İnegöl’den yola çıkarak Ankara’daki mitinge katılan vatandaşlar, yaşadıkları dehşet anlarını anlatarak, hala kendilerine gelemediklerini ifade ettiler.
Ankara’da mitinge katılan İnegöllü vatandaşlar, yaşanan bombalı saldırının dehşet anlarını gazeteciler ile paylaşarak, hala kendilerine gelemediklerini belirttiler.
HALAY ÇEKTİĞİMİZ ARKADAŞLARIMIZ GELİRKEN YOKTU
Patlama anında alanda olduğunu belirten Ferhat Gül, “Patlama anı ile ilgili kendimizi şanslı hissetmiyoruz. Orada o kadar arkadaşımızı kaybettik. Giderken halay çektiğimiz arkadaşlarımız, gelirken yoktu. Gayet neşeli bir şekilde gittiğimiz yerden maalesef hüzünlü bir şekilde döndük. Aslında belliydi. Biz bunu Diyarbakır’da gördük, Suruç’ta yaşadık ama Ankara’da yapmazlar dedik. Hiç bir polis kordonu yoktu alanda. 14 Bin insandan bahsediliyordu. Polisler ikinci patlamadan sonra çıkmıştı” dedi.
İNSANLARI KENDİNE DOĞRU ÇEKTİ 2. BOMBA
Gül, “Hiç yaşamadığımız bir şeydi. O an herkes bir taraflara kaçıştı. O şekilde planlamışlar. Asıl amacına ulaşan 2. patlamaydı. Bunu planlayarak yapmışlar zaten. İnsanları kendine doğru çekti 2. bomba” ifadelerini kullanarak konuşmasını sonlandırdı.
TÜRKİYE FAŞİZM TARAFINDAN İDARE EDİLİYOR
“Ben patlama anında 30-40 metre ilerdeydim” diyen Yunus Polat, “Simit alıp ileriye doğru gittim. Patlama yerinden 30-40 metre uzaklaşmıştım. Arkada tarafta 1. bomba patlayınca biz yere kapaklandık. Bayağı güçlüydü. O tarafa doğru koşacaktık ne oluyor diye, bu arada daha büyük ve daha güçlü olan 2. bomba patladı. Türkiye’de bu oyunlar 1970’li yıllarda da oynandı, şimdi de kademe kademe yine oynanıyor. Oynayan güçler aynı. İsimlerin değişmesi, IŞİD çıkması falan bunların bir anlamı yok. Türkiye faşizm tarafından idare ediliyor. Ve Türkiye halkının faşizme karşı direnmesi lazım” ifadelerini kullandı.
“ABLA ÇABUK GEL RAMAZAN ÖLÜYOR”
“Kötü hissediyoruz kendimizi” ifadeleri ile sözlerine başlayan Dudu Şen, “2 Gündür kendimize gelemedik. Sendikalar olarak bizlerde başka bir yerden ses verelim diyerek arkadaşlarımızla ortak karara uyduk. Bursa’dan 15 araç ile gittik. Molalarda gençler halay çektiler. Herkes barış sloganları atıyordu. Elimizde, tüfek, silah, taş yoktu. Biz sadece insanlar ölmesin, gençlerimiz ölmesin, polisimiz ölmesin, askerimiz, gerillamız hiç kimse ölmesin diye oraya sadece barış sesimizi duyurmak için gidiyorduk. Bütün Türkiye genelinden gelen arkadaşlarla barışı haykıracaktık. Daha yeni otobüslerden indik, herkes kahvaltı yapıyordu. Lavabo ihtiyacı nedeni ile ölen Ramazan arkadaşımıza bayraklarımızı verdik. Sonra gençler halay çekiyordu, 5 dakika sürmedi Ramazan arkadaşımıza teslim ettiğimiz bayrakları üzerine örtmek zorunda kaldık. Garın içerisinde camlar üzerimize geldi. Halk çok panikti. Onları sakinleştireyim derken, Ramazan arkadaşın yanında olan Nurettin arkadaş aradı, “Abla çabuk gel Ramazan ölüyor” diye. Gittik ona yardıma. Taşıyacak bir şey yoktu” dedi.
AMBULANSLARIN GELMESİNİ ENGELLEYEN NE GÜÇSE O ÖLÜME NEDEN OLDU
Konuşmalarına devam eden Şen, “Patlamaya kadar polis aracı yoktu. Patlama sonrası polis aracı geldi. Ben onu anlamadım. Ambulanslara koridor açtık gelsinler diye, koridora tomaları kapattılar. Çevik kuvvet geldi. Hala ambulans yok. Yerde insanlar can çekişiyor. Ramazan belki bir 5 dakika veya 10 dakika önce gelseydi kurtulabilirdi. Yani Ramazan’ın ölümüne neden olan bomba olmadı, orada ambulansların gelmesini engelleyen ne güçse o ölüme neden oldu” şeklinde konuştu.
BEN PATLAMADA 50 METRE İLERİDEYDİM
Seyfettin Hocaoğlu, “Emek, barış ve demokrasi mücadelesi için gittiğimiz Ankara’da şunu gördük; kanla beslenen zihniyet, kana ihtiyacı vardı ki tekrar bu kanı aldı ve bir önce Rize’deki mitingde oluk oluk kan akacak diyen anlayış Ankara’da da ortaya çıktı. Ben patlamada 50 metre ilerideydim. Arkamı döndüğümde bir gaz kütlesi gibi bir şey gördüm. Meğer gaz kütlesi değil kan. Geri dönemiyorduk. Sürekli ön tarafı açın diyordular. Güvenlik önleminin sıfır olduğu, bir kaş polis bulunuyordu sadece. Açılın ambulanslar geliyor deniliyor, ambulanslar aşağı yukarı yarım saat sonra geldi. Ramazan arkadaşımızla beraber gittik, yalnız döndük” dedi.
HAYATTA OLMAK DA UTANÇ VERDİ
Son olarak açıklamalarda bulunan Seher Günay, “O gün Ankara’daydık. Patlama yerine çok yakındık. Yaklaşık 6 metre vardı aramızda. Neden ve nasıl ölmediğimi hala şu anda sorguluyorum ama sonrasında hayatta olmak da utanç verdi. Çünkü benim bulunduğum nokta ilk patlamaya çok yakın bir yerdi. Herkes sağ tarafa kaçtı ve 2. patlama da orada gerçekleşti. Bu planlanmış bir durumdu ve gerçekten istediklerini başardılar. Çünkü insanlar arkaya doğru değil diğer tarafa doru koştular. Patlama anında tepeden inen parçalar, bilyeler hepsini görebiliyorsunuz. Arkamdan bir el kapattı sonra beni arkaya doğru çekmeye başladı. Biz arkaya koşmaya başladık. Yaklaşık 2 dakika sonra ayağa kalktığımda etrafta et parçaları olduğunu gördük” dedi.