Mart ayından beri hiç okula gitmeyen altıncı sınıftaki oğlumla, gitgide dozajı daha da artan tartışmaların mahiyetini anlayabilmek için araştırma yapıyordum. O sırada önüme oğlumun yaşıtı olan bir erkek çocuğunun videosu düştü. Videodaki çocuğun öfkeyle dolup taştığı görünüyor besbelli. Sisteme saydırıyor, Atatürk’e giydiriyor, öğretmenlere haddini bildiriyor filan. Tipik bir z kuşağı çocuğu… Videoyu izlerken aklıma zamanında […]
Mart ayından beri hiç okula gitmeyen altıncı sınıftaki oğlumla, gitgide dozajı daha da artan tartışmaların mahiyetini anlayabilmek için araştırma yapıyordum.
O sırada önüme oğlumun yaşıtı olan bir erkek çocuğunun videosu düştü. Videodaki çocuğun öfkeyle dolup taştığı görünüyor besbelli.
Sisteme saydırıyor, Atatürk’e giydiriyor, öğretmenlere haddini bildiriyor filan.
Tipik bir z kuşağı çocuğu…
Videoyu izlerken aklıma zamanında Doğu’da görev yapan ve aynı zamanda Kürt milliyetçisi olan arkadaşımın anlattığı bir diyalog geldi.
Bir gün okulun koridorunda çocuklardan biri “Falanca öğretmen yok, ders boş” diye bağırınca başka bir öğrenci de “Aman boş ver, o öğretmen faşoydu zaten, iyi olmuş” diye cevap vermiş.
“İyi de bu çocuk kim bilir neler duydu ki aileden, hocasına böyle kin duyuyor?” deyince “Ben olsam ben de öyle yetiştirirdim, duyması gerekenleri duymuş ve hâliyle tepki veriyor” diye cevapladı beni arkadaşım.
Bu bahsolunan çocuklar da o zamanlar altı ya da yedinci sınıf öğrencisiydi.
O, öfkeyle her önüne gelene sayan çocuk da belli ki birini taklit ediyor.
Genel tabloya bakarsam babasıyla zerre ilişkisi yok fakat onu rol model almış, ailede ne duyduysa artık belirli tarih bilgisine bile sahip olmaktan çok hınç duyuyor birilerine, bir yerlere…
Bunun gibi mevzuları emsal alarak olaya daha da geniş bakarsam anne ya sözlü ya da fiziksel şiddet görüyordur diye tahmin bile yürütebilirim. Hatta bu çocuğunda fiziksel ya da duygusal şiddet gördüğünü varsayabilirim.
Esas iç acıtansa bu çocuk okulda fikirleri yüzünden dışlansa bile ailesi ile iyi bir ilişkisi olsa ve onlarla iletişim kursa böylesi öfke bombası gibi dolanmazdı bence.
Ha aile ilişkilerinin benim söylediklerimle hiç alakası olmayabilir de.
Çok mutlu bir aile ortamında büyümüş, sağlıklı iletişim ortamında yetişmiş de olabilir ki temennim öyle olması.
Nitekim ergenlik döneminde olan bir z kuşağı çocuğunun önemsenmek için böyle bir video çekmiş olması da olası.
Hatta belki de bu daha da mümkün.
Z kuşağı dediğimiz bu çocuklar bizim sürekli eleştirdiğimiz bir kitle.
Bizlerin yetişme ortamında anne-baba sözlü bir konuşma yapmasa bile rol model olur, biz de bu rol modellerle şekillenirdik.
Şu an ki çocukların birçoğunun ebeveyni “Aman evladımın psikolojisi bozulmasın” diye üzerine titriyor, oturup Amerikan filmlerindeki gibi konuşmalar yapıyor ve cinsellik konusunda eğitmeye çalışıyor. Aslında olması gerekeni yapıyorlar.
Fakat çocuklar bu konuda ikiye ayrılıyor maalesef.
Ebeveynin çocukla, yemek, ders ve barınma ihtiyacı dışında pek iletişim kurmadığı; ataerkil baba figürünün güçlü ve sert göründüğü, annenin arka planda ve tabiri caizse ezik durduğu ailede büyüyen erkek çocukları aynı o videodaki bıçkın görünümlü fakat ergenliğin başındaki delikanlı gibi bir görünüme sahip oluyorlar.
Bu konuda istatistik vardır elbette fakat kendi ortaöğretim dönemlerimde karşılaştığım bu tarz sorunları olan erkek arkadaşlarımın yüzde doksan dokuzunda aynı bıçkın tavırları gördüğümden istatistiğe bakma ihtiyacı duymadım. Hikâye hep aynıydı maalesef.
Baba yoksunluğu, baba otoritesi vs.vs.
Diğer bir grupta da ebeveyn her şeyi çocuk odaklı yapıyor, iletişim çok olmasa da en azından birey yerine konduğu için çocuk daha az öfke dolu ve ortak konuşma alanları var.
Fakat iki farklı kutbun çocukları doğal olarak aynı ortamda olunca uçurum daha çok ortaya çıkıyor.
Biri anlaşılmak istiyor ama nasıl gördüyse o şekilde kaba kuvvetle iletişim kuruyor, öteki grup çok değil biraz daha naif olduğundan kaba kuvveti seçeni öteliyor, ilgili öğretmene şikâyet ediyor. Öğretmen ise ne kadar üzerine düşüyor bu durumun meçhul.
Eğer böyle bir olaya seyirci olup okul idaresine bildirdiyseniz idare çoğu zaman kayıtsız kalıyor.
Tecrübeyle sabit.
Uçucu madde kullanıp aynı zamanda şiddet gören çocukların göz göre göre yok sayıldığına defalarca şahit olduğumdan artık bende kanıksadım diyebilirim.
Tabii bu ilgi ya da ilgisizlik semte, kente ve okulun statüsüne de bağlı. Hepsini bir torbaya koymamak gerek.
En başa yani küfürlü videoyla kendini ifade etmiş olan o çocuğa dönersek, ben bu çocuğun değersizlik hissiyle böyle bir şeye kalkıştığını düşünüyorum.
Bu tavrının aslında bir yardım çığlığı olduğunu da görebiliriz.
“Benimle ilgilenin”, “Bana bakın”, “Benden bahsedin” diyor apaçık.
Ne yazık ki bunu görmeyenler “Vay Atatürk’e nasıl dil uzatırsın” diye çocuğun cümle sülalesine sövüp duruyorlar.
Ne denebilir ki?
Empati yoksunu mu yoksa değerleri put hâline getirip aklını yolda bırakmış mı?
Siz seçin…