Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, gelecek dönemde para, maliye ve gelirler politikasının eş güdüm içerisinde yürütüleceğini; üretim, rekabet ve verimliliği artırıcı yapısal reformların hayata geçirileceğini belirterek, “Gayet iyi biliyoruz ki vatandaşımızın alım gücünün korunması, sürdürülebilir büyüme ve kalıcı refah artışı için fiyat istikrarı ön koşuldur. Yoğun çabalarımız bunu gerçekleştirmeye yöneliktir.” dedi.
Şimşek, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda bakanlığı ile bağlı kuruluşlarının 2024 yılı bütçelerine ilişkin sunum yaptı.
Orta Vadeli Program’ı (OVP) eylül ayında açıkladıklarını ve 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi’ni de TBMM’ye sunduklarını anımsatan Şimşek, “Program ve bütçemizde yer alan hedeflerimizle makro finansal istikrarı sağlayacak, mali disiplini yeniden tesis edecek, enflasyonu orta vadede tek haneye düşürecek ve bu kazanımları kalıcı hale getirecek yapısal reformları hayata geçiriyoruz.” diye konuştu.
Küresel ekonomideki zorluklara işaret eden, gelecek 5 yılda küresel büyümenin yüzde 3,1 ile uzun dönem ortalamasının altında kalmasının beklendiğini söyleyen Şimşek, gelecek dönemde zayıf ticaret görünümünün devam etmesinin beklendiğini belirtirken, küresel enflasyonun da halen uzun dönem ortalamasının oldukça üzerinde olduğunu ifade etti.
Enflasyonun 2024 yılında yüzde 5,8’e gerilemesinin beklendiğini, bu nedenle sıkı parasal duruşun bir süre daha devam etme ihtimalinin yüksek olduğunu bildiren Şimşek, bu dönemde başta ABD Merkez Bankası ve Avrupa Merkez Bankası olmak üzere, dünyanın önde gelen merkez bankalarının ciddi faiz artışına gittiğine dikkati çekti.
Şimşek, sıkı finansal koşullar ve güçlenen doların, gelişmekte olan ekonomilere yönelik sermaye hareketlerini olumsuz etkilediğini belirterek, “Ayrıca, yüksek faizler ülkelerin borçlanma maliyetlerini artırarak kamu maliyesi üzerinde baskı oluşturmaktadır. Diğer taraftan düşük büyüme küresel risk iştahını sınırlamaktadır.” değerlendirmesinde bulundu.
Emtia fiyatlarının, zayıf küresel talebin etkisiyle gerilediğini de aktaran Şimşek, yüksek bütçe açıkları nedeniyle küresel borçluluğun da artış eğiliminde olduğunu belirtti. Şimşek, gelecek 5 yılın sonunda gelişmiş ülkelerde borcun milli gelire oranının 4 puan, gelişmekte olan ekonomilerde ise 8 puan artmasının beklendiğini bildirirken, “Bu da küresel görünüm üzerinde ilave risk oluşturmaktadır.” dedi.
Bakan Şimşek, Türkiye’de daha dengeli, daha kapsayıcı ve sürdürülebilir yüksek büyüme ile kalıcı refah artışını hedeflediklerini vurgulayarak, “Türkiye ekonomisi, bu yılın ilk yarısında asrın felaketi olan depreme rağmen yüzde 3,9’luk büyüme kaydetmiştir. Ancak mevcut büyüme iç talep kaynaklı olup ekonomide yeniden dengelenme ihtiyacı söz konusudur. Önümüzdeki dönemde net ihracatın pozitif katkıda bulunduğu daha dengeli bir büyümeyi hedefliyoruz. Büyüme beklentimiz 2023 yılında yüzde 4,4; 2024 yılında ise yüzde 4’tür. Program dönemi sonunda yüzde 5 büyüme ile milli gelirin 1,3 trilyon doları aşmasını, kişi başı milli gelirin ise 14 bin 855 dolara yükselmesini öngörüyoruz.” diye konuştu.
İstihdam artmaya devam ederken işsizlik oranının tek haneye gerilediğini bildiren Şimşek, “Ağustos ayında toplam istihdam yıllık 727 bin kişi artarak 32,1 milyon kişi ile tarihi yüksek seviyeye ulaşmıştır. Mevsimsel düzeltilmiş iş gücüne katılım oranı yüzde 53,3; istihdam oranı yüzde 48,4 seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde mevsimsel düzeltilmiş işsizlik oranı yüzde 9,2 ile 2014 yılı ocak ayından bu yana en düşük seviyesine inmiştir. Program döneminde istihdam artışının yıllık ortalama 909 bin kişi olmasını öngörüyoruz.” ifadesini kullandı.
Fiyat istikrarının en önemli öncelikleri olduğuna işaret eden Şimşek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Enflasyonu kalıcı olarak düşürmek ve fiyat istikrarını sağlamak için Merkez Bankası parasal duruşunu sıkılaştırmıştır. Politika faiz artışı, seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma tedbirleri ile desteklenmektedir. Önümüzdeki dönemde para, maliye ve gelirler politikası eş güdüm içerisinde yürütülecek; üretim, rekabet ve verimliliği artırıcı yapısal reformlar hayata geçirilecektir. OVP’de 2023 yıl sonunda yüzde 65 olarak öngörülen enflasyonun, 2024’te yüzde 33’e, 2025’te yüzde 15,2’ye ve 2026’da yüzde 8,5’e düşmesi öngörülmektedir. Gayet iyi biliyoruz ki vatandaşımızın alım gücünün korunması, sürdürülebilir büyüme ve kalıcı refah artışı için fiyat istikrarı ön koşuldur. Yoğun çabalarımız bunu gerçekleştirmeye yöneliktir.”
2022 yılında 254,2 milyar dolar ile rekor kıran ihracatın, bu yıl zayıf dış talep ve depremin etkisiyle 255 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmesinin beklendiğini belirten Şimşek, ticaret ortaklarındaki zayıf büyümenin, 2023 yılı ihracatının sınırlı kalmasında belirleyici olduğunu bildirdi.
Şimşek, depremin doğrudan ve dolaylı etkileri nedeniyle ihracatın olması gerekenden 6 milyar dolar daha düşük kaldığını tahmin ettiklerini anlatırken, “Ana ticaret ortaklarımızdaki büyümenin 2024 yılında 0,5 puan yükselmesiyle, ihracatın 267 milyar dolara ulaşmasını öngörüyoruz. Bu dönemde ihracatçılarımızın finansmana erişimini önceliklendiriyoruz. Bu amaçla Eximbank’ın sermayesini temmuz ayında yüzde 49 artırarak 20,6 milyar liraya yükselttik. Ayrıca Eximbank’a 3 milyar dolar yurt dışı finansman imkanı sağlamaya yönelik çalışmalarımız devam etmekte.” bilgisini verdi.
Şimşek, Merkez Bankasının, ihracatçıların finansmana erişimini desteklemek için günlük reeskont kredi limitini 10 kat artırarak 3 milyar liraya yükselttiğini anımsattı. İthalatın bu yıl yüzde 0,9 artarak 367 milyar dolara yükselmesinin beklendiğini aktaran Şimşek, “Bunda altın ithalatı ve güçlü iç talep etkili olmuştur. 2024 yılında ise ithalatın 372,8 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmesini öngörüyoruz. Böylece, 2023 yılında 112 milyar dolar olarak gerçekleşmesi öngörülen dış ticaret açığının, 2024 yılında 105,8 milyar dolara düşmesini bekliyoruz.” ifadesini kullandı.
Artan hizmet ihracatının cari işlemler dengesine olumlu yansıdığına işaret eden Şimşek, “Enflasyon ile mücadelede attığımız adımlar ile sağlanacak yeniden dengelenme, mevduat faizlerindeki artışla birlikte azalması beklenen altın ithalatı ve geçen seneye göre düşen enerji fiyatlarının etkisiyle cari açık düşüş trendine girmiştir. Ağustos ayında yıllık 57 milyar dolar olarak gerçekleşen cari açığın, yıl sonunda 42,5 milyar dolara, 2024’te ise 34,7 milyar dolara gerilmesini bekliyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Şimşek, Türkiye’nin 2022 yılında dünyada en çok turist ağırlayan dördüncü ülke olduğuna işaret ederek, “Bu yıl Ocak-Eylül döneminde turizm gelirleri yıllık yüzde 20 artarak yaklaşık 42 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu artışta, yürütülen pazar ve ürün çeşitlendirme politikaları ile tanıtım faaliyetleri etkili olmuştur. Turizm gelirlerinin 2023 yılında 55,6 milyar dolar, 2024’te ise 59,6 milyar dolar olmasını bekliyoruz. Orta vadede cari işlemler açığını azaltmak için yeşil dönüşümü hızlandıracak, petrol ve doğal gaz üretimini artıracak ve nükleer enerjiyi devreye alacağız. Diğer yandan, Sanayide Hamle Programı ve yatırım taahhütlü avans kredilerinin de desteğiyle yüksek katma değerli üretimi ve ihracatı artırmayı hedefliyoruz.” dedi.
Bankacılık sektörünün sağlam yapısını koruduğunu aktaran Şimşek, bankacılık sektörünün, güçlü sermaye yapısı, yüksek aktif kalitesi ve yeterli likidite düzeyi ile sağlıklı bir görünüme sahip olduğunu bildirdi.
Eylül itibarıyla sermaye yeterlilik rasyosu yüzde 18,5 ile yasal gereklilik olan yüzde 8’in oldukça üzerinde, takipteki kredilerin oranı ise yüzde 1,5 gibi düşük bir seviyede olduğunu dile getiren Şimşek, “Sektörün kur riski bulunmamakta, yabancı para net genel pozisyonu 4,3 milyar dolar fazla vermektedir. Bankacılık sektörünün yurtdışı borçlarını çevirebilme kabiliyeti yüksektir.” diye konuştu.
Şimşek, mali disiplini yeniden tesis ettiklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Program dönemi sonunda bütçemizde faiz dışı fazla vermeyi ve bütçe açığımızın milli gelire oranını Maastricht Kriteri’ne uyumlu olarak yüzde 3’ün altında tutmayı hedefliyoruz. Tek seferlik deprem harcamaları hariç, bu oranın yüzde 2,1’e gerileyeceğini tahmin ediyoruz. Kamu maliyesi uygulamalarımızı şeffaf, tutarlı, öngörülebilir ve uluslararası normlara uygun bir şekilde yürüteceğiz. Maliye politikamızı para politikasıyla eş güdümlü yürütüyoruz. Mali disiplini tekrar tesis edip bütçe açığını düşürerek enflasyonla mücadeleye destek vereceğiz. Harcama alanlarını gözden geçirerek, kaynakların nitelikli büyümeye, ihracata ve istihdama katkı sağlayacak alanlara yönlendirilmesini sağlayacağız.”
Deprem felaketi sonrasında yaraların hızla sarılmasına ve etkilenen bölgelerin tekrar kalkındırılmasına yönelik tüm ihtiyaçları karşıladıklarını aktaran Şimşek, bu yıl için öngördükleri deprem kaynaklı harcamaların 762 milyar lira olduğunu ve bunun, milli gelirin yaklaşık yüzde 3’üne tekabül ettiğini ifade etti. Şimşek, 2024 yılında ayırdıkları kaynağın ise 1 trilyon 28 milyar lira olacağını ve milli gelirin yüzde 2,5’i seviyesine denk geldiğini belirtti.
Şimşek, çalışanlar ve emeklileri enflasyona ezdirmediklerini ve ezdirmeyeceklerini vurgularken, çalışan, emekli ve asgari ücretliye yapılan maaş artışlarını anlattı. Emeklilere kasım ayında da tek sefere mahsus olarak 5 bin lira ilave ödeme yapacaklarını anımsatan Şimşek, “Özetle, çalışanlarımızı ve emeklilerimizi enflasyona ezdirmedik ve bundan sonra da ezdirmeyeceğiz.” dedi.
AB tanımlı borç stokunun düşük seviyede olduğuna işaret eden Şimşek, AB tanımlı genel yönetim borç stokunun milli gelire oranının, 2023 yılı sonunda yüzde 33,3 ile yüzde 60 olan Maastricht Kriteri’nin oldukça altında gerçekleşmesinin beklendiğini söyledi. Şimşek, “Deprem felaketine rağmen mali disiplin ve uygulanan etkin borçlanma politikaları ile program dönemi sonunda bu oranın yüzde 33,2 olmasını öngörüyoruz.” diye konuştu.
Borçlanma programına ilişkin de bilgi veren Şimşek, şu değerlendirmede bulundu:
“Küresel piyasalarda yaşanan dalgalanmalara rağmen, makroekonomik dengeleri gözeterek mali disiplinden ödün vermeden, stratejik ölçütlere dayalı, makul risk düzeyi ve uygun maliyetli borçlanma politikamıza devam edeceğiz. Uygulamakta olduğumuz borçlanma stratejimizi dört ana başlıkta özetleyebilirim. Birincisi, vadesine 12 aydan az kalmış senetlerimizin payını belirli bir seviyede tutarak, borçlanmamızın vadesini uzatacağız. Böylece borç stokumuzun refinansman riskini azaltıyoruz. İkincisi, değişken faizli senet ihraçlarının payını sınırlayarak borç stokumuzun faiz riskini düşürüyoruz. Üçüncüsü, iç borçlanmamızı ağırlıklı olarak Türk lirası cinsinden senetlerle yaparak, borç stokumuzun kur hassasiyetini azaltmayı planlıyoruz. Dördüncüsü ise güçlü nakit rezervimizi muhafaza ederek ortaya çıkabilecek olumsuz piyasa koşullarına karşı likidite ve refinansman riskini azaltıyoruz.”
Bu çerçevede yürütülen borçlanma stratejisi neticesinde, iç borçlanmanın ortalama vadesinin eylül ayı itibarıyla 65 ay olarak gerçekleştiğini belirten Şimşek, “Aynı dönemde, sabit faizli iç borçlanmanın payı ise yüzde 71 seviyesine kadar yükselmiştir. Tek Hazine Kurumlar Hesabı Uygulaması ile Hazine nakit rezervi güçlendirilmiştir. Ekim ayı itibarıyla Tek Hazine Kurumlar Hesabı kapsamına alınan kurum sayısı 257’ye yükselmiştir. Uygulama sayesinde toplamda 100 milyar lirayı aşan bir kaynak büyüklüğüne ulaşılmış, merkezi yönetim bütçe gelirlerine 19 milyar liranın üzerinde katkı sağlanmıştır.” ifadesini kullandı.
Öte yandan, muhalefet milletvekillerinin, Bakan Şimşek’in sunumu sırasında paylaştığı turizm verileriyle dağıtılan konuşma kitapçığındaki rakamların farklı olduğu gerekçesiyle itiraz etmesi üzerine, Komisyon Başkanı Mehmet Muş, milletvekillerini, Bakan Şimşek’in sunumunu bölmemeleri konusunda uyardı.
Bu sırada Bakan Şimşek, Komisyonda dağıtılan kitapçıktaki verinin bu sabah açıklanan verilere göre güncellendiğini söyledi.
Bunun üzerine İYİ Parti Grup Başkanvekili Erhan Usta, “Sayın Başkan’ın milletvekillerini uyarmasına gerek yok. Sayın Bakan kendisini savunabiliyor.” şeklinde tepki gösterdi.
Başkan Muş, Usta’yı sakin olmaya davet ederek, Komisyon Başkanı olarak düzeni sağlamaya çalıştığını anlattı.
Türkiye’nin dış finansmana erişimini artırdıkları bildiren Şimşek, “Ekim ayı itibarıyla proje finansmanı amacıyla yaklaşık 7,1 milyar dolar tutarında dış finansman sağladık. Söz konusu finansman, ağırlıklı olarak ulaştırma, doğal afet, enerji ve reel sektör alanlarındaki projelerin desteklenmesini amaçlamaktadır.” diye konuştu.
Alınan kredilerin bir kısmının iklim değişikliği ile mücadele ve sürdürülebilir çevre için kullanılacağına dikkati çeken Şimşek, “Zorlu küresel finansal koşullara rağmen, 2023 Yılı Hazine Finansman Programı çerçevesinde ocak, mart ve nisan aylarında yapılan üç tahvil ihracı ile toplamda 7,5 milyar dolar tutarında dış finansman sağlandı. Nisanda gerçekleştirdiğimiz 2,5 milyar dolar tutarında 7 yıl vadeli yeşil tahvil ihracı, Hazinemiz tarafından uluslararası sermaye piyasalarında ihraç edilen ilk Çevresel, Sosyal ve Yönetişim (ESG) tahvili olma özelliği taşımaktadır. Bu ihraç sayesinde yeni bir yatırımcı tabanına ulaşılmış ve enstrüman çeşitliliği artırılmıştır.” değerlendirmesinde bulundu.
Şimşek, sağlıklı politika uygulamaları sayesinde ülkenin risk primini düşürdüklerini belirterek, mayısta 700 baz puana yükselen ülke risk priminin, uygulanan rasyonel politikalar sayesinde 400 baz puan civarına gerilediğini aktardı. Küresel düzeyde sürdürülen etkin iletişim ve gerçekleştirilen yatırımcı görüşmeleri ile uluslararası yatırımcıların Türkiye’ye olan güvenini ve ihraçlara yönelik ilgisini artırmayı amaçladıklarını vurgulayan Şimşek, “Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları, uygulamaya koyduğumuz program sayesinde ülkemiz kredi notu görünümünü yükseltmiştir.” dedi.
Uluslararası platformlarda Türkiye’yi etkin şekilde temsil ettiklerini aktaran Şimşek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“G20 kapsamında, az gelişmiş ülkelerin borçlarının yeniden yapılandırılması ve çok taraflı kalkınma bankalarındaki reform sürecinin şekillenmesine katkı sağlıyoruz. Dünya Bankası, Asya Altyapı Yatırım Bankası, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası başta olmak üzere uluslararası finans kuruluşlarının kaynak kullanımında ön sıralardayız. Bakanlığımız ekonomi diplomasisi ve finansman müzakerelerinde yetkinliğini kullanarak, ülkemizin bu kuruluşlardan aldığı finansman payını artırmaya devam edecektir. Avrupa İmar ve Kalkınma Bankasında, 7,6 milyar dolarlık portföy büyüklüğümüzle birinci sıradayız. Asya Altyapı Yatırım Bankasından sağladığımız 4 milyar dolar ile Hindistan’ın ardından ikinci sıradayız. Dünya Bankasında da aktif portföy bazında ülkemizin bulunduğu Avrupa ve Orta Asya bölgesinde birinci sırada, dünyada 6. sıradayız.”
Şimşek, Dünya Bankasının Türkiye’deki proje portföy büyüklüğünü 3 yıl içinde iki katına çıkarma kararı aldığını hatırlatarak, “İlave kaynaklar ile yaklaşık 35 milyar dolara ulaşacak aktif portföyümüz, ülke önceliklerimiz ile uyumlu bir şekilde kamu ve özel sektör yatırımlarını desteklemek için kullanılacaktır.” diye konuştu.
Hazine Destekli Kredi Kefalet Sistemi’ni de etkin olarak kullandıklarını anlatan Şimşek, bu çerçevede selektif yaklaşımla döviz kazandırıcı faaliyetler, yatırım-proje finansmanı, yeşil dönüşüm gibi öncelikli faaliyet alanlarında 14, deprem bölgesindeki işletmeler için 2 olmak üzere toplam 16 destek paketini hayata geçirdiklerini aktardı. Şimşek, “20 Ekim itibarıyla yürürlükte olan destek paketleri aracılığıyla yaklaşık 75 bin işletmemize 178 milyar lira kredi kullandırdık. Hazine Kefalet Paketi ile ihracatçımıza ve yeşil dönüşüm yatırımlarına 25 milyar lira ilave kaynak sağlayacağız. Girişimcilik ekosistemini destekliyoruz.” ifadelerini kullandı.
Vergi düzenlemelerinde adalet, eşitlik, öngörülebilirlik ve şeffaflık ilkeleri dikkate alınarak vergi tabanının genişletilmesi ve gönüllü uyumun artırılmasına yönelik çalışmalara devam edeceklerini belirten Şimşek, şöyle devam etti:
“Bu ilkelere ve mali disipline bağlı kalarak, kalkınmanın, istihdamın, sosyal politikaların ve ihracatın desteklenmesi, yatırım ortamının iyileştirilmesi ve rekabet gücünün artırılması, gelir politikalarımızın temel eksenini oluşturacaktır. Anlaşılabilir, kolay uygulanabilir, güncel gereksinimleri karşılayan bir vergi yapısının oluşturulması, dolaysız vergilerin bütçe içindeki payının artırılması temel amacımızdır. Etkin olmayan istisna, muafiyet ve indirimlerin kaldırılması hususunda kapsamlı bir çalışma yürütüyoruz. Bu kapsamda temel vergi kanunlarını gözden geçiriyoruz. Program döneminde çalışmalarımızı Meclisimizin takdirine sunacağız.”
Şimşek, gelir tahsilat performansını artıracaklarını ve bütçe gelir hedeflerinin gerçekçi olduğunu bildirerek, gelecek yıl merkezi yönetim bütçe gelirlerinin yüzde 71,1 artışla 8 trilyon 437 milyar lira, vergi gelirlerinin yüzde 73,5 artışla 7 trilyon 408 milyar lira, vergi dışı gelirlerin ise yüzde 56,2 artışla 1 trilyon 29 milyar liraya ulaşacağını tahmin ettiklerini aktardı.
Kayıt dışılığı azaltmak, rekabet ortamını iyileştirmek için atılan adımlara da işaret eden Şimşek, “Mali suçlarla mücadele temel önceliklerimiz arasındadır. FATF tarafından paylaşılan rapora göre, ülkemiz 40 FATF standardının 39’u ile uyumludur. Teknik uyum kapsamında, hazırlıkları devam eden tek husus kripto varlıklar ile ilgili çalışmalardır. Bu konuda da gerekli çalışmalarımız nihai aşamaya gelmiştir. Bu haliyle Türkiye teknik uyumda en başarılı ülkeler arasına girmiştir. Bu kapsamdaki çalışmalarımızı artırarak devam ettirmeye kararlıyız. Uygulamada sağlayacağımız etkinlik ile ülkemizi gri listeden çıkarmak için çaba gösteriyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Şimşek, çiftçi ve esnafa yönelik destekleri artırarak sürdürdüklerini belirterek, Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri aracılığıyla 2023’te 1,1 milyon üreticiye yaklaşık 227 milyar lira tutarında Hazine destekli kredi kullandırdıklarını söyledi. Bu kredilerden doğan faizin ortalama yüzde 70’ini karşıladıklarını, böylece üreticilere bütçeden 15 milyar lira faiz desteği sağladıklarını bildiren Şimşek, bu tutarın yıl sonunda 23 milyar liraya ulaşmasını beklediklerine işaret etti.
Deprem sonrasında bölgedeki esnaf ve sanatkarlara verilen desteklere da dikkati çeken Şimşek, Sayıştay Başkanlığı tarafından TBMM’ye sunulan Hazine ve Maliye Bakanlığı 2022 Yılı Denetim Raporu’na ilişkin de değerlendirmede bulundu.
Şimşek, 2024 bütçesini, yatırım, istihdam, üretim ve ihracatı destekleyen, vatandaşların sosyal refahını artıran bir yaklaşımla hazırladıklarını vurgulayarak, “Bu dönemde en büyük önceliğimiz fiyat istikrarıdır. Bu kapsamda, para ve maliye politikalarımızda eşgüdümü güçlendireceğiz. Mali disiplini sağlayacağız. Yapısal reformları uygulamaya koyarak ekonomimizde istikrarı kalıcı hale getireceğiz.” ifadesini kullandı.