İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi, İsviçre’den kardeşine gönderdiği 15 bin lirayı, sahte pasaport ibraz eden kişiye veren bankayı, vatandaşlık numarası içeren kimlik kartı sorgulamadığı gerekçesiyle kusurlu buldu.
İsviçre’den gönderilen 15 bin lirayı, asıl alıcı Cafer Kaya’ya değil sahte pasaport ibraz eden dolandırıcıya ödeyen banka, kimlik kartı sorulmayarak gösterilen ihmali davranış nedeniyle parayı, faiziyle geri ödeyecek.
İsviçre’de yaşayan Mehmet Kaya, 10 Eylül 2015’te Western Union aracılığıyla 347 lira masraf ödeyip Tunceli’de yaşayan kardeşi Cafer Kaya’ya 15 bin lira gönderdi.
Parayı çekmek için 15 Eylül 2015’te Hozat’taki Western Union şubesine giden Cafer Kaya, paranın İstanbul’da aynı isimli biri tarafından 12 Eylül 2015 Cumartesi günü Şişli’deki bir alışveriş merkezinde nöbetçi olarak açık bir bankanın şubesinden çekildiğini öğrendi.
Cafer Kaya, savcılığa suç duyurusunda bulunurken, İsviçre’den İstanbul’a gelen Mehmet Kaya da söz konusu banka aleyhine dava açtı.
Mehmet Kaya’nın avukatı Erbil Güner tarafından İstanbul 11. Tüketici Mahkemesi’ne sunulan dava dilekçesinde, paranın 12 Eylül 2015’te Moldova vatandaşı Cafer Kaya adlı kişiye yalnızca pasaport ibrazıyla şahsi kusurlu olarak ödendiği belirtildi.
Paranın üçüncü kişiye ödenmesi esnasında doldurulan evrak üzerindeki hiçbir yazı ve imzanın gerçek Cafer Kaya’ya ait olmadığı anlatılan dilekçede, gerçek Kaya’nın da ikamet etmediği İstanbul’a hiç gelmediği kaydedildi.
Bankanın, paranın ödenmesi konusunda gereken dikkati ve özeni göstermesi, bütün güvenlik önlemlerini alıp prosedürleri objektif şekilde işletmesi halinde Cafer Kaya’nın maddi zarara uğramayacağı vurgulanan dilekçede, “Paranın alıcısı olduğunu beyan ederek bankaya başvuran kişinin yabancılık unsuru taşıması, pasaport ibraz etmesi, Cafer Kaya ismiyle Moldova vatandaşı görünmesi gibi güvenlik önlemleri ve kontrolleri göz ardı edilmiştir. Alıcının doğru kişi olup olmadığı usulüne uygun şekilde araştırılıp sorgulamamış, müvekkile ait para sahteciliklere karşı korunmamıştır.” denildi.
Dilekçede, paranın olay tarihinden itibaren yasal faiziyle davacıya ödenmesi istendi.
Mahkemenin dava dosyasını gönderdiği bilirkişi tarafından hazırlanan raporda, Western Union’un para transfer işlemlerinde bazı bankalarla anlaşmalı olduğu, alıcıdan kimlik belgesi ve gönderici tarafından bildirilen Money Transfer Control Number’ı (MTCN) söylemesinin istendiği, bunun ardından ödeme yapıldığı kaydedildi.
Raporda, davacının şifre mahiyetindeki MTCN numarasını başkalarıyla paylaşmaması halinde havalenin Türkiye’deki bir acenteden çekilemeyeceği vurgulanarak, MTCN numarasının gerek bankaların gerekse Western Union sisteminde şifreli olarak saklandığı, ödeme noktasında da alıcının beyanıyla sisteme girilene kadar görülmediği anlatıldı.
Bu gerekçelerle raporda, MTCN numarasının, bankalar ve Western Union sisteminden sızmasının teknik olarak olası gözükmediği değerlendirmesi yapıldı.
Davalı bankanın mahkemeye sunduğu dilekçede de paranın ödenmesi için alıcının MTCN kodunu söylemesi ve kimlik ibraz etmesi gerektiği, MTCN kodunun sadece parayı gönderen ile çeken kişinin bilebileceği, davacının bu kodu korumak zorunda olduğu belirtilerek, bankaya kusur atfedilemeyeceği bildirildi.
Davayı karara bağlayan mahkeme, parayı çekmek için kullanılan şifrenin sadece Mehmet Kaya tarafından bilindiğini, üçüncü kişinin öğrenmesinin imkansız olduğunu belirterek, parayı çekmeye giden şahsın doğru şifreyi yetkililere söylediğini, işlemin buna göre yapıldığını kaydetti.
Mahkeme, doğru şifre verilmediği sürece işlemin gerçekleştirilemeyeceğini vurgulayarak, banka kusurlu olmadığından davanın reddine karar verdi.
Bunun üzerine Mehmet Kaya, İstanbul 11. Tüketici Mahkemesi’nin kararını İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne (İstinaf) taşıdı.
Kaya’nın avukatlarınca hazırlanan dilekçede, mahkemenin karara etki edecek nitelikteki hayati delilleri toplamadan hüküm kurduğu öne sürülerek, parayı çeken dolandırıcının aynı pasaportla bir başkasının parasını da çektiğine ilişkin ayrı bir dosyadan oluşan delilin yerel mahkemeye sunulduğu anlatıldı.
Dilekçede, bu delil sayesinde dava konusu paranın çekilmesinde kullanılan pasaportun, aynı zamanda bir başka kişinin parası çekilirken de kullanıldığının anlaşıldığı belirtilerek, yine davalıların paranın güvenliğini sağlayamadıklarının, dışarıdan müdahaleyle dolandırıcılar tarafından paranın çekilmesine ilişkin bilgi ve şifrelerin alınabildiğinin de ispat edildiği kaydedildi.
Yerel mahkemenin bu delili incelemediği ifade edilen dilekçede, eksik inceleme ve hatalı kabuller içeren bilirkişi raporuyla yetinilerek karar verildiği aktarıldı.
Dilekçede, sahte pasaportların tespiti için de detektörlerin satıldığı, bankanın pasaport sahteciliğini öngörüp önlemini almak zorunda olduğu ifade edilerek, yerel mahkemenin kararının kaldırılması istendi.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi’nin kararında, Cafer Kaya adına düzenlenen sahte pasaporttaki imzayla, davacının kardeşi Cafer Kaya’nın dosyaya sunulan imzalarının bariz farklı olduğu belirtildi.
Bankanın yabancı uyruklu müşterilere ödeme sırasında tek başına pasaport üzerinden kimlik tespitiyle yetinmemesi, vatandaşlık numarası içeren kimlik kartı da istemesi gerektiği dile getirilen kararda, sadece ibraz edilen pasaport üzerine ödeme yapılmasının davalı bankanın ihmalini gösterdiği bildirildi.
İstinaf talebini kabul eden daire, yerel mahkemenin kararını kaldırarak, davalı bankanın, 12 Eylül 2015’ten itibaren 15 bin 347 lirayı yasal faiziyle davacıya ödemesine hükmetti.
Kararı AA muhabirine değerlendiren avukat Erbil Güner, bugüne kadar ilk derece ve üst mahkemeler tarafından bu konuda verilen kararların tüketiciler aleyhine sonuçlandığını söyledi.
Bu karardan önce mağdur olan tüketicilerden MTCN şifrelerini koruduklarını ispat etmeleri ve Western Union güvenlik sisteminin aşıldığını ortaya koymalarının beklendiğini dile getiren Güner, “Böylece mağdur vatandaşlar adalet karşısında da darbe alıyor ve hak kaybına uğruyorlardı. Dosyamızda alınan kararla acente ve bankaların dolandırıcılık eylemlerine karşı daha dikkatli ve özenli hareket etmeleri gerektiği ortaya konulmuş oldu. Dairenin kararı, bu anlamda emsal bir karar olmakla bu konuda mağduriyet yaşamış sayısız vatandaşa yol gösterici olması anlamında da memnuniyet vericidir.” ifadesini kullandı.