Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, “Bu gömlek artık bize dar geliyor. Bizim 2023 hedeflerine 2053 hedeflerine 2071 hedeflerine daha sağlıklı daha güvenli daha emin adımlarla yürümemiz gerekiyor” dedi.
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Çorlu İlçe Teşkilatı tarafından Çorlu Kültür Merkezi’nde düzenlenen genişletilmiş ilçe danışma meclisi toplantısına katıldı. Bakan Arslan, toplantıda yaptığı konuşmada, “Emaneti ehline verme gereği, ecdattan aldığımız, Peygamber Efendimizin nasihatinden aldığımız bir gelenek. Onun için siz emaneti ehline verdiniz. Ehli 14 yıldır 15 yıldır size hizmet ediyor buna hiç şüphe yok. Emanetinizi daha iyi temsil etmek için sizin huzurlarınıza getirdik. Diyoruz ki emaneti daha yukarılara taşımak için daha güçlü hizmet etmek için söz sizin, karar sizin, sandık sizin anayasa değişikliği sizin, var mısınız? Var olduğunuzu zaten biliyoruz da bizim bu soruyu sorma sebebimiz, sağır olanlar, duymayanlar sizin ne demek istediğinizi anlamayanlar, bir kere daha sizin ağzınızdan duysunlar diye söylüyoruz. Elbette ki varsınız, elbette ki varız, elbetteki var olacağız. Çünkü artık kabımıza sığmıyoruz. Çünkü bu gömlek artık bize dar geliyor. Bizim 2023 hedeflerine 2053 hedeflerine 2071 hedeflerine daha sağlıklı daha güvenli daha emin adımlarla yürümemiz gerekiyor. Bu yürüyüşü de sizin inşallah vereceğiniz destekle yapacağımız bir çok değişiklikle gerçekleştireceğiz” diye konuştu.
“Bir gün hayır dediler, ertesi gün hodri meydan”
Anayasa değişikliği konusunda muhalefet partilerinin tutumunu eleştiren Bakan Arslan, şunları söyledi:
“Pekiyi anayasa değişikliği gerektiğini başka zikreden yok mu? Şu an ki partilerin hepsi zikrediyordu. Hepsi diyordu ki evet bu anayasa değil. Kaç milletvekilimiz olmadan hepimiz eşit olalım bu komisyona üçer tane milletvekili verelim, anayasayı değiştirelim dediğimizde işte orada durdular. Orada dün söylediklerini unuttular. Dün söylüyordunuz, gelin bugün yapalım dedik yok dediler. Anayasa değişikliği mecliste görüşülürken hepiniz şahit oldunuz bir gün hayır dediler, ertesi gün hodri meydan, bir sonraki gün vatandaşın tercihi bizim de başımızın gözümüzün üstüne diyenler, aradan bir gün geçmeden bu sözlerini unuttu. Anayasa mahkemesine gideceğiz dediler. Akşamdan sabaha bu kadar da karar değiştirilmez. Meydanlarda bas bas bağırdılar, mecliste bas bas bağırdılar, biz buna hayır diyeceğiz dediler. Sonra sıra oylamaya gelince oy verme kabinine geçtiler, 20 dakika düşünüyorum dediler, yazıklar olsun. Vatandaşa söz verirken düşünmediysen, sana hizmet getireceğim derken düşünmediysen, sorumluluk aldıktan sonra düşünmediysen, eğer sadece bir kabine geçip orada düşünüp benim geleceğimi ona göre tayin edeceksen, vay bu milletin haline. Allah’tan millet onları dinlemiyor. Allah’tan millet kime sorumluluk vereceğini biliyor. Çorlulu kime sorumluluk vereceğini biliyor. Çorlulu kimin bu ülkeyi muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkaracağını herkesten iyi biliyor. İyi bildiği için bu ülkede 14 yıldır istikrar var, bu ülkede huzur var, bu ülke büyüyor.”
“Eğer eşim doktora gözükebilmişse, elinde bir reçete varsa bu sefer de eczane kuyruğunda bekliyordum”
“Bu ülke nasıl büyüyor, niye büyüyor, ne yapıyor müsaade ederseniz biraz da oradan dem vuralım” diyen Bakan Arslan, “14 yıldır AK Parti hükümetleri iktidar. Ondan önce iktidarlarla yok muydu, vardı. Ondan önce bu ülkenin insanı çalışmıyor muydu yine çalışıyordu. Bu ülkenin insanı üretmiyor muydu? Yine üretiyordu. Değişen bir şey var. AK Parti hükümetleri dedi ki ben milletten aldığımı, millete hizmet olarak sunacağım, IMF’nin kapısında dilenmeyeceğim, IMF’den aldığım paraları üç beş tane banka sahibine peşkeş çekmeyeceğim. Sadece faiz için uğraşmayacağım. Ülkenin kalkınması için yollarının, yapılmasının için, okul sayısının artması için, barajlarının sayısının artması için, hastane sayısı artması için harcayacağım dedi. Hastane kapılarında bekliyor muydunuz? Ben gece akşam 12’de gidip sabah 7’ye kadar hastanede sıra almak için bekliyordum. Sırayı aldıktan sonra de eşime diyordum ki buyur sen doktora kontrolünü ol, akşama kadar olabilirsen, dönüp işe gidiyordum. Sizin benden ne farkınız var, aynı şeyi siz de yapıyordunuz. Ertesi gün akşam hastaneye geliyordum, eğer eşim doktora gözükebilmişse, elinde bir reçete varsa bu sefer de eczane kuyruğunda bekliyordum ki ilacı alabileyim. Onların bizi mahkum etmek istedikleri ülke bu. Bunu lütfen unutmayalım. IMF kapılarında dileniyorduk. IMF’den 300 milyon, 500 milyon borç bulduğumuz zaman adamları havalimanlarında davul, zurnayla karşılıyorduk. Bugün sadece Tekirdağ’ı Hayrabolu’ya bağlayacak yolu bölünmüş yol yapmak için bir o kadar daha harcayacağız. O da yetmez İstanbul’u Trakya üzerinden Çanakkale’ye, Ege’ye bağlamak için o konuştuğumuz paraların on mislini bir yola bir köprüye harcıyoruz. Niye, bu bölgeler kalkınsın, Trakya kalkınsın, Tekirdağ kalkınsın. Yanında Kırklareli, Edirne kalkınsın, Çanakkale kalkınsın. Bu bölgenin, Çorlu’nun sanayisi, endüstrisi daha da gelişsin diye. Daha da gelişsin, katma değer oluşturalım, ülkemizin 81 iline hizmet edelim diye” şeklinde konuştu.
“Vesayet rejiminden kurtulmak istiyoruz”
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, “Bırakın onlar gibi, FETÖ gibi, PKK gibi, DAEŞ gibi karşımıza hangi hainler çıkarsa çıksın, bu yoldan geri dönüş yok, Cumhuriyetle yönetiliyoruz, rejimin adı belli ama vesayet rejiminden kurtulmak istiyoruz. Diyoruz ki yasama ile yürütme bir birinden ayrılacaktır. Her ikisi de daha güçlü olacaktır. Ne için, benim koltuğum için değil, öbürünün koltuğu için değil, bu ülkeyi daha iyi yönetmek, çocuklarımızın, torunlarımızın geleceğini daha iyi korumak için. Mahkemeler bağımsız, değişiklikle diyoruz ki hem bağımsız hem tarafsız olsun bundan rahatsız oluyorlar. Tarafsız oldun diyoruz, tarafsız başka bir şey demiyoruz. 18 yaşındaki genç oy veriyorsa beni seçiyorsa, seni seçiyorsa, hizmet et diyorsa o genç kendini iyi yetiştirsin gelsin aday adayı olsun vatandaş da eğer beğeniyorsa meclise göndersin hizmet etsin. Niye korkuyorsun 18 yaşındaki gençten. Bugün bizim değişsin dediğimiz anayasanın Cumhurbaşkanına verdiği sınırsız yetki var. Zaten bu yetkiyi kullanıyoruz ama sorumluluk yok. Vatana ihanet dışında hiçbir sorumluluk dışında hesap soramıyorsanız. Vatana ihanetin hesabını sormanız içinde yüzde 75 yani dörtte üç milletvekilinin de beraber el kaldırması lazım. Hayır diyoruz böyle yapmayalım. Bugün Recep Tayyip Erdoğan var, herkes güveniyor, yarın belki başka biri gelir, o zaman her şeyden sorumlu olsun, yetkisi olsun ama sorumluluğu olsun her konuda hesap sorabilelim. Kaç milletvekiliyle üçte iki milletvekiliyle yani yüzde 66 ile. Bugün yüzde 75 bile sadece vatana ihanetle ilgili sorumluluk varken her şeyle ilgili sorumlu olsun. Bundan da kaçıyorlar. Arkadaş, o zaman sen ya ne söylediğinin farkında değilsin ya ağzından çıkanı kulağın duymuyor. Hem diyorsun ki tek kişi rejimi olmasın biz hesap soralım dediğimiz zaman kaçıyorsun bundan demek ki ne istediğinin farkında değilsin. İstediğin, geriye dönelim, eskiden olduğu gibi vatandaşın kararı ile değil üç beş kişinin kararı ile bu ülke yönetilsin. O artık geride kaldı. Bu vatandaş 15 Temmuz darbe girişimindeki hainliği yaşadı. 15 Temmuz’u yaşarken bir olarak, beraber olarak ülkenin her yerinde göğsünü silahlara siper etti. Göğsünü o hainlere, o silahlara siper eden bu vatandaş, arık başka birine hiçbir şekilde meydanı bırakmaz. Hiçbir şekilde vesayet odaklarına izin vermez. Milli iradenin tecellisi ile ilgili temsilcisini seçer ve sonuna kadar arkasında durur” dedi.
“Birileri ulaştırmanın yaptığı büyük projelerin karşısında duruyor”
“Birileri ulaştırmanın yaptığı büyük projelerin karşısında duruyor” diyen Bakan Arslan, “Bu projeleri niye istemiyor. Üçüncü havalimanını yaptık, karşı çıktılar, niye karşı çıktılar biliyor musunuz. Üçüncü havalimanı demek, Amerika’dan kalkan bir uçağın yolcusuyla beraber başka ülkeye gitmek yerine Türkiye’ye gelmesi demek. Türkiye’den de Uzak Doğu’ya gitmesi demek. Bundan bana ne diyebilirsiniz. Bu uçak hava sahamızdan geçerken biz para ödüyor. O yolcu ülkemize para veriyor. O yolcu havalimanımızdan kalkarken para veriyor. O yolcu havalimanımızda ülkemize para bırakıyor. Bu pastayı paylaşmaya alışmış olan ülkeler o pastanın Türkiye’ye gelmesini istemiyor. Onların istememesi normal de onlara maşalık eden, bizim içimizdeki hainlere ne demeli. Demiryolu yapıyoruz. Biliniz ki Halkalı’dan giren bir yabancı tren ülkemizi boydan boya kat ederek, Orta Asya’ya gittiğinde, ülkemizden geçtiği her bir kilometre için bize para veriyor. Ülkemizden geçen, bölünmüş yoldan geçen her TIR, her kamyon ülkemize para ödüyor. Alışverişte para bırakıyor. Yollar, havayolları, demiryolları artınca dış güçler dediler ki eyvah, yıllardır kendi aramızda paylaşmaya alıştığımız pastaya ortak çıktı, kim Türkiye. O zaman Türkiye’nin önünü kesmemiz lazım. Türkiye’nin önünü keserken de Türkiye’nin büyümesine sebep olan kişi kim, Recep Tayyip Erdoğan. Onun için üçüncü havalimanına, onun için üçüncü köprüye, onun için İstanbul – İzmir köprüsüne onun için 1915 Çanakkale köprüsüne velhasılı kelam bütün projelere karşı çıkıyorlar. Allah’ın izniyle onların karşı çıkmasının hiçbir ehemmiyeti yok. Projeleri tek tek hayata geçirmeye devam edeceğiz. Kimin sayesinde 15 Temmuz’da bir olup, beraber olup kurşunlara, tanklara, karşı göğsünü siper eden siz değerli milletimizin sayesinde. Sizin desteğiniz bizim yanımızda olduğu sürece biz de inşallah daha güçlü bir şekilde size hizmet edeceğiz. Siz hizmetkarlarınızı biliyorsunuz. Hizmetkarlarınız, size hizmeti, halka hizmeti hakka hizmet diye yapıyorlar. Bu konuda hiç kimsenin şüphesi olmasın. Biz bir birimizden eminiz. Dolayısıyla başkalarının ne düşündüğünün başkalarının emellerinin ne olduğunun hiçbir önemi yok. Allah’ın izniyle biz emin adımlarla sağlam adımlarla 2023’e de 2053’e de 2071’e de yürüyeceğiz. Bu kutlu yürüyüşte tek bir engel kaldı 2, 2,5 ay sonra referandum sandığı önünüze geliyor. Şöyle yapın demek bizim haddimize değil. Millet en iyisini biliyor. Bugüne kadar en iyisini yaptı, bundan sonra da en iyisini yapacaktır. Bize verdiğiniz sorumluluğun gereğini biz mecliste arkadaşlarımızla yaptık. Bundan sonra söz de sizin, karar da sizin, ne karar verirseniz biliyoruz ki siz kararları hainlerin emellerine göre değil bugüne kadar taş üstüne taş koymamış olanların beklentilerine göre değil, sizin hizmetkarlarınızın beklentilerine çocuklarınızın, torunlarınızın gelecekleri neyi gerektiriyorsa ona göre yapacaksınız. O kadarı da inşallah biz o günden sonra da çok daha çalışarak çok daha koşturarak uygulayacağız. Bugünümüz elbetteki dünden iyi kimse kıyaslamaya kalkmasın ama Allah’ın izniyle yarınımız bugünden daha iyi olacak. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Desteklerinizden, birliğinizden, beraberliğinizden dolayı hepinize teşekkürlerimi sunuyorum” dedi.