“Gençlik nereye gidiyor? ‘Z’ kuşağı durdurulamıyor…” diyoruz ama…

Geçtiğimiz yıllarda gerek İnegöl Belediyesi gerek iş dünyasına hitap eden gerekse manevi yükümlülüğü olan STK’lar özellikle gençlik ile ilgili çeşitli seminerler düzenlerdi. Bu seminerlere de aslında gençler değil, gençliğe nasıl hitap edeceğini öğrenmek için yetişkinler katılırdı. Bizler de o dönemlerde bu seminerlere davet edilirdik. Bu konuda seminerlere ilgi duyan biri olarak, programların sonuna kadar kalır, birçok bilgi alma fırsatı buluyorduk.

Yayınlama: 30.09.2021
1.179
A+
A-

İlçemize geçtiğimiz yıllarda gelerek aile ve gençlik konularını ele alan Yazar Sıtkı Aslanhan, kendisini dinleyenleri hayran bırakıyordu. Toplumun genel anlamda aile yapısı üzerine kurulduğunu belirten Aslanhan, bir seminerde ‘Z’ kuşağını ele alıyordu.

 

İş dünyasına hitap eden bir dernekte ‘Z’ kuşağı ile ilgili seminer veren Aslanhan, “Z kuşağı çok zor bir kuşak. Çalışma ortamına hemen alışamayan, sürekli eğlendirilmesi gereken bir kuşak” dediğinde, bunun aslında nasıl bir geleceğin bizi beklediğini düşünmeye başladım.






 

Yani ‘Z’ kuşağı eğlenmeyi seven, sürekli iş ortamlarından sıkılan, iş yaptırmak için de onların eğlenerek iş yapmasını sağlayacak ortamların oluşturulması ile onlardan verim alınabileceğini anlatıyordu; Sıtkı Aslanhan. Günümüzde ise bunun ne kadar doğru olduğunu görmemek imkânsız.

 

Gençlerimizin bazı temel sıkıntıları olmakla birlikte, onlara karşı davranışlarımızı da ele almamız gerektiğine inanıyorum. Şimdi buraya bir virgül kolayım ve biraz da dünyaya bakalım.

 

Geçtiğimiz günlerde İrlanda’da çekilen bir görüntüyü izledim. Gençlikle ilgili bir görüntüydü. Görüntüyü kayda alan bir Türk. Aslında ‘İrlanda’da ne kötüdür?’ sorusunu soruyor, insanlardan da ona göre cevap alıyor. Görüntüye takılan bir an dikkatimi çekti. 50 yaşın üzerindeki bir kadın, özellikle gençlerden bahsediyor ve durdurulamaz olduklarını ifade ediyor. Sonra kamera gençlerle ilgili görüntüleri çekmeye başlıyor. Bir anda çok kalabalık oluyorlar ve polis sürekli onların peşinde. Ama polislere de bir bıkkınlık gelmiş. Görüntüleri izledikten sonra buna benzer farklı görüntüler de dikkatimizi çekti. Yani olay şu ki, gençlikteki problem sadece ülkemizde değil, tüm dünyada gözler önünde.

 

Gençlerimizdeki en önemli sorunun özgüven patlaması olduğuna inanıyorum. Özellikle belirli bir yaş grubu ile sürekli hemhal olduğumuz için onların, ‘Benlik’ duygusunun çok çok yükseklerde olduğunu gördük. Karşısındakinin tecrübesi, genel anlamda gençler için bir şey ifade etmiyor. Çünkü onlardan duyacağınız en belirgin cümle; ‘Ben böyle düşünüyorum’ olacaktır. Yani onlar kendilerini toplumdan bağımsız olarak bir şeyler düşünebileceğini ve kendi görüşünün de kendisine göre doğru olduğunu ifade ediyor. Kendi doğrularının toplum tarafından aslında yanlış olması, onları düşünmeye itmiyor. ‘Topluma göre benim doğrum yanlış, acaba toplum benim doğruma neden yanlış diyor? Düşüncesi gençlerimizin genelinde maalesef yok. Çoğu cümlemde gençlerimizin geneli diyorum ki, gençlerimizin arasında nice parlayan yıldızlar var. Onları da ayrı bir yazıda inşallah değiniriz.

 

İşte gençlerimiz bu özgüven patlaması ile genel anlamda ailelerini de, etrafındaki hayat tecrübesi olan insanları da, ‘Cehalet’ içinde görmeye başladı. Toplum olgusu onlara yanlış gelmeye başladı. Sosyal medya onların kendilerini kanıtlayacağı alanlar olmaya başladı. En sonunda da bu özgüven patlaması ile gençlerimiz ateist ve deist olmaya başladı.

 

BAŞI KAPALI ATEİST KIZ

Hemen bu konuya bir örnek verelim. Geçtiğimiz günlerde İnegöl’de bir liseden mezun olan ve çok sevdiğim Ahmet isimli bir gençler konuşmaya başladık. Bu konular açılınca hemen bir örnek verdi. Bir gün arkadaşı lisede bir sınıfa girip selam veriyor. Ama sınıftan selamını alan kimse çıkmıyor. Sonradan başka bir arkadaşı gelip diyor ki bunlara selam verdin ama almazlar. Bunların hepsi ateist diyor. Sonra bu sınıfın nasıl ateist olduğunu soruyor. Bakın işin ilginç tarafı burası… Başı kapalı olan öğrenci, babasının zoru ile başını kapattığını beyan edip, aslında ateist olduğunu ifade ediyor. Sonra bütün sınıf arkadaşlarına ateistlik ile ilgili şeyleri anlatmaya başlıyor. Sonra bütün sınıf arkadaşları ateist oluyor. Ve işin garip tarafı bu sınıf İmam Hatip Lisesi’nde bir sınıf…

 

Gençler toplumdan farklı şeyler yaptıklarında daha ilgi çekici olduklarını hissediyorlar. Çünkü yaş guruplarında bu çok önemlidir. Gizemli ve farklı biri olmak onlar için önemlidir. Olağan şeyler dışına çıkmayı bir başarı olarak görüyorlar. Bu nedenle de gittikçe toplumdan uzaklaşıyorlar ve böylece uyuşturucu, yaralamalı kavgalar, aile içi tartışmalar, arkadaş ortamlarına bağımlılık gibi konular ortaya çıkıyor.

 

Şimdi virgül koyduğumuz noktadan devam edelim. Gelişmiş ülkelere baktığımızda hepsinde bir ‘Gençlik’ problemi olduğunu görüyoruz. Oysaki gelişmemiş toplumlarda gençlerin, gelişmiş ülkelerdeki gençlere göre dağınık olmayan bir görüntüsü var. Bir taraf yaşamak için kavga verirken, diğer taraf ise yaşamın tadını çıkarırken gerçek hayattan kopuyor.

 

Bir gün bir büyüğüm Allah dostlarından bir menkıbe anlattı. Anlattığı Allah dostu, çevresindeki insanlara bir süre çamurdan ve taşlardan duvar yaptırırmış, duvar tamamlanınca da bir süre sonra o duvarı yıktırır, başka bir şeyler yaptırırmış. Sonra o büyüğüm devam etti; ‘Çünkü meşgale olması lazım’… Değerli okurlar, burada anlatmak istediğim konu şu; eğer bir insan boşta kalırsa, düşmeyeceği çukur kalmaz. Bu manen de madden de böyledir. Bir insanın meşgalesi olmazsa, ne maddi yönden ne de manevi yönden asla ve asla ilerleyemez. Bu anlamda bizim gençlerimizin bir meşgalesi yok, bir amacı yok.

 

Bu onların suçu değil, bu tamamen toplumun suçudur. Bir anda yazının bu kısmında ‘Nasıl yani?’ dediğinizi duyar gibiyim. Gençlerin bu hale gelmelerindeki temel neden aslında bizleriz. ‘Sokakta şu isimli genci uyuşturucu kullanırken gördük… Falancanın oğlu alkollü araç kullanırken yakalanmış. Filancanın kızı, sevgilisiyle şu halde yakalanmış’ diyerek o gençlerin günahlarını gün yüzüne çıkararak onlara yardımcı olunabileceğini mi düşünüyoruz?

 

Uyuşturucu almış başını gitmiş… Eeee ferdi olarak ne yaptık bunu engellemek için? Kaç tane STK bu konu ile ilgili ele avuca gelir bir proje yaptı? Konuşurken herkes gençlik hakkında konuşuyor, kaç kişi gençlerin bu hali ile dertleniyor? Elini açıp kaç kişi gençlerin kötü durumlardan kurtuluşa erişmesi için dua ediyor?

 

‘Çocuklar anne ve babaya karşı geliyor. Bu gençlerden nasıl adam olacak’ diyorlar. Anne baba ne kadar ahlaki kurallara dikkat ediyor? Anne baba en son ne zaman çocuğunu karşısına alıp, ‘Gel evladım bir sorunun var mı? Bizden istediğin bir şey var mı? Hedefin var mı? Hedefine ulaşman için bizler ne yapmalıyız?’ diye sordu? ‘Çocuğum uyuşturucu kullanıyor’ diyorlar… Peki o çocuğu sen en son ne zaman takip ettin. Çocuğun belki yıllarca o uyuşturucu batağında, senin ne zaman haberin oldu?

 

‘Çocuğum ahlaki olarak çökmüş, hep arkadaş ortamından dolayı’ diyorlar… Peki çocuğuna sen ahlaki olarak ne verdin şimdiye kadar? Temeli sağlam olan bir bina, bir meltem rüzgarı ile yıkılır mı?…

 

Gençlik kötüye gidiyor, evet gidiyor ama yöneticilerimizin, toplumumuzun ferdi olarak hepimizin bunda katkısı var…. Bu nedenle üzerimize düşen vazifeler var. Gençlerimiz heba olmadan inşallah kısa sürede gerçekleştirilecek olan güzel projeler ile onları yeniden kazanırız ve onlara karşı olan günahımızı da hafifletmiş oluruz.

 

Sağlıcakla kalın…



Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

betnis giriş
betnis
yakabet giriş