18 Mart Çanakkale Şehitlerini Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 101. yıldönümü, İnegöl’de düzenlenen törenler ile kutlandı.
Çanakkale Deniz Zaferi’nin 101. yıldönümü tüm Türkiye’de olduğu gibi dün İnegöl’de de düzenlenen törenler ile kutlandı. Zaferin coşkusu ve 250 bin şehidin hüznünün bir arada yaşandığı kutlamaların sabah 10.00’da Garnizon şehitliğinde gerçekleştirildi. Tören, sırasıyla İnegöl Kaymakamlığı, Garnizon Komutanlığı ve Belediye çelenklerinin şehitliğe sunulmasıyla başlarken saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile devam etti.
PRESTİJ VE AZMİN MÜCADELESİ
Tören esnasında günün anlam ve önemine binaen bir konuşma gerçekleştiren Jandarma Teğmen Yunus Emre Er, “Bugün; Türk’ün ulusal savaş tarihine altın harflerle yazılan Çanakkale Zaferi’nin 101. yıldönümünü kutlamanın ve mukaddes vatan toprağı için canlarını seve seve feda eden şehitlerimizin Şehitler Günü’nü idrak etmenin onurunu ve gururunu yaşamaktayız. Çanakkale Zaferi; dünya literatüründe bir dönüm noktasının yaşandığı, olayların akışı üzerinde Türk Milleti’nin belirleyici ve aktif bir rol oynadığı, Kurtuluş Savaşımızın ilk meşalesinin tutuşturulduğu, yüce Türk Milletinin Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kahramanlık ve fedakârlıklarının doruk noktasına ulaştığı bir prestij ve azmin mücadelesi olmuştur. 1. Dünya Savaşı’nı galip bitirmek ve gemileriyle Çanakkale Boğazını geçip İstanbul’u almak isteyen İngiliz ve Fransız donanmalarına karşı kahraman ordumuz, Çanakkale Boğazı’nda aylarca devam eden bir dizi deniz ve kara savaşı yapmıştır. 300 bin askerimizin şehit olduğu bu savaşlarda, düşman donanmaları da çok ağır kayıplar vermiştir. Çanakkale Savaşlarının deniz safhası 18 Mart 1915 tarihinde, düşman gemilerinin Türk topçusu karşısında ağır kayıplar vererek geri çekilmeleriyle son bulmuştur” dedi.
KAYBETTİĞİ ÖZGÜVENİ YENİDEN KAZANDI
Çanakkale Boğazını gemilerle geçemeyeceklerini anlayan düşman kuvvetlerinin bu kez de topraklarımıza karadan girmeyi denediklerini hatırlatan Er, “İngiliz, Fransız ve Anzak adı verilen Avustralya ile Yeni Zelanda askerleri, 25 Nisan 1915 günü karadan çıkarma harekâtına başlamışlardır. Böylesi bir günde cephanesi biten askerlerine karşı 19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal ‘Süngü tak’ emrini vererek yıllarca Türk Milletinin hafızasından silinmeyecek olan; ‘Ben size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve başka komutanlar geçebilir’ sözlerini söylemiştir. Böylece o güne kadar tarihin yaşanmış en büyük siper savaşı başlamış ve uzun süren kanlı çarpışmalar sonunda bugün Anadolu topraklarında bağımsız olarak yaşamamızı sağlayacak büyük bir zafer kazanılmıştır. Parlak hayallerle karaya ayak basan birleşik düşman ordusu 1916 kışında bozguna uğrayarak kaçarcasına topraklarımızdan çekip gitmek zorunda kalmıştır. Türk Ordusu’nun Çanakkale’de vermiş olduğu bu büyük mücadele; Türk savaş sanatının uygulanış tarzı ve başta büyük önder Mustafa Kemal Atatürk olmaz üzere, kanlı mücadelede ön plana çıkardığı kahramanlarımız, askeri dehalar, Türk askerinin doğasında bulunan insani değerlerin savaş alanında tezahürü cihetiyle de dünya savaş tarihinde örneği bulunmayan müstesna bir olaydır. Çanakkale Zaferi, vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı söz konusu olduğunda, Türk Milleti’nin engel tanımayacağının en güzel örneğidir. Türk Milleti bu zaferle arka arkaya gelen acı olayların tesiriyle kaybettiği özgüvenini yeniden kazanmıştır” şeklinde konuştu.
EN KUTSAL EMANET
“Şehitler Günü olarak kutladığımız bu anlamlı zafer gününde, kutsal vatan topraklarını canları pahasına müdafaa ederek, şehitlik mertebesine ve onuruna ulaşan aziz şehitlerimizi minnet ve şükranla hatırlıyoruz” diyerek sözlerine devam eden Er, “Aziz şehitlerimiz yattıkları yerlerde şunu hissetmelidirler ki; temiz kanlarıyla suladıkları kutsal vatan toprakları, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Türk Gençliği ve tüm Türk Ulusu tarafından en kutsal emanet olarak muhafaza ve müdafaa edilecektir. Bu duygularla, bizlere bu büyük zaferin gururunu armağan eden, başta Ebedi Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk ve onun silah arkadaşları olmak üzere; bu mücadeleye iştirak eden büyük Türk Ordusunun kahraman mensuplarını, kendi bağrından çıkan, vatanı için canından vazgeçen evlatlarını her şeyiyle destekleyen aziz Türk Milletini ve vatanları uğruna hayatlarını feda eden bütün şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve şükranla anıyor, ruhlarınız şad olsun diyorum” diye konuştu.
Er’in konuşmasının ardından İstaş Kentaş Ortaokulu öğrencisi Beyaznur Kara, “Çanakkale” isimli şiirini seslendirdi. Garnizon şehitliğinde gerçekleştirilen program; Çimen Cami İmam Hatibi Abdul Cabbar’ın Kur’an-ı Kerim tilaveti ve İlçe Müftüsü Kazım Güzel’in yaptırdığı duayla son buldu.
ÇANAKKALE, TÜRK’E BİÇİLEN KEFENİ YIRTILDIĞI YERDİR
Programın 2. bölümü İstaş Kentaş Ortaokulu’nda gerçekleştirildi. Okulun Çok Amaçlı Salonu’nda düzenlenen tören öncesi bir konuşma yapan Müdür Orhan Erdoğan, “Tarihi şan ve şerefle dolu büyük Türk milletinin vatan sevgisinin şehadetle imtihan olduğu Çanakkale Zaferi’nin bir yıldönümünü daha kutlamanın gurur ve mutluluğunu yaşıyoruz. Bir milletin hayatının tamamı yetiştirmiş olduğu kahramanlarının ihtişamlı hatıralarının toplamı demektir. Bu nedenle aziz Türk milleti kendine güven, milletine inan, ezik durma, boynunu bükme, Çanakkale’yi unutma. Yahya Çavuş da sensin Seyit Ali Onbaşı da… Zabit namzedi Mehmet Muzaffer de sensin Anzaklı Ömer de sen… Kaynaklarımız Türkistan, köklerimiz Söğüt, kollarımız Çanakkale, gövdemi Türkiye’dir. Sen bu coğrafyanın kınına sığmayan kılıcısın. Bilesin ki sen tarihe saplanan okun keskin ucusun. 3 kıtada hatıraların hala yaşıyor. Çanakkale’de dibe yolladığın düşman gemilerinin dumanı henüz dağılmadı, Polatlı’dan İzmir’e süpürdüğün düşmanların anısı hala taze. Başaramayacağın hiçbir şey yok. Mazide yaptıkların şahidimizdir. Mazide yaptıkların teminatımızdır. Çanakkale bir coğrafi bölgenin adından önce her karış toprağına bir yiğidin uzandığı dünyanın en büyük şehitliğidir. Çanakkale, dönemin en büyük küresel gücüne karşı bir karış bile vermemek için canı, kanı ve vatan topraklarını mühürleyen Türk milletinin asalet mücadelesidir. Çanakkale, 2 asrı aşan fetret devrinin sonucunda aziz millet varlığının yeniden benlik bulmasının, azim ve iman ile yeniden doğrulmasının zirve noktasıdır. Çanakkale, Müslüman Türk’ün iman ve azminin, güç ve kuvvetinin imtihandan geçmiş bir vesikası, mağrur ve zalim bir gücün hakkın karşısında mağlubiyeti ve maddenin mana önünde ezilip yok olmasıdır. Çanakkale, son vatanımıza göz diken dünyanın en büyük birleşik deniz gücünü, henüz hiçbir millete nasip olmayan milli gurur, memleket sevgisi ve sarsılmaz bir inançla mağlup eden on binlerce Türk gencinin kahramanlık abidesidir. Çanakkale, barutun inanç, çeliğin itaat, silahın millet, topun cesaret karşısındaki iflasının ilanıdır. Çanakkale, Türk’e biçilen kefeni yırtmak için, canını Allah yolunda feda eden, kanlı gömleğiyle kara toprağa giren on binlerce kınalı şehidin muhteşem destanıdır. Türk milletinin her ferdi, yöresi, kökeni ve mezhebi ne olursa olsun Çanakkale semalarında yüreklerini buluşturmuş, birlikte şehadet şerbetini içmiş, beraber hücuma kalkmış, aynı safta dua etmiş, birbirinin umudu olmuş ve vatanın selameti için emek vermiş, kan dökmüştür. Sırtında vatan coğrafyasının yükünü kaldıran Seyit Onbaşı’nın, Nusret Mayın Gemisi ile Tophaneli Yüzbaşı Hakkı’nın, askerlerine ölmeyi emreden Mustafa Kemal’in ve dönmeyi aklından bile geçirmeyen nice kınalı kuzunun manevi hatırası ve mirası sayesinde bağımsızlığımız korunmuştur. Manevi huzurlarında bütün kahramanlarımızın mukaddes hatıralarını yâd ediyor, en derin hürmetlerimle Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum” ifadelerini kullandı.
Müdür Erdoğan’ın konuşmalarının ardından çeşitli sinevizyon gösterimleri ve tiyatro oyunları ile program devam etti.