Saadet Partisi Kırsal Mahalle Divan Toplantısı’nda açıklamalarda bulunan SP İnegöl İlçe Başkanı Hasan Eroğlu, Necmettin Erbakan’ın Türkiye’nin her kesimi tarafından sevildiğini ifade ederek, “Erbakan Hocamız, herkesin hocası, bu milletin büyük bir değeridir. 28 Şubat’ın en çok bedel ödeyeni kendisi olmasına rağmen bu millete asla bedel ödetmemiştir” dedi.
Kırsal mahalle divanında konuşan Saadet Partisi İnegöl İlçe Başkanı Hasan Eroğlu, Erbakan Hoca’nın en zor şartlar altında bile davasından vazgeçmediğinin altını çizerek, 28 Şubat sürecinde dimdik durduğunu hatırlattı.
Erbakan Hoca’nın Saadet Partisi Genel Başkanı olarak hayata veda ettiğini söyleyen Eroğlu, “Hocamızın bir ufku vardı. Siyasetçilerde o ufuk yoksa günlük meselelerde bocalayıp durur. Türkiye’de refah içinde bir hayat yaşayacaksak karşımızdaki güçleri bilmeliyiz. Biz dünyayı tanımazsak, onların metotlarını idrak etmezsek nasıl mücadele edeceğimizi bilemeyiz. Erbakan Hoca bizim ufkumuzu açtı. Biz Milli Görüşçüler olarak son nefesimize kadar mücadelemize devam edeceğiz. Onun için biz hak bildiğimiz politikalara devam edeceğiz.” dedi.
28 ŞUBAT’TAN ÇIKAR SAĞLIYORLAR
28 Şubat’ın yıldönümünde olduklarını kaydeden Eroğlu; “Bugün 28 Şubat 2020. Bundan tam 23 yıl önce tarih literatüründe adına “Post Modern” darbe veya “Balans Ayarı” denilen bir müdahale gerçekleştirildi. Ve böylelikle 28 Şubat, tarihte sloganlaşmış bir dönüm noktası olarak yerini aldı. Bugün gazetelere, televizyonlara, sosyal medyaya baktığımızda 28 Şubat ile ilgili birçok haber ve görüşle karşılaşıyoruz. Her kesim kendine göre olayı yorumluyor ve kendine göre dersler çıkarıyor veyahut da kendine göre çıkarlar sağlıyor. Dolayısıyla 28 Şubat’tan ders çıkaranlarla, 28 Şubat’tan çıkar sağlayanların, 28 Şubat mağdurlarıyla, 28 Şubat fırsatçılarının ayrılması gerektiği düşüncesiyle, bazı hususları da bu açıklamamız vesilesiyle belirtmekte fayda görüyoruz. Çünkü 28 Şubat süreci ve akabinde yaşananları basit bir kronolojik tarih sıralamasıyla aktarmanın kimseye bir faydası olmayacaktır. Burada önemli olan ve ders çıkarılması gereken mesele 28 Şubat süreci ve sonrasının nedenlerini ortaya koymaktır” ifadelerini kullandı.
SÖMÜRÜ DÜZENİNE ÇOMAK SOKTU
Eroğlu, şöyle devam etti: “Bilindiği üzere 54. Refah-Yol hükümeti 28 Haziran 1996 tarihinde kurulmuştur. Ekonomik anlamda da ilk defa denk bütçeyi ortaya koyan Refah-Yol iktidarı ülkedeki ekonomik krizlere de bir şekilde dur demiştir. Yine yıllardır bir sömürü ekonomisi şeklinde kurulan banka-sermaye-rant sistemi ile devletin parası üç beş banka ile birkaç kişiyi zengin ediyordu. Devletin herhangi bir kurumunun parasını bankasında tutan ve bu parayı da yine yüzde 80-90’lar oranında faizle devlete veren bir banka sistemi ile devlet sürekli sömürülüyor, halka akması gereken milyar dolarlar bir şekilde başka kanallara akıtılıyordu. Ancak iktidara gelen Refah-Yol Hükümeti ise bir ilke imza atarak, devlet kurumlarının bütün parasına ortak bir havuza aktararak, paraya ihtiyacı olan kurumlara da bu havuzdan istekleri karşılanıyor ve bu sistem ise sömürü ekonomisi yerine adil bir ekonomik sistem olarak tarihe geçiyordu. Bu ise Refah Partisi’ni iktidardan uzaklaştırmak isteyenlerin temel nedenlerinden birini oluşturdu. Yeniden büyük Türkiye hedefi ile Türkiye’de ekonomik ve sosyal anlamda büyük başarılara imza atan Erbakan, adil temeller üzerine kurulacak ‘Yeni bir Dünya’ hedefi doğrultusunda, 8 İslam ülkesinin liderlerini İstanbul Çırağan Sarayı’nda bir araya getirerek, dünyadaki tek kutuplu sisteme karşı da D-8’leri kurdu. İlk etap da D-8’ler daha sonra D-60 ve D-160’lar olarak planlanan oluşum ile sadece Türkiye’yi değil, sömürü altındaki diğer bütün ülkeleri de adaletli bir uluslararası mekanizmaya ortak olmaya çağırarak girişimlerini başlatan milli görüş hareketi, dünyayı sömüren ülkelerin çıkarlarına da çomak sokmuş oldu”
ERBAKAN BİLDİRİYİ İMZALAMADI
“Erbakan Hocamızın 11 aylık bir sürede yaptığı bütün bu atılımlar dışarıdaki güçler ve içerdeki işbirlikçiler tarafından irtica paranoyaları ile örtülmek istenerek, halkın seçtiği milletin iradesine karşı darbe girişimi gerçekleşti. Şimdi tüm bu izahatlardan sonra bazı gerçekleri tekrar dile getiriyoruz. 28 Şubat bir darbe girişimidir ve ancak başarılı olamamıştır. Evet Darbe girişimi diyoruz çünkü 28 Şubat bir askeri darbe değildir. Sincan’da yürütülen tankların Refah-Yol hükümetinin icraatlarına bir etkisi olmamıştır. Askeri vesayet bir girişimde bulunmuş ancak bunda başarılı olamamıştır. Erbakan Hocamız, 28 Şubat kararları diye bilinen 18 maddelik bildiriye kesinlikle imza atmamıştır. Rahmetli Erbakan hocamızın imza attığı metin 4 maddelik bir metindir. 18 maddelik metin sonradan dönemin Genelkurmay sekreteri İlhan Kılıç tarafından eklenmiş, bunun üzerine Rahmetli Erbakan Hocamız, bu maddelerin kabul edilemeyeceğini belirterek ilgili maddelerin Anayasal Haklar bakımından incelenmesi için meclise gönderilmesini istemiştir. Nitekim bu maddelerin hiçbiri Refah-Yol döneminde uygulanmamıştır”
ERBAKAN BOYUN EĞMEDİ
“Kamuoyunda sanki Erbakan Hocanın 28 Şubat MGK toplantısında yaşananlara boyun eğdiği ve bunun üzerine istifa ettiği şeklinde bir algı operasyonu yapılmaktadır. Rahmetli Erbakan Hoca o gün MGK ‘da masaya yumruğunu da vurmuş, tüm Refah Partili vekiller olarak canını da ortaya koymuştur. Zaten bu kararlılığı gören dış güçler bu sefer Doğru Yol Partisi üzerine operasyonlar yapmışlar ve hükümetin güvenoyunu DYP üzerinden düşürmeye çalışmışlardır. Nitekim Refah-Yol hükümeti 28 Şubat tarihindeki MGK toplantısı sebebiyle değil, bundan tam 4 ay sonra DYP’deki bir kısım vekillerin hükümetten desteğini çekmesinden dolayı sona ermiştir. Bu husus dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Ağar tarafından da defaatle dile getirilmiştir. 28 Şubat sürecinin görünürdeki sebebi “Şeriat geliyor, Laiklik elden gidiyor” sloganları, Müslüm Gündüz/Fadime Şahin, Kudüs Gecesi Programı olmasına rağmen asıl sebebi yukarıda tek tek izah ettiğimiz dev icraatlardır. Dolayısıyla bugün olayla yine aynı açıdan bakarak yaklaşanlar 28 Şubat’ı istismar edenlerdir”
İTİDAL ÇAĞRISI
“Gerek 28 Şubat sürecinde, gerekse Refah Partisinin kapatılmasında Erbakan hocamız gerçek bir devlet adamı gibi hareket etmiş, olayları tarihin akışı içerisinde zerre olarak tanımlayarak tüm ülke vatandaşlarına ve tabanına itidal çağrısı yapmıştır. O gün yapılan itidal çağrısını korkaklık olarak niteleyerek bugünkü liderlerine kahramanlık etiketi vuranlar ve kendilerini 28 Şubat mağduru olarak ilan edenler aslında 28 Şubat’ın istismar etmektedirler. Bu süreçten ders almak yerine süreçten fırsat çıkarmaya çalışmaktadırlar. Sonuç olarak rahmetli Erbakan Hocamız, herkesin hocası, bu milletin büyük bir değeridir. 28 Şubat’ın en çok bedel ödeyeni kendisi olmasına rağmen bu millete asla bedel ödetmemiştir. Bu, siyasi olarak aynı kulvarda olmamalarına rağmen birçok farklı görüşün de kabul ettiği bir durumdur. Ancak bugün rahmetli hocamızın her hususta haklı olduğunu belirten bazı kardeşlerimizin, hocamızın kendilerine ilişkin 10 yıldan beridir yaptığı tüm ikaz ve uyarıları da dikkate alması gerekmektedir. 28 Şubat sürecinden başörtüsü zulmü ile ilgili gereken dersi aldıklarını ve gereğini yaptıklarını söyleyen kardeşlerimizin, Erbakan Hocamızın, İslam Birliği, milli ekonomi, havuz sistemi ve denk bütçe gibi projelerini de harekete geçirmesi gerekmektedir. Sadece bulundukları dönemin konjonktüründe hocamızın işlerine gelen sözlerini işlerine geldiği şekilde yorumlayan kardeşlerimizi bu vesile ile tekrar insafa davet ediyoruz”