Aralarında arkeolog, gemi kaptanı, teknik ressamın da bulunduğu 360 Derece Tarihi Araştırma Grubu, 25-30 metre uzunluğunda yapmayı istedikleri kadırgayı 2 yılda tamamlayıp geçmişte Osmanlı’nın egemen olduğu sularda yüzdürmeyi hedefliyor.
Antik Çağ gemilerinin benzerlerini inşa ederek yüzdüren İzmir merkezli 360 Derece Tarihi Araştırma Grubu, Osmanlı Dönemi denizciliğinin ruhunu yansıtacak bir kadırga inşa etmek için çalışmalara başladı.
Bilinen ilk açık deniz teknesi olan ve 3 bin 300 yıl önce batan Tunç Çağı’na ait Uluburun’un benzerini Tunç Çağı bilgileriyle inşa eden araştırma grubu, tarihsel yolculuğunu yeni hedeflerle sürdürüyor.
Arkeolojik verilere dayanarak milattan önce 6. yüzyılda inşa edilen İyon savaş teknesinin benzeri olarak Kybele’yi inşa eden 360 Derece Tarihi Araştırma Grubu, bu gemilerle tarihi rotalarında yolculuk da yaptı.
Tarihsel olayları canlandıracak projeler üretmek için yola çıkan gönüllü grup, son olarak Osmanlı Devleti’nin 15 ve 16. yüzyılda donanma ve ticaret için kullandığı kadırgaların benzerini inşa etmek için kolları sıvadı.
Ekip, 25-30 metre uzunluğundaki gemiyi 2 yılda tamamlayıp Akdeniz’e yelken açmayı planlıyor.
Arkeolog, mimar, mühendis, teknik ressam, gemi kaptanı, marangoz gibi birçok farklı meslek grubundan insanların buluştuğu grup, İzmir’in Urla ilçesindeki denizcilik merkezi ve marangozhanede hazırlıklarını sürdürüyor.
Proje yöneticisi ve teknik ressam Mualla Erkurt, AA muhabirine, insanlık tarihine tanıklık eden Anadolu topraklarını önce yurtta daha sonra da dünyada tanıtmak istediklerini, bu amaçla denizcilik tarihine ilişkin çalışmalar yaptıklarını söyledi.
Çalışmalarını kronolojik sırayla gerçekleştirdiklerine dikkati çeken Erkurt, “Dünyadaki en eski tekne batığı olan Uluburun ile başladık. İyon teknesi yaptık, İzmir kayıkları, Fenike gemisi, Kiklad kayıkları, Fenike teknesi yaptık. Şimdi amacımız Osmanlı kadırgası yapmak. Sadece tekne yapmıyoruz, o gemilerin antik rotalarında seyir de gerçekleştiriyoruz.” dedi.
Erkurt, Doğu Akdeniz teknesini yeniden canlandıran Uluburun projesini hayata geçirdikten sonra gemiyle Kıbrıs’a gittiklerini ifade ederek şöyle konuştu:
“Gemilerimizle uzun yolculuklar yapıyoruz. Osmanlı kadırgasını yaptıktan sonra da tarihi bir rota izleyeceğiz. Hiç Osmanlı teknemiz yok. Osmanlı torunları olarak böyle bir görevimiz olduğunu düşünüyoruz. Kısa bir süre içinde başlayacağız. Bu kadırga yelken ve kürekle hareket edecek. Osmanlı’nın dolaştığı yerlerde seyir yapacağız. Akdeniz’de kullanacağız. Osmanlı birçok yerde vardı; İspanya, Afrika kıyıları, Doğu Akdeniz… Biz de o yolları gideceğiz.”
Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Öğretim Üyesi ve kaptan Serim Paker gemiler, kürekler ve yelkenler ile çalıştıklarını, aslında fikir ürettiklerini belirtti.
Osmanlı kadırgasıyla, tarihi seyirleri canlandırmak istediklerini dile getiren Paker, kaptanlığını üstlendiği gemilerde yolculuğun da çok özel olduğunu ifade etti.
Paker, modern donanımlara sahip olmayan gemilerle tarihi bir yolculuktan geçtiklerini anlatarak, “Bu gemilerin üzerinde günler geçiriyoruz. Sadece sayısal veriyi değil o dönemin ruhunu da hissediyoruz. O yelken sistemiyle o koskoca gemiyi kumanda etmenin güçlüğünü yaşayarak anlıyorsunuz. Sonra bu deneyimi de yazıya dökmeye çalışıyoruz.” diye konuştu.
Gemi inşaatları ve seferleri üzerine yazdıkları makalelerin yurt dışında da ilgiyle karşılandığına işaret eden Paker, ABD’deki Maine Maritime Üniversitesinde denizcilik tarihi araştırmalarına ilişkin ders verdiğini de belirtti.
Paker, teknik cihazların bulunmadığı gemilerde, eski navigasyon teknikleri, manevra, limanlara giriş çıkış, yelkenler, tarih sistemleri üzerinde çalıştıklarını ve deneysel arkeoloji yaptıklarını aktardı.
Arkeolog Osman Erkurt ise tarihi canlandıran gemilere ilişkin projenin bir zorunluluktan ortaya çıkmadığını, ideali olan insanları birleştirdiğini dile getirdi.