Dulkadiroğlu Alaüddevle Bey’in 1500’lü yıllarda taş ve ahşap kullanılarak inşa ettirdiği, 495 iş yerinden oluşan 9 girişli Maraş Çarşısı da 6 Şubat’taki depremlerden etkilendi.
Kazan, sitil, sini, tas, sahan (tabak), ibrik gibi çeşitli bakır eşyaların yapıldığı ve çekiç seslerinin eksik olmadığı çarşıda, depremlerin ardından bakır işlemeciliği yapan ustalar da üretimden geri kaldı.
Hayatın normale dönmesi için çalışmaların yapıldığı kentte, Maraş Çarşısı’ndaki esnaftan bazıları da üretim ve satış yaptıkları işletmelerinin kepenklerini açtı.
Tarihi çarşıdan yükselen çekiç sesleri, hayatın normalleşmeye başlaması adına hem diğer esnafa hem de vatandaşlara umut veriyor.
Kentte yaklaşık 40 yıldır bakır işlemeciliği yapan Mustafa Tepebaşı da tezgahın başına geçti.
Önlüğünü giyen Tepebaşı, babasından kalan radyosunda çalan türküler eşliğinde çekiçle kazana şekil verdi.
Tepebaşı, AA muhabirine, üç nesildir bakır işlemeciliği yaptığını söyledi.
Çok zor günler geçirdiklerini ifade eden Tepebaşı, imalathanelerinin birçoğunun yıkıldığını kaydetti.
Tepebaşı, besmele ile tezgahın başına geçtiklerini belirterek, “Birçok usta depremler nedeniyle hayatını kaybetti. Bu çarşıda doğduk, burada büyüdük, burada genç olduk, burada da yaşlandık. Biz istiyoruz ki burada herkes eskisi gibi çalışsın ama yok. Ustalarımız vefat etti. Kala kala birkaç kişi kaldık eski ustalardan.” diye konuştu.
Çarşının hiçbir zaman bu kadar sessizliğe bürünmediğini aktaran Tepebaşı, şöyle devam etti:
“Bu benim mesleğim, haz alıyorum bu işten. Zaten bir işi başaracaksan severek yapman lazım, severek yapınca başarıyı yakalarsın. Severek yapmadıktan sonra o işte başarılı olamazsın. Bu depremler bizim belimizi büktü, bizi hem maddi hem manevi yere vurdu. İmalathanelerimiz yıkıldı, evlerimiz yıkıldı, ustalarımız vefat etti. Ustalarımız, ailemiz, eşimiz, dostumuz vefat etti.”
Tepebaşı, çalışarak depremin etkilerinden de uzak kaldıklarını dile getirerek, “Mecbur işin ucundan tutup çalışmamız gerekiyor.” dedi.
Bir süredir yaşamlarını çadırda sürdürdüklerini anlatan Tepebaşı, şunları kaydetti:
“Bir aydır çalışmıyoruz. Çözüm değil ki. Mecbur işin ucundan tutup çalışmamız gerekiyor. Çalışırsak kafamızdaki problemleri siliyoruz. Bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. En azından gariban arkadaşlarım var, ben kazanıp götürüp ona veriyorum. Çalışmadan mutlu olunmaz ki çalışacaksın, üreteceksin, bir başkasına faydan olacak. Onun da bir başkasına faydası olacak. Bak o zaman nasıl mutlu olursun.”