Bursa gastronomisinin bir asrı aşan lezzetlerinden döner kebabının, yaklaşık 3 ay önce yapılan coğrafi işaret tescili sayesinde, standardı yüksek bir şekilde tüketiciye ulaştırılması hedefleniyor.
Bursa döner kebabı, Mehmet oğlu İskender Efendi tarafından 1867 yılında o tarihe kadar yere paralel biçimde pişirilen kuzu çevirmenin dik tasarlanmış mangal karşısında kor ateşte pişirilmesiyle ortaya çıktı.
Sinirlerinden ve yağlarından arındırılan döner eti, zaman içinde müşterilerden gelen isteklerle beraber tercihen domates sosu, kızartılmış tereyağı, közlenmiş biber ve kıyılmış pide parçalarıyla zenginleştirilerek bugünlere geldi.
Bugün ustaları tarafından çeşitli isimlerle sürdürülen damak tadının, Bursa Ticaret ve Sanayi Odasının (BTSO) başvurusu üzerine Türk Patent ve Marka Kurumunca (TÜRKPATENT) geçen haziranda “Bursa döner kebabı” adıyla coğrafi işaret tescili yapıldı.
– “Et marine edilmez, sadece dinlendirilir”
BTSO 46. Komite Üyesi ve İskender Efendi’nin 3. kuşak torunu İskender İskenderoğlu, AA muhabirine, Bursa döner kebabının 155 yıllık geçmişiyle Türk mutfağına damgasını vurduğunu söyledi.
Kebabın sırrının, şartlar ne olursa olsun ham maddesinin kalitesinden vazgeçilmemesi olduğunu belirten İskenderoğlu, özellikle et ve tereyağının kalitesinin, seçilen diğer malzemelerin birinci sınıf olması gerektiğini vurguladı.
Her işin bir zanaatının olduğunu dile getiren İskenderoğlu şöyle devam etti:
“Herkes bunu yapamaz. Coğrafi işaret alınırken sektör temsilcilerimizle, bu işi yapan müesseselerle Bursa döner kebabının nasıl olması gerektiği ile ilgili bir reçete çıkarıldı. Örneğin kullanılan et hiçbir zaman marine edilmez, sadece dinlendirilir. Baharat kullanılmaz ve tercihen meşe kömürü ile gerçek ateşte pişirilir. Bursa döner kebabını hakkıyla üreten, coğrafi işaret kriterlerine zaten uyan firmalar var. Şu an coğrafi işaretin alınmasına ön ayak olan BTSO’ya bu müesseseler gidip bir taahhüt imzalıyorlar; ‘Biz bu coğrafi işaretin tüm kriterlerine harfiyen uyacağız ve denetime açığız.’ anlamına geliyor. Sadece BTSO değil Tarım ve Orman Bakanlığı ile Valiliğe de bağlı. Daha sonra da coğrafi işaret amblemlerini restoranlarımızda görünür yerlerde bulunduruyoruz.”
İskenderoğlu, tescille Bursa döner kebabını hakkıyla yapan müesseselerin korunduğunu ve diğerlerinden farklı hale getirilerek farkındalık oluşturulduğunu aktardı.
Döner kebabının yanında içecek olarak Bursa üzüm şırasının da coğrafi işaret tescilinin yapıldığını anlatan İskenderoğlu, “Artık tüm müesseseler coğrafi işaretin gerektirdiği kurallara uymak zorunda. Bu da tabii ki haklı bir rekabet ortaya koyacak. Diğer müesseseler de coğrafi işaret almak isteyecek. Aynı kalite ve reçeteye uygun ürünler üreterek toplu standart seviyemizi yükseltmiş olacağız.” ifadesini kullandı.
– “Bursa aynı zamanda İstanbul’un ‘üçüncü yakası’ konumunda”
Gastronomi Kültür ve Seyahat Derneği (GASTRODER) Başkanı Ramazan Başan ise bu lezzete coğrafi işaret verilmesinin tesadüf olmadığını belirtti.
“Umudumuz bundan sonra Bursa döner kebabının Avrupa Birliği tarafından da tescillenmesi.” diyen Başan, Bursa‘nın coğrafi işaret tescilli ürün sayısının 23’e yükseldiğini, başvuru aşamasında onlarca ürünün bulunduğunu bildirdi.
Başan, 23-25 Eylül’de gerçekleştirilecek “Bursa Gastronomi Festivali”nde bölgeye özgü ürünlerin tanıtım ve tadımının yapılacağını aktararak şöyle konuştu:
“Bursa aynı zamanda İstanbul’un ‘üçüncü yakası’ konumunda. İstanbul, Türkiye’de turizmi şekillendiren bir şehir. Bursa‘nın İstanbul’a çok yakın bir mesafede olması, insanların saatlik gelerek yemek yiyip dönmelerini sağlayacaktır. Gastronomi turizmi çok güzel bir şekilde devam ediyor. Yerli ve yabancı turistlerin Bursa‘da otelleri doldurduğunu görüyoruz. Bursa‘daki gastronomi işletmeleri de bundan çok ciddi pay alıyor. Bu sayede hem Bursa‘nın ürünlerini onlara tatma imkanı veriyoruz hem de Bursa turizminin gelir anlamında ciddi seviyede yükselmesi sağlanıyor.
Şehrin Osmanlı’nın başkenti olmasından dolayı çok önemli yemekleri ve kültürel değerleri var. Bunların hepsinin zaman içinde otellerde, işletmelerin menülerine dahil olması, yerli ve yabancı turistlerin tadına bakmaları sağlanacaktır. Tarihi zenginliklerimizin gün ışığına çıkarılması festivaller neticesinde imkan bulacaktır. Festivalleri bu anlamda da çok önemsiyorum. Bursa döner kebabının da festivalde ziyaretçiler tarafından tüketilmesinin, Bursa kebabını sunan işletmelerin bir anlamda müşterisini artıracağını düşünüyorum.”