Sanayi ve Teknoloji Bakanı Varank, “Ülkemizin standartlara sadece uyan değil, standartları bizzat belirleyen ya da belirlenmesinde aktif katkı sunan tarafta olması oldukça önemli.” dedi.
Bakan Varank, küresel gündemdeki birçok gelişmenin merkezinde yer alan ve her zaman çözümden yana saf tutan Türkiye’nin de bu konuda ilk akla gelen ülkelerden birisi olduğunu söyledi.
100 yılda bir gelen bu dönüşüm rüzgarını yakalayıp gelecek dönemi “Türkiye Yüzyılı” yapmak üzere kararlı adımlar atmaya devam ettiklerini vurgulayan Varank, “İşte bu bilinçle, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Milli Teknoloji Hamlesi Vizyonumuzu ortaya koyduk. Ülkemizi kritik teknolojilerin sadece pazarı değil, aynı zamanda global üreticisi yapmak üzere yoğun mesai harcıyoruz. 20 yılda yaptığımız devasa yatırımlarla, AR-GE, teknoloji ve inovasyona dayalı, sürdürülebilir bir üretim altyapısını ülkemizde kurmayı başardık. Daha da geliştirmeye devam ediyoruz. Çabalarımızın karşılığını da böyle dönemlerde almaktan ziyadesiyle memnunuz.” diye konuştu.
Varank, otomotivde, demir-çelikte, beyaz eşyada ve diğer birçok sektörde ulaştıkları üretim ve ihracat kapasitesinin herkesin malumu olduğuna işaret ederek, “Bunun yanında havacılıktan uzaya, savunma sanayisinden elektrikli araçlara, yazılımdan yapay zekaya kadar birçok kritik alanda da dünya çapında ses getiren işlere bu dönemde imza atıyoruz. Bu başarıların devamı elbette gelecek. Biz buna yürekten inanıyoruz.” dedi.
Bakan Varank, teknolojinin hızlı şekilde değiştiği, geliştiği bir dönemi yaşadıklarını belirterek, bu alanlarda söz sahibi olmanın yolunun yenilikçi ürün ve hizmetlere yönelik standartların belirlenmesinde de öncülük etmekten geçtiğini dile getirdi.
Standartların üretici ve tüketici arasındaki güveni tesis ederek ülkelerin küresel ticarette güçlü şekilde var olabilmesini sağladığını aktaran Varank, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu sebeple, ülkemizin standartlara sadece uyan değil, standartları bizzat belirleyen ya da belirlenmesinde aktif katkı sunan tarafta olması oldukça çok önemli. Bu açıdan bakınca, Türk Standartları Enstitüsü’nün ne kadar kritik bir görevi yerine getirdiğini de daha kolay bir şekilde idrak etmiş oluyoruz. TSE, bir yandan geliştirdiği standartlarla sanayicilerimizin global pazarlara erişmesini sağlıyor. Diğer yandan da ihtiyaç duyulan tüm belgelendirme, muayene-gözetim, test-laboratuvar ve eğitim hizmetlerini yerine getirmeye çalışıyor. Bugün TSE, standardizasyon ve uygunluk değerlendirme alanlarında biriktirdiği tecrübesiyle hem bölge ülkelerine hem de İslam dünyasına öncülük, liderlik ediyor.
Tabii bizim nihai amacımız, TSE’yi uluslararası camiada daha fazla tercih edilen öncü bir kuruluş haline getirmek. Çünkü biliyoruz ki TSE ne kadar güçlü olursa sanayicilerimiz de küresel pazarlarda o kadar güçlü, rekabetçi olur. Bu doğrultuda uluslararası ve bölgesel standardizasyon kuruluşlarında etkin olarak yer almak için yoğun çaba sarf ediyoruz. Bizim bu çabalarımız elbette önemli, ama paydaşlarımızdan da bizimle birlikte aktif katkı sağlamalarını bekliyoruz. O nedenle buradan tekrar, sanayicilerimizi ve konusunda uzman paydaşlarımızı Milli Teknik Komitelerimize yani diğer adıyla Ayna Komitelere daha fazla katılıp daha fazla sorumluluk almaları yönünde hatırlatma yapmak istiyorum. Standartları belirleyen ülkelerden olmak için hem komite sayımızı hem de uluslararası komitelerdeki temsil oranımızı artırmamız gerektiğini ifade etmek istiyorum.”
Bakan Varank, Avrupa’nın öncülük ettiği Yeşil Mutabakat ile birlikte ürünler ve bunların üretim süreçleriyle ilgili yeni standartların belirlenmeye devam ettiğini belirterek, bu dönüşümün Türkiye’nin en büyük ihracat pazarı olan Avrupa’ya satışları ciddi oranda etkileyeceğini, o nedenle sanayicinin bu süreçte TSE’nin rehberliğinde etkin bir rol almasının büyük önem arz ettiğini söyledi.
Bu noktada TSE’nin yeşil OSB sertifikasyonu, çevre etiketi ve atık yönetimi, elektrikli araç ve şarj altyapıları başta olmak üzere tüm alanlarda kendine düşen görev ve sorumlulukları başarılı bir şekilde yerine getireceğine inandığını ifade eden Varank, “Diğer taraftan, yeşil dönüşümü destekleyen en önemli alanlardan biri yenilenebilir enerji. Türkiye hamdolsun, hem kaynak hem teknoloji hem de piyasalar anlamında yenilenebilir enerjinin merkez ülkesi olması hedefine adım adım ilerlemeye devam ediyor.” şeklinde konuştu.
Varank, son dönemde Avrupa’da yaptığı ziyaretleri anımsatarak, “Avrupa’nın tek gündem maddesi var. Enerji. ‘Biz bu enerji krizini nasıl atlatacağız? Biz bu enerji sıkıntısını nasıl çözeceğiz? Bu alanda Türkiye nasıl katkı sağlayabilir?’ Bütün gündem maddesi buydu.” dedi.
Zirvede, uluslararası kuruluşların temsilcileri olduğuna işaret eden Varank, şunları kaydetti:
“Bakın biz AB ile Gümrük Birliği Anlaşmamızı güncellemek istiyoruz. Biz bu dönemde Avrupa’nın en önemli destekleyici ülkesi olabileceğimize inanıyoruz. Bu manada uluslararası kuruluşların bize bu alanlarda destek vermesi lazım. Özellikle standartların başka ülkelerin ticaretini engelleyecek şekilde kullanılmasının önüne geçmemiz lazım. Şu bir gerçek; bundan önce Türkiye’deki kömür santrallerini Avrupalı dostlarımızla konuşuyorduk. Bize diyorlardı ki; ‘Karbon salımı hedeflerini koyuyorsunuz ama bu kömür santralleri ne olacak?’ Avrupa’da bir bir kömür santralleri açılıyor.
Avrupalılar kömür madenlerini tekrar devreye alıyor. Demek ki neymiş? Aslında her ülkeyi kendi içerisinde değerlendirmek lazımmış. Bu manada biz AB ile çalışmak istiyoruz. Beraberce bu krizi nasıl atlatırız diye mücadele etmek istiyoruz. Bu konuda da Avrupalı dostlarımızdan da destek bekliyoruz. Gelin önümüzdeki sorunları beraberce konuşalım ve bunların üstesinden gelip AB ve Türkiye arasındaki iş birliğini farklı noktalara taşıyalım.”
Bakan Varank, yenilenebilir enerji konusunda Türkiye’nin yatırımlarının her yıl artarak devam ettiğine dikkati çekerek, “Yenilenebilir enerji sektöründe yaşanan hızlı gelişmelerle birlikte ülkemizde ve dünyada ciddi bir fotovoltaik modül ihtiyacı var. Ama tabi, bu modüllerin güç değerleri, verimliliği, iklimsel koşullara karşı dayanımı, can ve mal güvenliği yönünden test edilmesi lazım. İşte TSE, yaşanan bu gelişmeleri dikkate alarak bu alandaki üretici ve yatırımcılar için standardizasyon, laboratuvar, belgelendirme, gözetim-muayene, kalibrasyon ve eğitim hizmetleri sunmaya başladı.” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’de 2014 yılında bir Fotovoltaik Modül Test Laboratuvarı kurduklarını anımsatan Varank, “Yaptığımız ilave yatırımlarla bugün bu laboratuvarın yetkinliğini ve kapasitesini kat be kat artırdık. Bu laboratuvarın hizmet vermeye başlamasıyla birlikte üreticilerin yurt dışı test kuruluşlarına bağımlılığının önüne geçerek, mühendislik çalışmalarının ve sermayenin ülkemizde kalmasını sağladık. Daha da önemlisi, yeni gelişen teknolojiler ile daha büyük boyutlarda fotovoltaik modüller için AR-GE çalışmaları yapılabilmesinin önünü açtık.” yorumunu yaptı.
Varank, Türkiye’nin enerjisine güç katan bu laboratuvar yatırımıyla TSE’nin, bölgesine ve Avrupa’ya test hizmet sunabilen bir yapıya ulaştığını vurgulayarak, bu vesileyle Türkiye’nin yenilenebilir enerjide merkez ülke olma hedefine büyük katkı sunan bu laboratuvarın hizmete alınmasında emeği geçenleri tebrik etti.
Test, kalibrasyon ve belgelendirme faaliyetlerinin neden önemli olduğunun bu laboratuvar ile görmüş olduklarını anlatan Varank, “Türkiye, 8 gigavat güneş paneli üretim kapasitesine sahip. Dünyada 4’üncü, Avrupa’da birinci sıradayız. Yaptığımız bu yatırımlarla sektörü desteklediğimiz için bu yatırımlar devam ediyor. İnşallah önümüzdeki yıl dünyada 3’üncü sıraya yükseleceğiz ve dünyanın güneş enerjisinde en önemli tedarikçilerinden birisi haline geleceğiz.” şeklinde konuştu.
Varank, yeşil dönüşüm ve sürdürülebilirliğin lokomotif güçlerinden birinin de dijital teknolojiler olduğunu aktararak, veri depolama ve işleme kapasitesinde yaşanan gelişmelerle birlikte bu alanda da çok hızlı dönüşümler yaşandığını, bu gelişmelere kayıtsız kalmadıklarını anlattı.
Sektörün Türkiye’deki pazar şartlarına uyumunu sağlamak için son kullanıcıya kalite güvencesi vermek üzere TSE ile yeni bir belgelendirme programı başlattıklarını bildiren Bakan Varank, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sürdürülebilir Veri Merkezi Belgelendirme Programı adını verdiğimiz bu program çerçevesinde veri merkezlerinde kapsamlı denetimler gerçekleştiriyoruz. Denetimlerin sonucuna göre buralara Yeşil Veri Merkezi, Karbon Nötr Veri Merkezi, Sürdürülebilir Veri Merkezi gibi belgeler veriyoruz. Yeni başlattığımız bu hizmet sayesinde veri merkezi yatırımcılarının ve işletmecilerinin uygunluk değerlendirme faaliyetine kolay erişebilir olmasının önünü açtık. Böylece stratejik kurum ve kuruluşlara hizmet verecek yeni merkezlerin kurulmasına imkan sağladık ve böylece kritik teknolojilerin ülkemiz sınırları içerisinde kalmasına destek verdik. Ben şahsen ülkemizin siber güvenliğine de büyük katkılar sunan bu önemli çalışmada emeği geçen tüm çalışma arkadaşlarımı tebrik ediyorum.”
Varank, sürdürülebilirlikten, yeşil dönüşümden, dünyanın geleceğine yatırım yapmaktan bahsettiklerini belirterek, bununla ilgili herkesin yapması gerekenlerin bulunduğunu söyledi.
Veri merkezlerinden bir örneğin altını özellikle çizmek istediğini ifade eden Bakan Varank, şunları kaydetti:
“Karbon salımından bahsettiğimizde herkes arabalardan bahsediyor, üretimdeki karbon salımından bahsediyor. Ama bireysel olarak siz biraz reklama girecek ama Netflix abonesi olduğunuzda aslında karbon salımıyla ilgili çok ciddi bir zararı dünyaya veriyorsunuz. Çünkü veri merkezlerinin kullandığı elektriğin tüketiminde çok ciddi karbon ortaya salınıyor. Biz sadece üretim süreçlerini göz önünde bulundurmamamız lazım. Hayat tarzınızı “Acaba karbon nötr nasıl yapabiliz? Biz nelerden fedakarlık yapabiliriz? Bunları da tartışmamız gerekiyor. İşlere sadece tek açıdan bakmayacağız. Bu işin entegre bir iş olduğunu anlamamız buna göre hareket etmemiz gerekiyor.”
Bakan Varank, milli teknoloji hamlesi vizyonuyla, sanayi başta olmak üzere ekonominin her alanında atılımlar yaptıkları tarihi bir dönemi yaşadıklarını vurgulayarak, “Biz bu başarıları sürekli hale getirmek ve daha da ileriye taşımak üzere tüm kurum ve kuruluşlarımızla topyekûn ortak akılla hareket ediyoruz. Bu çabada kritik rol oynayan kurumların başında da Türk Standartları Enstitüsü geliyor. Enstitü, 68 yıla dayanan köklü geçmişiyle ülkemizin her geçen gün güçlenen ve çeşitlenen üretim alt yapısına yeni ufuklar açmaya devam edecek. Emin olun, dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi arasına girme hedefimize, TSE’nin ortaya koyacağı vizyon ve gayret olmadan erişeme imkanına sahip değiliz.” diye konuştu.
Bu yüzden TSE’nin her bir çalışanına, her bir paydaşına büyük sorumluluklar düştüğünü vurgulayan Varank, bu sorumlulukları yerine getirme noktasında herkesin azimle çalışacağından en ufak şüphe duymadığını söyledi.
Konuşmaların ardından Bakan Varank ve zirveye katılan konuşmacıların adına ağaç dikildiği anons edilerek, ağaçların görüntüsü ekranlara yansıtıldı.
Kendi adına dikilen ağacın isim tabelasında unvan olarak “Bakan” yazdığını görmesi üzerine Bakan Varank, “O ağaç büyüdüğünde muhtemelen biz dünyada olmayacağız. Bakanlığın da bir önemi olmayacak. Bence o isimliklerin standardı değişmeli.” dedi.