşam gene eve dönerken bindiğim uzun hatlı otobüse, benden iki durak sonra bir anne ile kızı bindi.  İlk önce yerlerine […]

Yayınlama: 03.03.2020
5.468
A+
A-

Geçtiğimiz günlerde işim gereği farklı adreslere gidebilmek için otobüsü sık kullanır olmuştum.
İlk günlerde çok farkına varmadım ama  gitgide insanların bağıra bağıra konuşmaları, kulaklık olmadan telefondan video izlemeleri filan ciddi ciddi rahatsız etmeye başladı.

Bir akşam gene eve dönerken bindiğim uzun hatlı otobüse, benden iki durak sonra bir anne ile kızı bindi. 
İlk önce yerlerine yerleşiyorlar diye duymazdan gelmeye çalıştım ama bağıra bağıra konuşmaya devam ettiler. 
Sesli konuşmaları sayesinde nikâhsız yaşayan akrabalarından tut Dikkaldırım’ da döner dükkânı açan tanıdıklarına kadar tüm ayrıntıya sahip oldum.
En sonunda öne doğru eğilip gülümseyerek, biraz daha kısık sesle konuşmalarını rica ettim ki gerçekten ricaydı.
Kadın gözlerini kısıp bana bakarak “Sen şimdi benden rahatsız mı oldun” diye bağırdı. “Sessiz olmanızı rica ettim” diye cevap verdim. 
Kadın bir anda ayağa kalkıp “Bu kadın benim sesimden rahatsız oluyormuş, başka rahatsız olan var mı” diye bağırdı. 
Sonra bana dönüp “Sesten rahatsız oluyorsan taksiye bineceksin” dedi. 
Ama o kadar çirkef bir tavrı vardı ki dayanamadım: “Yeter ya rica ettim sizden rica, toplu taşıma aracı bu, istediğiniz gibi davranamazsınız” diye sesimi yükselttim ama ben bile kendimden, sesimden rahatsız oldum.
Kadının cevabı kendine yakışır şekildeydi “Başındakinden utan, sırf senin gibi olmayayım diye kapatmıyorum başımı, ne oluyorsa sizin gibilerden oluyor.”
O an neye uğradığımı şaşırdım açıkçası!
Dondum kaldım…
Anladım ki bu kadın normal değildi ve ne dersem diyeyim o ahlaksız cümlelerini devam ettirecekti. 
Nitekim araya başkaları girip kadını sözlerinden dolayı uyardı ama nafile, yerine oturup konuşmaya devam etti.
 Öfkelenmesi gereken kişi olmam gerekirken o annesi ile konuşuyor “şuna çaksaydım bir tane görürdü gününü” diyordu.
 Dışarıyı izlemeye çalışıp söylenenleri duymazdan geliyordum ama esasen bir yandan için için kaynıyordum.
Sonra telefonla birisini aradı, aramızda geçen tartışmayı anlattı ama  işin ilginci ben gene hepsini duydum.
Birkaç kez daha “şuna patlacaktım aslında…” deyince yüksek sesle şoföre seslendim.
Şoför “Polisi arayın” diye cevap verirken o sırada arkamdan birisi “Sorun neydi” diye sordu. 
Bir baktım ki bir polis memuru. 
Otobüse ne zaman bindiğini bile görmemiştim.
Mevzuyu anlattım, o da kadının ve annesinin yerini değiştirip bana “İsterseniz şikâyetçi olabilirsiniz” dedi.
“Yok” dedim “Tek isteğim susması”…
O gün bacaklarım titreyerek eve gittim…
Otobüsten inip eve yürürken insanların ne zaman bu kadar saygısız olduğunu sorguladım durdum.
 Hep böyle değildi, buna eminim.
 Düzenli olarak otobüs kullandığım zamanlarda insanlar, toplu taşımada fıs fıs konuşurdu ki en fazla iki sene öncesinden bahsediyorum.
Hani  hep “el âlem ne der” denirdi ya şimdi de herkes kendini “mükemmel ve biricik” gördüğünden başkasının yaşam hakkına saygı duymamaya başlamış görüyorum ki. 
Biz, yıllar önce üst katımızda oturup; evin içinde topuklu terlikle dolaşan, gecenin üçünde tangır tungur temizlik yapıp, küfürlü cümleler eşliğinde eşi ile kavga eden hasta ruhlu bir çift yüzünden evimizden taşınmak zorunda kalmıştık. 
Öyle dâhildik ki mahremlerine “bu sefer adam haklı ya da bu sefer kadın haklı” diye oturduğumuz yerden hakemlik bile yapabiliyorduk.
Polis, zabıta vs. kim gelirse gelsin umurlarında bile olmadı.
3.senenin sonunda dayanamayarak taşındık.
Öyle ya herkes yapıp etmelerinde özgürdür amma velâkin benim özgürlüğümün başladığı yerde ötekinin ki biter, bitmeli…
Ertesi sabah otobüse bindiğimde daha bir dikkat ettim de gerçekten gürültü had safhadaydı.
Elindeki telefonla bağırarak konuşan bir teyze, en arkada bir grup lise öğrencisinin gürültülü sohbetleri, hemen yanı başımda kulaklığından taşan müziği ile bir genç kız…

Sürekli “avrupa mavrupa” diye temizliğine ve görgüsüne  özenç duyan ama görgü kurallarına uymaya gelince yan çizen, edepten bir haber insancıklar…
Düzelir mi diye düşünüyorum da hiç ihtimal vermiyorum.
Ben, benim eşyam, benim çocuğum, benim, benimmm kelimeleri gökyüzünü kaplamışken insanların bir başkasına saygı göstermek adına konforunu bozacağına dair hiçbir beklentim kalmadı.
Anladım ki yapabileceğim tek şey sorumluluğum altındaki evlatları görgü sahibi olarak yetiştirmeye çalışmak…








Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

betnis giriş
betnis
yakabet giriş