2015’İ ÖZETLEYEN 3 CÜMLE “KAN, İŞGAL ve GÖZYAŞI”

Saadet Partisi İlçe Başkanı Ertan Sütçü, dün bir yazılı basın açıklaması gerçekleştirerek gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. 2015 yılını değerlendiren Sütçü, “2015 yılını üç kelimeyle özetlemek gerekirse maalesef, bu üç kelime, kan, işgal ve gözyaşıdır” dedi.

Yayınlama: 01.01.2016
507
A+
A-

 

Sütçü, 2015 yılını geride bırakırken herkesin vicdanını muhasebeye çekmesi gerektiğini ifade etti.

 






VİCDANIMIZI MUHASEBEYE ÇEKMEMİZ GEREKİYOR

2015 yılının geride kaldığını aktararak konuşmasına başlayan SP İlçe Başkanı Ertan Sütçü, “Dünya hayatı gelip geçicidir. Hepimiz için bir imtihan sahasıdır. Sonsuz bir hayat için, yaptıklarımızla yapmadıklarımızla, günahlarımızla sevaplarımızla hesaba çekileceğiz. Bu yüzden 2015 yılını geride bırakırken yapmamız gereken şey; örf, adet ve geleneklerimize, ruh kökümüze, inanç yapımıza uygun olarak kendimizi, vicdanımızı muhasebeye çekmek olmalıdır. İslam dünyası kan, revan içindeyken bizler ne yaptık? İnsanlığın emeği, alın teri sömürülürken bizler ne yaptık? Dünyanın 60 ayrı bölgesinde terör, çatışma, iç savaş yaşanırken bizler ne yaptık? Masum mülteci bebekler Akdeniz’in, Ege’nin soğuk sularında hayata veda ederken bizler ne yaptık? İşte bugünkü basın toplantımızda ülkemiz adına, bölgemiz adına, insanlık adına, bu muhasebeyi yapmak istiyoruz” dedi.

 

2015’İ ÖZETLEYEN 3 KELİME; “KAN, İŞGAL VE GÖZYAŞI”

Sütçü, “Gönlümüz isterdi ki geride bıraktığımız 2015 yılı güzel hatıralarla tarihteki yerini alsın. İsterdik ki sevinçlerimizi, umutlarımızı, mutluluklarımızı konuşalım. Daha güzel bir dünya hayalimizi, daha büyük bir coşkuyla geleceğe taşıyalım. Ama maalesef olmadı. Bir kez daha umutlar karamsarlığa, beklentiler hayal kırıklığına dönüştü. Ülke olarak yeni bir yılın heyecanından daha çok, kardeşlik adına, demokrasi adına, insanlık adına bir yılı daha kaybetmenin acısını yaşıyoruz. 2015 yılını üç kelimeyle özetlemek gerekirse maalesef, bu üç kelime, ‘Kan, işgal ve gözyaşı’dır. İslam dünyası, Haçlı seferleri, Moğol istilası ve Osmanlı’nın yıkılışından sonra en büyük felaketini yaşıyor. Bugün nereden kesif bir duman yükseliyorsa orası mutlaka bir İslam ülkesidir. Nereden acı bir feryat yükseliyorsa orası da bir İslam diyarıdır. Nerede bir kamplaşma, nerede bir kutuplaşma varsa orası bir İslam coğrafyasıdır. Küresel emperyalizm, bir kısım mevki ve makam düşkünü gafil işbirlikçileri kullanarak İslam ülkelerine fitne tohumları saçıyor, ortalığı karıştırıyor, kardeşi kardeşe kırdırıyor. Bunun için de ırkçılığı veya mezhepçiliği tahrik ediyor. İslam ülkeleri birer birer parçalanırken, adım adım Büyük İsrail Projesi hayata geçiriliyor. Oysa dünyanın en zengin maden yatakları İslam coğrafyasındadır. Dünyanın en zengin petrol yatakları İslam coğrafyasındadır. Dünyanın en genç ve en dinamik nüfusu İslam coğrafyasındadır. Müslümanlar, Cenab-ı Allah’ın kendilerine bahşettiği imkânları birleştirdikleri takdirde muazzam bir güç oluştururlar. İnsanlığa yön verirler. Adalet ve barış üzerine kurulu Yeni Bir Dünya’yı inşa ederler. İşte 2015 yılını geride bırakırken İslam dünyasının muhasebesini yapması gereken en önemli konu budur. Bunca badire, bunca felaket, bunca işgal yaşanırken bizler ne yaptık? İslam dünyasının birlik ve beraberliği için mi çalıştık yoksa küresel egemenlerin, ırkçı emperyalizmin değirmenine su mu taşıdık? Herkes kendi vicdanında bu soruyu sormalı ve bunun cevabını bulmalıdır” şeklinde konuştu.

 

DÜNYANIN SORUNU ADİL DÜZENİN OLMAYIŞIDIR

“İnanın bu dünyada herkese yetecek kadar yer de vardır, nimet de vardır. Sorun adil bir düzenin olmayışındadır” diyerek sözlerine devam eden Sütçü, “Dünyamızda 7 milyar 300 milyon insan yaşıyor. Ancak her gece 1 milyar insan yatağa aç giriyor. Her 6 saniyede bir 1 çocuk açlık nedeniyle ölüyor. 1,5 milyar insan sağlıklı içme suyundan mahrum. 2 milyar 400 milyon kadar insan sağlık hizmeti alamıyor, hastalandığında ilaç bulamıyor. 1,5 milyar insan günlük 1 doların altında ücrete çalışıyor. Bu bir sömürü düzenidir. Bu bir soygun düzenidir. Bu bir zulüm düzenidir. İşte bugün insanlık olarak muhasebesini yapmamız gereken en önemli konu budur? Bu zulüm düzenini yıkıp yerine adil bir düzen kurmak için mi çalışıyoruz yoksa enerji havzalarından, petrol yataklarından ve borsadan başka gündemi olmayan küresel emperyalizmin değirmenine su mu taşıyoruz? Emin olunuz ki yılbaşı akşamı patlatılacak havai fişekler, ışıltılı gösteriler, sevgi dolu Noel baba reklamları, yiyecek ekmek bulamadığı için açlıktan ölen Afrikalı yetimlerin feryadını gizlemeye yetmeyecek. Akdeniz’in karanlık sularında can veren bebeklerin dramını örtmeye yetmeyecek. Unutulmamalıdır ki; mazlumların ahı, indirir şahı!” diye konuştu.

 

BİRLİK VE BERABERLİĞİN YERİNİ ÖFKE VE NEFRET ALIYOR

2015 yılının ülkemiz için karanlık ve kayıp bir yıl olarak tarihteki yerini aldığını aktaran Sütçü, “Nitekim ülkemiz üzerinde oynanan kanlı oyunlar ve sinsi planlar 2015 yılında artarak hız kazanmıştır. Her gün birkaç şehit haberiyle sarsılıyoruz. Okullar boşaltılıyor, mahalleler boşaltılıyor, şehirler boşaltılıyor. Güneydoğu’da öğretmenler izinli. 155 bin öğrenci okula gidemiyor. Hendekler sadece sokakları değil, gönülleri de birbirinden ayırıyor. En büyük gücümüz olan birlik ve beraberliğimizin yerini en büyük tehlike olan öfke ve nefret alıyor. Milletimizi savaşlarla yenemeyeceğini anlayan ırkçı emperyalizm, anarşi ve terör yoluyla milletimiz arasına kin ve nefret tohumları ekiyor. Dolayısıyla bir kardeş kavgası çıkarmanın fırsatını kolluyor. İşte bugün ülke olarak muhasebesini yapmamız gereken en önemli konu budur. Ülkemizin birlik ve beraberliği için mi çalışıyoruz yoksa kendi siyasi ikbal ve menfaatimiz için ülkeyi ateşe mi atıyoruz? Sağduyu ve aklıselimle mi hareket ediyoruz, yoksa öfke ve nefrete teslim olarak ırkçı Siyonizmin ekmeğine yağ mı sürüyoruz? Başta siyaset kurumu olmak üzere herkes bunun muhasebesini yapmalı ve kendi vicdanın da cevabını vermelidir” ifadelerini kullandı.

 

“TERÖRÜ UNUTUP BAŞKANLIK SİSTEMİ PEŞİNDE KOŞUYORLAR”

Sütçü, “Peki, böylesine hassas, böylesine kritik, böylesine önemli bir süreçte siyasetin gündemi ne? Başkanlık sistemi! Hepinizin malumu olduğu gibi Başbakan Sayın Davutoğlu ile ana muhalefet lideri Sayın Kılıçdaroğlu bugün bir araya gelecek. Konu ne özü itibariyle ‘Başkanlık Sistemi’. Hâlbuki bugün için Türkiye’nin en önemli gündem maddesi bölücü terördür. Terörü önlemek, akan kanı durdurmak, Türkiye’yi bir barış ve kardeşlik yurdu haline getirmekle yükümlü iktidar, tam tersine, Başkanlık Sistemi’ni getirmekle uğraşıyor. Gündem saptırmaya çalışıyor. Bırakın artık bu boş lafları. Bırakın artık milleti oyalamayı. Defalarca söyledik, yine söylüyoruz; ‘Asıl olan yönetim sistemi değil, üretim sistemidir.’ Ekonominiz zayıfsa, dışa bağımlıysa, her 5 gencinizden biri işsizse, dış borcunuz zirve yapmışsa, ülke terör ve korkuya teslim olmuşsa, sisteminizin adı Başkanlık Sistemi olmuş, Parlamenter Sistem olmuş, Padişahlık olmuş, krallık olmuş ne fark eder. Dünyanın en güçlü ülkelerinden biri olan İngiltere’nin yönetim sistemi, Başkanlık değil, meşruti krallık. Dünyanın en güçlü ekonomilerinden bir olan Almanya’nın yönetim sistemi, Başkanlık değil, Türkiye gibi Parlamenter sistem. Ama Saddam’ın Irak’ı, Esad’ın Suriyesi Başkanlık sistemiyle yönetiliyordu” dedi.

 

YENİDEN BÜYÜK TÜRKİYE’Yİ ELBİRLİĞİ İLE KURALIM

Bir devletin itibarının, sahip olduğu sistemin adıyla değil, ekonomisinin gücüyle, parasının değeri ile ölçüleceğini belirten Sütçü, “Gelin böyle boş vaatlerle milleti oyalamak yerine, güçlü bir ekonomiyi nasıl kurarız, ülkemizi dünyada itibarı olan, sözü dinlenen bir ülke haline nasıl getiririz, Türkiye’de huzur ve kardeşliği yeniden nasıl tesis ederiz onu konuşalım. Yeniden Büyük Türkiye’yi elbirliği ile kuralım. Biz Saadet Partisi olarak her türlü desteği vermeye hazırız. Bütün bunlara rağmen karamsar değiliz. Çünkü iman ile ümitsizlik bir kalpte barınamaz. Bu millet her şeyin bitti sanıldığı anda büyük destanlar yazmıştır. Tarih bunun onlarca örneği ile doludur. Aziz milletimiz, bugün de ülkemizi aydınlık yarınlara taşıyacak birikim, iddia ve iradeye sahiptir. Her zaman olduğu gibi bu karanlık oyunu da yine boşa çıkaracaktır. Yaşanabilir bir Türkiye, yeniden büyük Türkiye ve barış dolu yeni bir dünyayı er ya da geç kuracaktır. Bu duygu ve düşüncelerle 2016 yılının ülkemize, İslam âlemine ve bütün insanlığa hayırlar getirmesini diliyor, saygılarımı sunuyorum” açıklamalarında bulundu.



Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

betnis giriş
betnis
yakabet giriş