İslam dinini korumak adına ortaya çıkan terör örgütleri hakkında konuşan Uludağ Üniversitesi İİBF Dekanı Prof. Dr. Tayyar Arı; “Sünni bir İslami hareket kesinlikle terör örgütü olarak ortaya çıkmamıştır. Bugüne kadar gördüklerimizin hepsi Selefi ve Vahabi kesimlerdir. Normal şartlarda bir Müslüman adam öldürmez. Öldürüyorsa, kesinlikle bir istihbarat teşkilatının yönettiği unsur haline gelmiştir. Hangi sebeple olursa olsun adam öldüren bir grup kesin olarak ajanların yönettiği bir örgüt olmuştur.” dedi.
23. Hariciye Haftası etkinlikleri kapsamında düzenlenen oturumların ikinci gününde UÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tayyar Arı ve Polis Akademisi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Şahin konuşmacı olarak yer aldı. Akademisyenler, konuşmalarında Türkiye’nin bölgedeki gücü ve Ortadoğu üzerinde yürütülen politikalar hakkında görüşlerini açıkladılar.
İsrail gayrimeşru bir devlet
Prof. Dr. Mete Cengiz Kültür Merkezi’nde yürütülen etkinliklerin ilk oturumunda konuşan İİBF Dekanı ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Prof. Dr. Tayyar Arı, hiçbir Müslüman’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak kabul edemeyeceğini söyledi. Dekan Tayyar Arı, İsrail’in Amerika’nın gözetiminde oluşturulan gayrimeşru bir devlet olduğunu vurguladı. Amerika’nın ve Fransa’nın Suriye’de yaptığı savaş hazırlıklarının altında İsrail’e olası bir saldırıyı önleme planının yattığının altını çizen Arı; “Bir taraftan Suriye’ye saldırı düzenlenmesi öngörülürken, diğer taraftan da İsrail’e bir saldırı düzenlenmesini önleme amacı yürütülüyor. İsrail bu denli büyük güçlerin koruması altında yaşıyor. Amerika’da politikalarını kendi iradesiyle belirleyemiyor. Trump’ı bile esir aldılar. Siyonistler çok güçlü. Dünyanın her yerinde güçlüler. Almanya’da bugün Yahudiler aleyhine bir tek kelime söyleyemezsiniz. Linç ederler sizi. Durum bu vaziyette” dedi.
“Örgütlerin ne zaman teröre kayacağını kestirmek çok kolay”
Türkiye’nin, İslam dünyası içindeki problemleri kullanarak siyaset yapma çabası içine girmediğini aktaran Prof. Dr. Arı; “Türkiye’nin böyle bir çabası yok. Çünkü buradan gelecek bir çıkar beklentisi yok. Biz, İslam dünyasının içinde yaşanan tüm sorunları çözmek için var. İnanın Türkiye bu konuda tektir. Çünkü bizim bir mezhep problemimiz yok. Etnik bir problemimiz yok. Biz Müslüman dünyanın her kimliğinin bir arada yaşamasından yanayız. Maalesef farklı kimlikler ve sorunlar üzerinden İslam dünyasını parçalamak gibi bir proje var. Farklı isimlerle terör örgütleri ortaya çıkıyor. Hepsi aslında Selefi ve Vahabi kökenli örgütler. Sünni bir İslami hareket kesinlikle terör örgütü olarak ortaya çıkmamıştır. Bugüne kadar gördüklerimizin hepsi Selefi ve Vahabi kesimlerdir. Normal şartlarda bir Müslüman adam öldürmez. Öldürüyorsa, kesinlikle bir istihbarat teşkilatının yönettiği unsur haline gelmiştir. Hangi sebeple olursa olsun adam öldüren bir grup kesin olarak ajanların yönettiği bir örgüt olmuştur. Sünni hareket adam öldürmez. Tarihte bunun örneği yoktur. Onun için bu noktada her zaman güvenlik unsurlarını uyarıyorum. Türkiye’deki hareketleri gözlemlerken bu noktadan hareket edin. Bir örgüt Sünni hareketin dışına çıkmış, İslam’ın yerine kendi yorumunu koymuşsa, o zaman bu hareketi izleyin. Bu hareket istihbarat unsurları adına çalışıyordur. Dolayısıyla hangi örgütün, hangi hareketin ne zaman terör örgütü olacağını kestirmek çok kolay. Dediğim unsurları izleyin yeter” şeklinde konuştu.
“Amerikan başkanı ergen çocuk gibi”
İkinci oturumda ise Polis Akademisi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Şahin konuşmacı oldu. Prof. Dr. Mehmet Şahin, radikal söylemlerin günümüz siyasetçilerinde daha fazla ortaya çıkmaya başladığını belirtti. Mehmet Şahin; “Söylemlerinde radikalizmi ön planda tutan siyasiler kitleler önünde daha fazla rağbet görüyor. Siyaset radikalleşiyor. Ergen çocuk gibi davranan bir Amerikan Başkanı ile karşı karşıyayız. Ergen çocuk diyorum çünkü bir tweet atıyor, o kadar hızlı devam ediyor ki yaptığı siyaset bölgede işin içinden çıkılmaz hale geliyor. Siyasetin radikalleşmesi ergen çocuk tavrı sergileyen siyasetçilerin daha fazla rağbet görmesini sağlıyor. Bu defa dış politikalar ön plana çıkıyor. 2010 yıllarında Türkiye’de yüksek stratejili işbirliği anlaşmalarını konuşuyorduk. Bugün yakın coğrafyamızdaki ateşi oralarda tutabilir miyiz kaygısı taşıyoruz. Bu işte o radikalleşmenin getirmiş olduğu bir durumdur. İç politikamız da radikalleşiyor. Sessiz kalanlar korkaklık hitabı ile karşı karşıya kalabiliyor” şeklinde konuştu.
“İslam coğrafyası paramparça”
Trump’ın verdiği Kudüs’ü başkent olarak tanıma kararına da değinen Prof. Dr. Mehmet Şahin; “Burada Müslüman ülkelerin bu karara verdikleri tepkilere baktığımız zaman bir vurdum duymazlık, sessizlik ve hatta ihanet içerisinde olduklarını gördük. Yani birinci kıble, İsrail’e başkent yapılırken, daha sonra kıble olan yerin koruyucusu ülke bu duruma ses çıkarmıyor. Bu yıkılmışlığın, siyasi türbülansın ne kadar coğrafyayı etkilediğini görebiliyorsunuz. Filistinliler direniş gösterirken, İsrail yetkilileri; Suudlu imamları dinleyin, gösteri yapmayın diyor. Buradan da sadece Arapların değil, İslam coğrafyasının da bölündüğünü veya paramparça olduğunu rahatlıkla görebiliyorsunuz” diye konuştu.
Konuşmaların sonunda Uluslararası İlişkiler Topluluğu öğrencileri tarafından konuklara teşekkür plaketi takdim edildi.