İran’da yaşanan gelişmeleri değerlendiren Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dekanı ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tayyar Arı, ABD’nin bölgeyi ateş çemberine çevirmek istediğini söyledi.
İran’da başlayan toplumsal olayları değerlendiren Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dekanı Prof. Dr. Tayyar Arı, İran’da sokağa çıkan kesimlerin alt gruba ait olduğunu dile getirerek, “Üniversite öğrencileri, entelektüel kesim, ticaret erbabı, orta ve üst kesimin bu tür olaylara müdahil olmadığını gördük. Ama giderek olayların yayıldığını görüyoruz. Özellikle ABD Başkanı Donald Trump’un bölgeyi bir cehenneme çevirme niyetinin olduğunu da göz ardı edemeyiz. İsrail’in de açıklamalarından bundan oldukça memnun olduğunu görüyoruz. Trump’un sosyal medyada yazdıkları son dönemlerde Suudi Arabistan liderliğinde başlatılan bir koalisyon çerçevesinde Sünni bloku oluşturma ve bölgede mümkünse İran – Suudi Arabistan savaşı çıkartmak planlarının bir uzantısı olduğunu değerlendirebiliriz. İran’ı dönüştürme ve İran rejimini çökertme politikası zaten 1979 yılından itibaren var. Bugüne kadar bu süreç devam ediyor. 1996’larda başlayan ambargo süreci, 2015 sonu nükleer anlaşmaya varılması ile beraber kaldırılmış; ama ABD, ambargoyu yeni sebeplerle yine devam ettiriyor. Amerika, İran rejimini çökertme politikasına bağlılığını sürdürüyor. Bu noktada da muhalif hareketi destekliyor ve bir sakınca görmüyor” dedi.
“ABD ile dost, İsrail’le müttefik İran istiyorlar”
ABD’nin İran’ı kuşatma ya da İran’ı çökertme politikalarını beraber değerlendirilebileceğini vurgulayan Prof. Dr. Tayyar Arı, “ Zaten kuşatmanın gayesi İran rejimini çökertmeydi. Şah dönemine geri dönerse, ABD ile müttefik, İsrail ile dost bir İran istiyorlar. Bunu sağlamak için de içeriden ve dışarıdan bütün araçları kullanıyorlar. Dolayısıyla İran rejimini ya çökertecekler ya da Suudi Arabistan ile aralarında bir savaş çıkartarak bölgeyi kaosa çevirmeyi kafaya koymuşlar. Bölge ülkelerinin çok dikkatli olması gerekiyor” diye konuştu.
Türkiye’nin bölgede yaşanan gelişmelere çok dikkatli yaklaştığını ifade eden Arı, “Türkiye’nin açıklamaları temkinli ve istikrara yöneliktir. Sağduyu hakim olmasına yöneliktir. Türkiye Dış İşleri Bakanlığı’ndan Ruhani’nin açıklamaları çerçevesinde olayların çözüme kavuşturulmasına yönelik bir açıklama geldi, bunu olumlu buluyorum” şeklinde konuştu.
“Olayların yayılma ihtimali söz konusu”
Olaylar kontrole alınamazsa bütün kesimleri kapsayacak şekilde yayılma ihtimalinin söz konusu olduğunun altını çizen Arı, “Şu ana kadar olanlar bile ülkenin büyük bir kısmına yayıldığını görüyoruz. 4- 5 şehirde başlayan olaylar giderek genişliyor. İçeride bir dinamik var. İran rejimi uzun yıllardır ambargo altında, ekonomik sorunları çözemiyor. Batı ciddi anlamda bir ambargo uyguluyor. İran’da ihale almak, ticaret yapmak, bankacılık sistemini kullanmak oldukça zordur. Bu durumda İran’ın doğalgaz ve petrolünün değerlendirilmesine imkan sağlanmıyor. Bu da İran’ın ekonomik meseleleri aşmasını zorlaştırıyor” dedi.
Bütün bunların yanı sıra İran’ın bölgedeki savaşları da finanse ettiğine işaret eden Arı, “Suriye, Irak, Yemen’deki savaşlar da İran’a ekstra bir yük getirdi. Bunların da bu olaylara katkısı olabilir. Bütün bunlar ekonomi üzerindeki baskıyı arttırdı ve yoksul kesim bunların çözümünü bekliyor. 2013 yılında İran halkı Ruhaniye bir şans vermişti. Ruhani iş başına gelirken büyük ümitlerle geldi. Çünkü Mahmud Ahmedinejad rejiminde liberaller çok tepkiydiler. Onlar Ruhani’yi destekliyorlardı. Bu desteklerin sonuçlarını almak istediler, ama bugüne kadar halka çok yansımadı. İran 2016’da ilk defa yüzde 6 büyüdü. 2008’den beri hep eksi olan İran büyüyemiyordu. Gelinen noktada yeni atacağı adımlar olayları yatıştırabilir mi bundan emin değilim. İran dinamiklerine bakıldığını zaman bu meseleyi aşabileceğine olan ümidim daha fazla” şeklinde konuştu.