Araştırmacı-Yazar Yusuf Kaplan geçtiğimiz Cuma akşamı İnegöl’de konferans verdi. ‘Medeniyet krizi ve çözüm yolları’ isimli konferansta konuşan Kaplan, “1908 yılında Abdülhamid’in düşmesi ile biz de düştük. 100 yıldır tarihi biz yapmıyoruz. Bu dünyaya söylenecek sözü söyleyecek de biziz” diye konuştu.
İnegöl İmam Hatip Mezunları ve Mensupları Derneği’nin (İHMED) davetlisi olarak İnegöl’e gelen Araştırmacı-Yazar Yusuf Kaplan, Cuma akşamı Sani Konukoğlu konferans salonunda “Medeniyet krizi ve çözüm yolları” konulu konferans verdi.
BİZ ÜRETMİYORUZ, SADECE TÜKETİYORUZ
Konferansta konuşan Araştırmacı-Yazar Yusuf Kaplan şöyle konuştu: ‘Bu dünyada söyleyecek sözün yoksa bu dünyada yaşamanın da anlamı yoktur’ sözünü hatırlatarak; “Dün büyük sözler söyledik. Tarihin akışını değiştirdik. Son yüzyılda çekildik. 100 yıldır tarihi biz yapmıyoruz. Bu dünyaya söylenecek sözü söyleyecek de biziz. Ama biz bugün yokuz. Biz her şeyi bugünden ibaret görüyoruz. Tarihi olmuş bitmiş hikâye zannediyoruz. Tarihten çekilmiş olsak da tarihe yön vermiyor olsak da tarihi yeniden yeşertebilecek bir geçmişimiz var. Buna sahibiz ama farkında değiliz. 1908 yılında Abdülhamid’in düşmesi ile biz de düştük. Her şeyimiz kaybettik. Tarihte her şeyi yapıp her şeyini kaybeden başka bir millet yoktur. Dil, din, kültür her şeyimizi yitirmişiz. Biz üretmiyoruz, sadece tüketiyoruz. Son 1000 yıllık insanlık tarihini Avrupalılar ve Müslümanlar yapıyor. Burada da aktör olarak son 200 yılda Germenler (Almanlar) ve Müslümanlar arasında da Türkler rol oynuyor. Türk derken sadece o ulustan bahsetmiyorum. Bu coğrafyada yaşayan herkesi kastediyorum.
ŞARK MESELESİNİN İKİ AYAĞI VAR
Anadolu kıtasının insanlığın son adası olduğunu da vurgulayan Kaplan, şöyle konuştu: Osmanlı medeniyet coğrafyası bütün kavimlerin özetidir. Biz Osmanlı olarak Anadolu kıtasına sıkıştık. 1000 yıllık süreçte Selçuklular, Moğol ve Haçlılarla mücadele etti. 500 yılda Ehl-i Sünnet anlayışını kurdu. Osmanlı tecrübesiyle 500 yıl bunu korudu. Selçuklu ile kurduk, Osmanlı ile koruduk. İslam dünyası hala varlığını sürdürüyorsa; bu Ehl-i Sünnet omurgasının sonucudur. İngilizler’in şark meselesinin 2 ayağı var. Birincisi Osmanlı’yı Avrupa’dan uzaklaştırmak… İkincisi de Türkleri İslam’dan uzaklaştırmak. Birinci hedefe ulaştılar. İngiliz komutanın eline Kuran-ı Kerim’i alarak ‘Biz bunu Türklerin elinden alamazsak onları asla yenemeyiz’ sözünü biliyorsunuz. Bugün çok büyük bir kriz yaşıyoruz. Bunu doğru şekilde kavramak gerekiyor. Bunun için de önce nefes almak gerekiyor. Yoksa yanlış teşhis yanlış tedaviyi de gerektirir. Post modern medya tarafından yönetilen büyük bir kriz ile karşı karşıyayız. Lüzumsuz bir ümitsizlik etmek istemem. Mümin asla ümidini yitirmez. Mümin tek başına ümmettir. Ümmet kavramı müthiş bir kavram. Ümmet bilincini unutmuş, ümmet şuuru olmayan bir zihniyetin sıkıntısını yaşıyoruz. “Şu soruyu sormalıyız: Taşıt mısınız, şoför mü? Bireysel olarak, kolektif olarak sorun. Ülkemiz olarak, İslam dünyası olarak bunu sorun. 100 yıl öncesine kadar şofördük, şimdi taşıtız.