Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı uhdesinde, TÜBİTAK MAM Kutup Araştırmaları Enstitüsü koordinasyonunda 7. Ulusal Antarktika Bilim Seferi’ni gerçekleştiren Türk bilim insanları, turizm faaliyetlerinin etkilerini araştırarak Antarktika’nın geleceğini nasıl etkileyeceği konusunda çalışmalar yürüttü.
Geçici Türk Bilim Kampı’nın bulunduğu Horseshoe Adası üzerinde yaptıkları saha çalışmalarında insan faaliyetleri sebebiyle oluşan etkileri araştıran Türk bilim insanları, son yıllarda Antarktika’ya olan turizmin ve turistlerin oluşturduğu insan faktörlü kirleticilerin yükünü ve bu yükün etkilerini de ele aldı.
Horseshoe Adası’nın kuzey doğusunda bulunan, Birleşik Krallık’ın bilimsel faaliyetlerini yürütmek için 1950 yılında kurulan ve 5 yıl boyunca İngiliz bilim insanları tarafından kullanılan ve “Y Üssü” olarak bilinen araştırma istasyonu, turistler ve bilim insanları tarafından müze olarak ziyaret edilebiliyor.
Adanın Sally Koyu kıyılarında yer alan “Base Y” adı verilen araştırma istasyonunu, 2022-2023 Antarktika sezonunda binlerce turist ziyaret etti.
AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, üs ziyareti sırasında sınırlı sayıda kişinin aynı anda gezmesi ve karada bulunması gibi kuralların bulunduğu istasyonda, son bir yılda gerçekleşen ziyaret sayısı geçen 5 yılın toplam ziyaretçi sayısından fazla oldu.
“Base Y” ziyaretlerinde adaya gelen turistlere bina içerisinde bulunan hiçbir şeyin yerinin değiştirilmemesi ve dokunulmaması gerektiği bilgisi rehberler tarafından veriliyor. Ancak geçen yıl aynı tarihlerde görüntülenen üssün, bazı bölümlerinde eşyaların yerleri değişmiş ya da yerinde olmadığı da görüldü.
7. Ulusal Antarktika Bilim Seferi Lider Yardımcısı Atilla Yılmaz, Beyaz Kıta’ya gerçekleştirilen turizm faaliyetlerinin kontrollü şekilde yönetilmemesi halinde çevreye olan zararlarının kaçınılmaz olduğunun altını çizerek, “Horseshoe Adası’nın kuzeydoğusunda bulunan ‘Y Üssü’ müze olarak kullanılıyor. Her yıl buraya uğramaya çalışıyoruz, aynı zamanda burayı işleten vakfa buranın kondisyonu ile ilgili bilgi veriyoruz.” şeklinde konuştu.Bu yıl çok kalabalık bir turist kafilesinin burayı ziyaret ettiğini gözlemlediklerini aktaran Yılmaz, “İçeride bir ziyaretçi defteri var, defterinin neredeyse yarısı 2022-2023 sezonuna ait turistlerin isimleriyle dolu. Bunu da salgın döneminde buraya azalan turizmin acısını çıkarmasına bağlıyoruz. Bu tabii aşırı turizm kontrollü şekilde yönetilmezse çevreye zararı kaçınılmaz oluyor. Biz de yaptığımız çalışmalarda insan kaynaklı kirleticileri görmüş oluyoruz. Bu da bizim için ayrı bir faktör olacak.” diye konuştu.
Yılmaz, geçen yıllarda gerçekleşen Ulusal Antarktika seferlerinde de Horseshoe Adası’nda bulunan “Y Üssü” ziyaretlerinde sefer ekibinden başka kimsenin olmadığını ifade ederek, “Bu sene ilk defa ilginç bir şekilde dünyanın diğer ucunda izole bir kıta olan Antarktika’da sıra bekledik. Koruma amaçlı üssün içerisine aynı anda 12 kişi girebiliyor. Ancak bu sene tüm hocalarımız üssü ziyaret etmek için sıra beklediler.” dedi.
Türk Bilim Kampı’nın bulunduğu Lystad Körfezine bakan bölümünü bir turist gemisinin ziyaret ettiğini ve gemide bulunan turistlerin yaklaşık 24 tane çadır ile kamp yaptıklarını gördüklerini belirten Atilla Yılmaz, “Turist kafilesi ayrıldıktan sonra ‘herhangi bir kalıntı var mı?’ diye alanı kontrol ettik. Son senelerde ilginç bir şekilde Horseshoe Adası’nın her tarafında turizm faaliyetlerinin arttığını gözlemliyoruz.” diye konuştu.
Antarktika bölgesine düzenli olarak geziler düzenleyen bir turizm firmasının genel müdürü ve rehber Chad Carey, bölgenin kalabalıklaştığını ve gelecekte Horseshoe Adası’nın bulunduğu enlemden daha uzak yerlere de gemilerin ulaşabileceğini düşündüğünü söyledi.
“Bu yıl yaklaşık 100 bin turist olması bekleniyor.” diyen Carey, “Normalde bu sayı Antarktika’da 40 bin civarı, bu sayı kıyaslandığında örneğin Antarktika Avusturalya’dan daha büyük bir kıta olmasına rağmen sadece 100 bin turist alıyor ama Fransa’nın Paris’i sadece yılda 11 milyon dan fazla turist alıyor.” dedi.
18 yıldır Antarktika’yı ziyaret ettiğini ve ilk geldiği zaman ile şimdiki arasında gemilerin sayılarının oldukça fazlalaştığına dikkati çeken Carey, şunları kaydetti:
“İklim değişikliği açısından burası herhangi bir yere kıyasla daha fazla etkileniyor, yani buzullar geçtiğimiz yollar… Buzullar burada deniz seviyesindeydi ve şimdi görebildiğiniz üzere vadinin yukarısına ulaşmış durumda. İklim krizinin etkilerinin nasıl gerçek olduğunu, hepiniz görüyorsunuz ve buna şahit olmak ilginç bir durum, bazen buraya gelen yolcular gelmeden önce iklim krizinin varlığına inanmayan insanlarken geldiklerinde tüm bu olanlara şahit oluyorlar. Bunun değiştiğini görmek gerçekten ilginç.”
UK Antarctic Heritage Trust (UKAHT) vakfı tarafından müze olarak yaşatılmaya çalışılan “Y Üssü”, kızak atölyesi, telsiz odası, yatakhane, mutfak, çalışma odası, revir ve jeneratör odası gibi bölümleri içeriyor.
1950 yılında kurulan ana bina içerisinde yer alan o döneme ait bilimsel ekipmanlar, el aletleri, takvimler, plaklar, dergiler, kitaplar, yiyecek kutuları, mutfak duvarlarına asılmış yemek ve ekmek tarifleri dikkati çekiyor.
İstasyonun ana binasında bulunan ortak yaşam alanında, 1957 yılında imzalanmış olan İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth ve eşi Edinburgh Dükü Prens Philip’e ait birer de portre bulunuyor.
Aynı zamanda TÜBİTAK MAM Kutup Araştırmaları Enstitüsü ve UKAHT arasındaki iyi niyet anlaşması kapsamında Ulusal Antarktik Bilim Seferleri sırasında bu üssün ziyaret edilip, yapının güncel fiziksel kondisyonu ve olası yapısal hasarlar kontrol ediliyor.