Teyemmüm, bu ümmetin hususiyetlerindendir. Hicret´in 6. senesinde farz kılınmıştır. Bu bir ruhsattır. Yani asli hükmün sebebi olan bir özüre binaen suyun kullanılmaması durumunda güçlükten kolaylığa geçmektir. Delili ise Maide suresinde geçen; “Suya gücünüz yetmezse, o vakit tertemiz toprakla teyemmüm edin. Yüzlerinize ellerinize mesh eyleyin. Allah sizin sıkıntıda olmanızı isle¬mez.” ayetidir. Bu günlerde herkesin hararetli eleştirel […]
Teyemmüm, bu ümmetin hususiyetlerindendir. Hicret´in 6. senesinde farz kılınmıştır. Bu bir ruhsattır. Yani asli hükmün sebebi olan bir özüre binaen suyun kullanılmaması durumunda güçlükten kolaylığa geçmektir.
Delili ise Maide suresinde geçen;
“Suya gücünüz yetmezse, o vakit tertemiz toprakla teyemmüm edin. Yüzlerinize ellerinize mesh eyleyin. Allah sizin sıkıntıda olmanızı isle¬mez.” ayetidir.
Bu günlerde herkesin hararetli eleştirel konusu ve tartışması olan Türkiye-İsrail anlaşması gündemde malumunuz.
Bizim bakış açımız Türkiye’nin şu an ki konjonktürleri bakımından ciddi bir siyasi ve ekonomik kazanımdır.Ayrıca baskı ve zulüm altında olan Filistin için yapılması gereken anlaşma Filistin halkının durumu göz önünde bulundurularak varılan bir anlaşma şekli olmuştur.
Türkiye tabiri caizse suyu beklerken Filistin’in daha ağır yaptırımlara maruz kalmadan ve mevcut ablukayı delerek mevcut şartları olabilindiğince esnetme yoluna gitmiştir ve teyemmüm yapmıştır. Teyemmümü yapmak suyla alınacak abdesti unutmak yada bundan vazgeçildiği anlamına gelmez,bu yapılan anlaşmada mecburiyetin ruhsatı konumundadır. Türkiye devleti sağlam ideolojisi olan ne zaman neyi ve hangi hamleyi yapması gerektiğini çok iyi bilen tüm dünyaya örnek olacak başarılarıyla bunu ispatlamıştır,içimizdeki Fransızların bunu anlamasını beklememekle birlikte devam ediyorum,
Bu anlaşmayı anlamayan ve yaftalamaya çalışanlara,İslam tarihinde Hudeybiye anlaşmasını hatırlatmak isterim.
Hudeybiye antlaşması 628 yılında Mekkeli müşrikler ile Medineli Müslümanlar arasında bir barış anlaşma olarak karşılıklı çıkar ve menfaatler gözetilerek 10 yıllık bir sulh yoluna gidilmiştir. Bu günün Türkiye’sinin yapmış olduğu İsrail anlaşmasını anlamayan yada anlamak istemeyen zihniyet muhtemeldir ki Hudeybiye’yi de anlayamayacaktı. Bu anlamda yapılanı akli selim bir şekilde değerlendirmek gerekir ki, milli ve manevi menfaatlere gidilen yolun idrakine varılabilsin.