Kıyafetten antikaya ve koleksiyon ürünlerine kadar pek çok eşyanın canlı mezat üzerinden satışı yaygınlaşırken, buralardan alışveriş yapan tüketiciler özellikle satılan ürünlerin sahte çıkması nedeniyle mağduriyet yaşıyor.
Özellikle Kovid-19 salgını dönemiyle sosyal medya hesapları üzerinden gerçekleştirilen canlı mezat uygulamalarının sayısı arttı. Bu mezatlarda, kıyafetten parfüme, güvercinden antika ürünlere, saatten pul ve tespih gibi koleksiyon ürünlerine kadar hemen her şey satılıyor.
Satın aldıkları ürün nedeniyle mağduriyet yaşayan tüketiciler ise mezadı yapan kişi ve şirketlere ulaşma konusunda çoğu zaman sorun yaşıyorlar.
Tüketici Konfederasyonu (TÜKONFED) Hukuk Komisyonu Üyesi Avukat Baki Öztürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, mezat yoluyla dolandırıcılık vakalarında artış gözlemlediklerini belirtti.
Dolandırılmamak için mezadı yapanların kimler olduklarının bilinmesinin önemine işaret eden Öztürk, “Satışı yapanların ticari künye bilgileri kontrol edilmeli. Mezat satışlarının, mesafeli satış mevzuatına ve mesafeli satış sözleşmelerine uygun yapılması lazım. Satışı yapan kişi ya da şirketin alışveriş yapıldığına dair fatura ya da satış sözleşmesi düzenlemesi gerekiyor. Ancak çoğu mezatta fatura düzenlenmiyor. Elinizde böyle bir belge yoksa hakkınızı ararken hukuki manada sorun yaşayabilirsiniz.” dedi.
Bu tür mezatlarda ürün kargoya verilmeden ödemenin tamamının talep edildiğini dile getiren Öztürk, “Bu nedenle imkan varsa kapıdan ödeme seçeneği tercih edilmeli. Banka üzerinden yapılan ödemelerde de para gönderirken ‘açıklama’ kısmı boş bırakılmamalı. Açıklama kısmına paranın kime ve hangi ürün için gönderildiği net şekilde yazılmalı. Bunu yazmamız, hukuki olarak elimizi güçlendirir.” diye konuştu.
Öztürk, mezatlardan yapılan alışverişin 66 bin liranın altında olması halinde tüketici hakem heyetlerine başvurulabileceğine işaret ederek, bu tutarın üzerindeki alışverişlerde tüketici mahkemelerinde hak aranabileceğini bildirdi.
Konunun cezai boyutuna da değinen Öztürk, tüketicilerin dolandırıcılık suçu kapsamında savcılıklara başvurabileceklerini söyledi. Öztürk, “Size satılırken orijinal olduğu söylenen bir ürün replika çıktıysa, dolandırıcılık kapsamına giriyor. Burada önemli olan hile yoluyla sizi yanıltarak maddi kazanç sağlamaları. 1 liralık ürün de olsa aynı suç unsuru söz konusu. Savcılığa başvurmak maddi külfet içermiyor.” dedi.
İade ve cayma hakkı tüketicinin en temel haklarından olmasına karşın, canlı mezatlarda bu hakkın kullandırılmadığı durumların yaşandığına işaret eden Öztürk, şu ifadeleri kullandı:
“Çevrim içi alışverişlerde de bazı ürünler hariç, 14 gün içinde iptal ve cayma hakkını kullanabilirsiniz. Bu mezatlarda ‘iade yoktur’ deniyor ancak bu sözün yasal bir dayanağı yok. Mezatlarda da 14 gün içinde cayma hakkını kullanabilirsiniz. Hakkınızı kullanamadığınız durumlarda tüketici hakem heyetlerine başvurun.”
Öztürk, mezatlarda fatura düzenlenmemesi nedeniyle olayın vergi kaçağı boyutunun da bulunduğuna dikkati çekerek, bu kişilerin vergi kaçırmalarının önüne geçmek için Gelir İdaresi Başkanlığına da başvurulabileceğini söyledi.
Mezattan gelen kargonun, mümkünse, kargocuyla açılmasını öneren Öztürk, ürünün replika, sorunlu olması ya da kargonun boş çıkması durumunda tutanak tutulması gerektiğini belirtti. Öztürk, kargonun fotoğraf ve videosunun çekilmesinin de delil olması bakımından katkı sağlayacağını ifade ederek, “Aynı şekilde kişisel verilerin korunmasına engel olmayacak şekilde mezattan da ekran resmi ya da video kaydı alınabilir.” dedi.
Öztürk, mezat uygulamasını çok profesyonel şekilde yapan işletmeler de bulunduğunu anlatarak, “Ancak güvenilir olmayan yerlerden alışveriş yapmamakta fayda var. Özellikle sosyal medyadan sahte hesaplarla canlı mezat yapılabiliyor. Bunlardan kaçınmak gerekiyor. Bilinçli tüketici olunmalı.” değerlendirmesinde bulundu.