Japonya’da inci çiftçileri iklim değişikliğine uyum sağlıyor

Yayınlama: 26.07.2023
29
A+
A-

Japonya kültür incisi çiftçileri, iklim değişikliği sebebiyle ısınan okyanus sularının yol açtığı riskler karşısında, yeni metotlara yöneliyor.

Japonya’da iklim değişikliğinin deniz mahsulleri avcılığına ve inci tarımına etkileri ele alındı.

19. yüzyıl ortasından bu yana kaliteli kültür incileriyle tanınan inci istiridyesi çiftçileri, bugün hala değerli incilerin üretilmesinde sürdürülebilirlik hedefliyor.

Buna karşın, Japonya’daki akuakültür, iklim değişikliği nedeniyle suyun bozulması, yaşlanan iş gücü ve değişen okyanus koşulları gibi bir dizi sorunla karşı karşıya.






Japonya’da, Pasifik Okyanusu kıyısındaki Mie eyaleti, kuzeyden güneye 1000 kilometreyi aşan kıyı hattına ve gelişen su ürünleri endüstrisine sahip.

Eyalette özellikle inci istiridyeleri gibi kabuklu deniz ürünlerinin yanı sıra çipura ve sarı kuyruk gibi balıklar ile “nori” ve “wakame” deniz yosunları yetiştiriliyor.

2021’de Mie eyaletinin, akuakültür üretimi 20 bin 600 tonu aştı ve bu üretimin toplam değeri 15,6 milyar yen (112 milyon dolar) olarak kayda geçti.

Bu oran, eyalet geneli balıkçılık dahil toplam deniz ürünlerinin yüzde 40’ını oluşturdu.

Japonya’da kültür incisi üretici sayısı sıralamasında 1. olan Mie, üretilen kültür incisi miktarında ise 3. sırada yer alıyor.

İnci yetiştiriciliğinin doğum yeri

Eyalette, Şima kentinin yer aldığı Ise-Şima bölgesi ılıman iklime sahip ve bölge halkı geçmişten bu yana doğayla iç içe yaşıyor.

Şima kenti açıklarındaki Ago Körfezi’nde 60’a yakın adacık ve inci yetiştirme salları görülebiliyor. Ago Körfezi, Japonya genelinde inci yetiştiriciliğinin doğum yeri kabul ediliyor. Körfezin suyu, inci yetiştirilmesi açısından oldukça uygun.

Burası aynı zamanda, 1893 yılında Akoya inci istiridyeleri kullanılarak, yarı küre şeklinde inci yetiştirmeyi başaran ilk bölge olarak biliniyor.

Ünlü “Mikimoto” incileri

Ago Körfezi, bir istiridye için zengin plankton sağlıyor. Bu körfezde geliştirilen inci yetiştirme kültürü nesilden nesile aktarılarak Japon ekonomisine katkı sunuyor.

1858’de Şima’nın Toba bölgesinde doğan müteşebbis Mikimoto Kokiçi, ülkenin ilk kültür incisi yetiştiricilerinden ve ünlü “Mikimoto İncileri” markasının kurucusu.

Çığır açan faaliyetleri sonucu Mie’de bir adaya ismi verilen Mikimoto, Japonya Patent Ofisince, 20. yüzyılın sonunda “10 Büyük Japon Mucit” arasında gösterildi.

Mikimoto’nun, 1899’da Tokyo’nun lüks semti Ginza’da açtığı mağazası, 2022 yılında 25,8 milyar yen (192 milyon dolar) satış elde etti. Firmanın dünya genelinde 18 mağazası bulunuyor.

Hedef sürdürebilirlik

İklim değişikliği okyanus sularını ısıtıyor ve daha sıcak sularda hastalıklara duyarlı hale gelen istiridyeler zayıflıyor ve sonuç olarak üretim düşüyor. 2019’da önemli oranda istiridye ölümü meydana geldi.

Isınan okyanus sularının oluşturduğu tehdit karşısında, Japon kültür incisi çiftçileri geleneksel yöntemlerden vazgeçerek, yeni uygulamalar benimsemeye başladı.

Çiftçi Taniguçi Jun, AA’ya yaptığı açıklamada, su sıcaklığının yükselmesi nedeniyle, istiridye içine incinin yerleştirilme süresinin kısaldığını ve bunun, elde edilebilecek inci miktarını giderek azalttığını belirtti.

Okyanus korunması

Üç nesildir ailesinin işlettiği inci çiftliğinde hizmet veren Sakaguçi Ruriko, annesi ve babasıyla inci yetiştiriyor.

İnciler ve okyanusun mevcut durumu hakkında bir uzman olan Sakaguçi aynı zamanda “Akoya İnci Çiftçiliği ve İşleme Konseyi Elçisi” unvanına sahip. Bu göreviyle Sakaguçi, Akoya incilerinin güzelliğinin Japonya’da ve tüm dünyada tanıtılmasında görev üstleniyor.

Akuakültür yetiştiriciliğine devam etmenin sadece teknik geliştirme değil, aynı zamanda okyanusu korumaya devam etmek anlamına geldiğini kaydeden Sakaguçi, “Su ürünleri yetiştiriciliğine başladığımızda olduğundan daha fazla, deniz ortamı konusunda bilinçli olmalıyız.” dedi.

Sürdürülebilirlik ve kalite

İnci ihracatı yapan Tokyo merkezli PJ Nakamura firmasının kurucusu Nakamura Yuiçi ise insanların incilere yönelik sevgisinin geçmişten bu yana artarak geldiğini belirterek, sektörün geleceğine yönelik umutlu olduğunu dile getirdi.

İnci yetiştiriciliğinde sürdürülebilirliğe ve kaliteye oldukça önem verdiklerini kaydeden Nakamura, tatlı su dahil dünyanın diğer bölgelerinde yetiştirilen incilerin doğal ortamlarına oranla Japonya’nın bu alanda 4 mevsime sahip olmasının avantajlarından faydalanmak istediklerini sözlerine ekledi.

İstiridye eti fermente edilerek gübreye dönüştürülüyor

Japonya’da inci yetiştiriciliğinin doğum yeri kabul edilen Mie’de son yıllarda, üretim sürecinin çevre dostu hale getirilmesi amacıyla kamu-özel inisiyatifleri gelişiyor.

Bu sayede inci çiftçileri artık yüzey suyu sıcaklığını izleyebiliyor ve daha sıcak sulara uygun istiridye türleri geliştirmeyi hedefliyor.

İklim değişikliği nedeniyle artan deniz suyu sıcaklıklarına uygun istiridye ırklarının geliştirilmesi ve yetiştirilmesine yönelik yöntemler de teşvik ediliyor.

2019 yılında Sakaguçi çiftliğinde, istiridye eti, pirinç kepeği ve pirinç kabuğuyla karıştırıp fermente ederek “inci kompostu” projesi başlatıldı.

Daha önce istiridye kabuğundan inci çıkarıldıktan denize atılan istiridye eti ve kabukları artık çevre dostu kabul edilen kompostun parçası haline geliyor.

İnisiyatifler vasıtasıyla, inci yetiştiriciliğinde çevre dostu yatırımlara geçiş planlanıyor ve Mie eyaleti ekonomisinin ülke içi ve dışındaki marka değerinin yükseltilmesi amaçlanıyor.



Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

betnis giriş
betnis
yakabet giriş