Uludağ Üniversitesi, FETÖ terör örgütü tarafından gerçekleştirilen kanlı darbe girişiminin yıldönümünde ‘Bir Kahramanlık Destanı; 15 Temmuz’ konulu panel düzenledi. Panele katılan akademisyenler, darbe girişiminin tarihi, sosyolojik ve uluslararası boyutlarını ele aldı.
Akademisyenler ve idari personel tarafından yoğun bir ilgiyle takip edilen panelin açılışında konuşan Bursa Vali Yardımcısı İbrahim Avcı, Türkiye’nin hem Türk dünyasının hem de İslam dünyasının ayakta duran son kalesi olduğunu söyledi. Bu kalenin hiçbir zaman rahat bırakılmayacağını belirten Vali Yardımcısı Avcı, “Karşımıza çıkan son olay ise paralel devlet yapılanması yani FETÖ’dür. Dış güçlerin de desteğini alan bu grubun Türkiye’de yeni bir manevra yaptığını ve bunda da Türk insanının bağlılığı, inancı ve güveni sayesinde bunda başarılı olamadıklarını hep birlikte gördük. Türk insanının basireti, inancı ve kararlılığı işte gördüğünüz gibi bir demokrasi zaferi 15 Temmuz olarak yansıdı. Ülkemiz yoluna en güçlü şekilde devam etmektedir” şeklinde konuştu.
Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Muhsin Özlükurt ise, Türkiye’nin bir yıl önce çok önemli bir badireyi geride bıraktığını vurguladı. O gün demokrasinin, milli birlik ve beraberliğin en güzel örneğinin Türk milleti tarafından gösterildiğine işaret eden Muhsin Özlükurt, “Bütün sivil toplum kuruluşları, devlet kurumları, belediyeler ve kentin yöneticileri dahil herkes bu konuda gerekli özveriyi gösterdi. Bu devleti yıkmak ve başka rejimleri hayata geçirmek istediler. Ancak milletimiz buna geçit vermedi. 40 yıldır bu konuda çalışıyorlardı. Bir yerde patlayacaklardı. Ancak istedikleri gibi olmadı” diye konuştu.
Tarihin en büyük ihanetlerinden birisi olan 15 Temmuz’un yıldönümü sebebiyle böyle bir panel düzenlemeyi uygun gördüklerini söyleyen UÜ Rektörü Prof. Dr. Yusuf Ulcay, “FETÖ ve onun tayfası hain çete ülkemizi ele geçirmeye çalıştı. Ancak milletimizin dik durmasıyla başarısız oldu. Türkiye’yi kendi iradesinin dışında hiçbir gücün yönetemeyeceğini tüm dünyaya göstermiş oldu. O kanlı darbede ülkesini savunmak amacıyla hayatını kaybeden bütün şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize de şifalar diliyorum. Al bayrağımızı kutsal sayan irade diri oldukça bu vatanı parçalamaya kimsenin gücü yetmeyecektir” dedi.
Açılış konuşmalarının ardından “Bir Demokrasi Zaferi: 15 Temmuz” konulu panele geçildi. Panelde moderatörlük yapan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Yüce, FETÖ terör örgütünün Türkiye’yi felakete yöneltmek için başlattığı girişimin Türk milletinin azmi ve kararlılığı sayesinde önemli bir zafere dönüştüğüne işaret etti.
Panelin ilk konuşmacılarından Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muammer Demirel, Osmanlı Devleti dönemindeki darbe girişimleri ve sonuçları hakkında açıklamalarda bulundu. Osmanlı döneminde darbe girişimleri nedeniyle 3 padişahın şehit edildiğini aktaran Demirel, “Darbe girişimlerinin ana hedefi en baştakini ortadan kaldırmak ve kendi istediği yöneticiyi başa getirmektir. Sultan II. Abdülhamit zamanında yapılan yeniliklere karşı çıkan yeniçeriler aynı bu şekilde ayaklanmıştır. Ancak Sultan Abdülhamit’in hazırlıklı olması ve milleti arkasına almasıyla birlikte 2 saat içerisinde bu ayaklanma bastırılıyor. Bu olaya tarihte Vaka-i Hayriye deniliyor. 15 Temmuz’da yaşanan olay da bizzat aynısıdır. Biz 15 Temmuz’a ikinci Vaka-i Hayriye diyebiliriz” dedi.
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tayyar Arı ise darbelerin asla kendi kendisine oluşmadığının altını çizdi. Tayyar Arı, “Darbelerin iç yada dış bağlantıları var mı diye ortalıkta sorular dolaşıyor. Dünya üzerindeki tüm darbe girişimlerine baktığımız zaman şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; bir darbe uluslararası bağlantıları garanti altına alınmadan yapılamaz. Bir darbe dış destek olmadan başarıya ulaşamaz. Çünkü darbe gayri meşrudur. Dünyanın her yerinde böyle kabul edilir ve başarılı olmazsa bu girişimde bulunanlar o ülkede idam cezası varsa idamla yargılanırlar. Eğer idam yoksa da en ağır cezaya çarptırılırlar. Eğer uluslararası destekleri arkanıza almazsanız, başarısız olduğunuzda ortada kalır ve birer hain durumuna düşersiniz” şeklinde konuştu.
Doç. Dr. Ferhat Pirinççi ise panelde 15 darbe girişiminin dış dünyadaki algıları hakkında açıklamalarda bulundu. Darbe girişimi gecesinde bir yandan gelişmeleri takip ettiklerini bir yandan da uluslararası alanda girişimin nasıl görüldüğünü araştırdıklarını vurguladı. verdiği örneklerde darbe girişiminin uluslararası arenada yavaş yavaş ısıtıldığını belirten Ferhat Pirinççi, “2013 yılından itibaren özellikle ABD’de Türkiye algısı yavaş yavaş kötüye gitti. Türkiye’nin DAEŞ’le işbirliği yapıyor algısı belli çevreler tarafından yayılmaya başladı. Darbe gecesi henüz biz ne olduğunu anlamadan bazı yabancı kalemlerin darbe girişimini meşrulaştıracak yazılarını hazırlamış olduklarını gördük. Böyle yüzlerce örnek verebiliriz. ABD’nin darbeye karşı olduğunu açıklaması, darbe girişiminin başarısız olacağının kesinleşmeye başlamasının ardından geldi. Uluslararası kamuoyunda oluşturulan olumsuz imajın halen değiştirilemediğini de söyleyebiliriz” diye konuştu.
Panelin son konuşmacılarından Doç. Dr. DerdaKüçükalp de darbe girişiminin sosyolojik ve psikolojik yanları hakkındaki gözlemlerini paylaştı. Küçükalp, “Türkiye’nin demokrasisine yapılmış olan bir müdahale söz konusu. Türk halkı da bu girişime tepki gösterdi ve demokrasisine sahip çıktı. Bu işin görünen kısmı. Bir de görünmeyen kısmı var. Bu işi yapanlar aldatılmış ve cahil insanlar değildi. Mutlaka bir takım şartlandırmalardan geçtiler. Ancak bu kadar büyük bir sonuç doğuracak girişimin arkasında çok önemli şartların olması gerekiyor. Bunu dini bakımdan çok yüce bir maksat olarak gördüler ve ahlak kurallarının dışarısına çıktılar. İnsanlar eğer amaçlarını böyle kutsallaştırırlarsa her türlü zalimliği de maalesef yapabiliyorlar. 15 Temmuz darbe girişiminde de gördüklerimiz buydu” dedi.