Dövizdeki dalgalanma ile ülke genelinde olduğu gibi ilçemizde de çeşitli ürünler zamlanarak reyonlarda vatandaşa sunuldu. İthal edilen ürünler döviz ile tedarik edildiği için vatandaşlarımız bu konuda firmaları suçlamadı ve yapılan zamlara da açıkçası ilk etapta tepki göstermedi. Tepki göstermemeleri de aslında en doğal durumdu. Buraya kadar her şey normal, ya sonrası… Döviz ile tedarik […]
Dövizdeki dalgalanma ile ülke genelinde olduğu gibi ilçemizde de çeşitli ürünler zamlanarak reyonlarda vatandaşa sunuldu. İthal edilen ürünler döviz ile tedarik edildiği için vatandaşlarımız bu konuda firmaları suçlamadı ve yapılan zamlara da açıkçası ilk etapta tepki göstermedi. Tepki göstermemeleri de aslında en doğal durumdu. Buraya kadar her şey normal, ya sonrası…
Döviz ile tedarik edilmeyen, tamamen yerli ürünlerin de sanki döviz ile tedarik edilmiş gibi lanse edilerek ve ardından zam yapıştırılarak vatandaşlara sunulması, vatandaşın belinin iyice bükülmesine neden oluyor.
Son zamanlarda yerli gıda ürünlerine gelen zamlar, bir çok zamdan sadece birisi olarak kayıtlara geçmiş durumda. Konuyu bu şekilde irdelediğimizde, haksız kazanç sağlayan firma veya küçük işletmeler olduğunu vatandaşlarımız da artık çok iyi biliyor.
Konuyu biraz daha genişletmek ve farklı noktalara değinmek istiyorum. Milletimiz neyi hak eder, neyi hak etmez? “Bir kavim kendini bozmadıkça, Allah onları bozmaz.” (Rad, 13/11)… Peki bir kavim kendini nasıl bozar? Bir kavim varoluş nedeninden uzaklaşınca, işte o zaman musibetler de o kavmin peşini bırakmaz.
AK Parti iktidarı ile birlikte insanlar zenginleşmeye, mal varlığını arttırmaya başladı. Bunu kabul edersiniz veya etmezsiniz bilemiyorum ama 10-15 yıl önceki ve şimdiki hayatınıza baktığınız zaman bunu anlamanız mümkün.
Genel anlamda bolluk içerisinde bir hayat geçirirken birileri çıkıp, “Açız” eylemleri yapıyordu. İşin detayında bu eylemi yapanlar, amiyane tabirle ‘Göbekli’ vatandaşlardı. Aç olmadan aç olduğunu iddia edenler vardı.
Bolluk içerisinde olduğumuz dönemlerde, insanlarımız varoluş amacından uzaklaştı. Cebi para gören bir çok vatandaşımız, amacından şaşmaya, şımarmaya ve israf ile iç içe olmaya başladı.
Bu bolluk ile beraber devletimizin de koyduğu bazı vergiler, önceleri çerez gibi gelmeye başladı. Bolluk içerisinde değil ama şimdi geldiğimiz durum göz önüne alınınca, küçük işletmeler ayaklarımıza vergilerle prangalar vuruldu diyor. Şahsi düşüncem, bir kaç vergi kalemi inanın ciddi pranga vuruyor küçük işletmelerimize.
Dedik ya işte bolluk! O zamanlar sesimiz çıkmıyordu ama dara düşünce nasıl da her şey gün yüzüne çıkmaya başladı. Bolluğun aslında kıymetini bilemedik.
Varoluş gayesinden uzaklaşıp, bollukla imtihan olduk. İmtihanı geçtik mi geçemedik mi bakın orası şüpheli. Ama zor zamanlarda yapılan haksız zamların mercileri, bu imtihanı nasıl geçecek?
Vatandaşların ayaklarına gün geçmiyor ki yeni prangalar vuruluyor. Yerli ürünlere yapılan zamlar da bunun bir kanıtı olarak düşünüyorum.
OLAN GARİBANA OLUYOR!
Maddi imkanları iyi olan insanlar dövizden etkilendi. Ama onlar sadece kârlarında düşüş yaşayarak etkilendiler. Yani onlar için reel anlamda bir zarar yok. Peki ya gariban insanımız?
Memur maaşlarını az çok herkes biliyor. Evi kira da olsa, rahatça geçinebiliyorlar. Dövizdeki artış onların giderlerini arttırabilir ama yine de kasmadan rahatça geçinebilirler. Peki ya asgari ücretli vatandaşlar?
15 Temmuz Gazisi Selahattin Yaşar ağabeyimiz anlatmıştı, “Ben limuzin veya lüks araçlarla 15 Temmuz’da meydanlara inen insanlar görmedim. Etrafıma baktığımda hepsi gariban insanlardı”…
Beyler bu ‘Garibanlar’ size ne yaptı?
Zenginin etkilenmediği ve kârından zarar ettiği bir dönemde yapılan zamlar, yine zenginleri veya maddi durumu iyi olan insanları etkilemeyecek. Etkilenecek insanlar asgari ücretle geçinen ‘gariban’ insanımız olacak.
İşte o ‘Garibanların’ dilinden duyabileceğiniz söz ise; “Rezzak-ı mutlak Allah’tır. O bizim rızkımıza kefildir”
İşte varoluş amacından uzaklaşmadan, bollukta da amacından sapmayan, yapılan zamların en fazla hedefi olan ‘Gariban’ insanımız, bu memleketin teminatıdır.
Bu memleketin teminatı olan, “Gerekirse bir ekmek bir soğan, o da yoksa bir kuşak 2-3 taş” diyen insanımızın belini büken veya bükmeye çalışan insanların, hiç bir zaman iki yakası bir araya gelmeyecektir. Çünkü Allah, adaletlilerin en adaletlisidir. Bu dünyada veya ahirette, bu adaleti göreceğimize de imanımız tamdır.