Chp Myk Toplantısı

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, “Bugün yaşadığımız sorunları ne Merkez Bankası, ne allayıp pullayıp tekrar masaya getirdiğiniz dostlar alışverişte görsün paketleri kurtaramaz. Sorun siyasidir, çözüm de siyasette olmak zorundadır. Sorun demokrasi eksikliğidir, çözüm de demokrasinin güçlendirilmesi olmak zorundadır” dedi.

Yayınlama: 25.01.2017
986
A+
A-

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında Genel Merkez’de toplandı. Toplantının gündemini ise Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Böke düzenlediği basın toplantısıyla paylaştı. Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş’un dün yaptığı açıklamaya değinen Böke, “Maalesef dün Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş tarihin kara sayfalarına geçecek bir açıklama yaptı. Şunu söyledi; ’Suikastler, canlı bombalar devam edebilir, referandumdan ’evet’ çıktıktan sonra terörün sesi kısılır’ dedi. Bu cümle kendi başına hem itiraf hem de bir tehdittir. İtiraftır çünkü bir hükümetin sözcüsü bu açıklamayla terör örgütlerine hükümetin göz yumduğunu, bu sebeple canlarımızın katledildiğini, Türkiye’nin bu göz yumma nedeniyle terör kaosu yaşadığını açıkça söylemiştir. Bu cümle kendi başına bir tehdittir. Çünkü eğer evet derseniz, başkanlık rejimini getirirseniz terör bitecek ama hayır derseniz terör sürecek demektir. Bu AKP’nin ne ilk itirafı ne de ilk tehdidi maalesef. AKP’nin vatandaşı terörle tehdit etmek gibi bir alışkanlığı var” diye konuştu.

 

“Terör sizin için çözülecek bir sorun değilde siyaseten kullanılabilecek araç mıdır?”






7 Haziran seçimlerinin ertesinde iktidarı kaybediyor olmanın telaşıyla Burhan Kuzu’nun çıkıp ’Millet kaosu seçti’ dediğini söyleyen Böke, “Hemen ardından 1 Kasım süreci başladı. Erdoğan çıktı; ’400’ü verin bu iş huzur içinde çözülsün’ dedi. O süreçte Türkiye kaosa sürüklendi, darmadağın olduk. O günün Başbakanı Ahmet Davutoğlu çıktı; ’Bombalar patladı, oyumuz arttı’ diyebildi. 1 Kasım’a giderken AKP tek başına iktidar olursa terör biter dediler. Şimdi aynı nakaratı bir kez daha dinliyoruz. Bu da yetmez rejimi değiştirirseniz, ülkeyi tek adama teslim ederseniz , milletin egemenliğini saraya teslim ederseniz terör biter diyorlar. 1 Kasım seçimlerinden sonra terör bitmedi, artarak sürüyor. O zaman hiç kusura bakmayın siz her seçim dönemi bu sopayı neden sallıyorsunuz ve bu terör neden hiç bitmiyor diye sorarlar. Bizde soruyoruz, hepimizin canını yakan terör sizin için çözülecek bir sorun değil de siyaseten kullanılabilecek araç mıdır? AKP hükümeti sözcüsü, bu sözlerinin anlamını mutlaka açıklamalıdır. Aksi halde bugünkü terörün kaynağı konusunda hükümet zan altında kalır. Tehdit etmeyin, görevinizi yapın. 80 milyonun can güvenliğini siz sağlamaktan sorumlusunuz, tehdit etmekten değil” ifadelerini kullandı.

“11 Ekim’den beri Türkiye’nin demokratik anayasal rejimine karşı bir saldırıyla karşı karşıyayız” diyen Böke, “Türk lirası yüzde 26 civarında değer kaybetmişken Türkiye’nin gündemi bunlardan çok uzaklarda, ülkenin geleceği rejim değişikliği inadına kilitlenmiş durumda. Fiili başkanlığın miladı olan 2014 yılından bugüne kadar zaten bu tek adam rejiminin faturasını hep beraber ödüyoruz. Fiili başkanlık döneminde Türkiye fakirleşti. Fiili başkanlık döneminde Türkiye ekonomisi küçüldü. Fiili başkanlık döneminde yaşadıklarımız, eğer rejim değişikliği olursa ne yaşayacağımızın çok somut bir göstergesi. Perşembenin ne getireceği çarşambadan belli. Şu soruyu sormak bir yükümlülüktür. Bu anayasa değişikliği Türkiye’nin, 80 milyon vatandaşın hangi sorununa çare olacak?” değerlendirmesinde bulundu.

 

“Bugün yaşadığımız sorunları ne Merkez Bankası, ne allayıp pullayıp tekrar masaya getirdiğiniz dostlar alışverişte görsün paketleri kurtaramaz”

Merkez Bankasının açıkladığı faiz kararına değinen Böke, şunları kaydetti:

“Merkez Bankasının kararı ve sonrasında yaşananlar Merkez Bankasının bağımsızlığının ve saygınlığının maalesef tamamen eridiğini, bu siyasi iktidar tarafından eritildiğini bize açıkça gösterdi. Merkez Bankası siyasetçileri kızdırmama korkusuyla ekonominin gerçekleriyle kendi yaptıkları arasına sıkışıp kaldı. Merkez Bankasının tek adam rejimi kaynaklı sıkışıklığı Türkiye’ye her gün ekonomik bedeller ödetiyor. Tek adam rejiminin kurumları çökertmesi bir bedel olarak 80 milyona geri dönüyor. Bu siyasi risk olmasa, kurumların üzerine bu baskılar kurulmasa, 90 yılda inşa edilmiş kurum saygınlıkları bir siyasi ihtiras uğruna yok edilmese esasında Türk lirası değer kaybetmeyecek, faizler artmayacak, hatta o faizler kendiliğinden düşecek. Kurumların içini boşalttıkları gibi reform kelimesinin de içini boşalttılar. Eylül’de bir paket açıklanmıştı, büyük şaşaalarla Doğu Güneydoğu teşvik paketi. Şimdi o paket yeniden ambalajlandı, cazibe merkezleri adı altında yeniden büyük şaşaalarla Sayın Başbakan tarafından dün açıklandı. Daha birkaç ay önce 23 ilin açıklanmış teşvik paketi bir kez daha pişirilip karşımıza konuldu sanki yeni bir şey varmış gibi. O pakette de cazibe merkezlerinden bahsediliyordu bu pakette de. Arka arkaya paket açıklama ihtiyacının olması hem iş yapılmıyor olmasından kaynaklanıyor hem de yapılanların işe yaramıyor olmasından kaynaklanıyor. Siyasi istikrarsızlık, hukuksuzluk, terör ve güvenliksiz devam ettiği sürece bu paketler ve Merkez Bankası hiçbir soruna çare olamaz. Hepimize düşen görev bu siyasi istikrarsızlığı, bu hukuksuzluğu biran evvel düzeltmek ve Türkiye’nin ortak sorununa çare olmaktır. Bugün yaşadığımız sorunları ne Merkez Bankası, ne allayıp pullayıp tekrar masaya getirdiğiniz dostlar alışverişte görsün paketleri kurtaramaz. Sorun siyasidir, çözüm de siyasette olmak zorundadır. Sorun demokrasi eksikliğidir, çözüm de demokrasinin güçlendirilmesi olmak zorundadır. Türkiye ekonomisinin ihtiyacı çok belli; huzur, güven, güvenlik, demokrasi, birlikte yaşama kültürünü geliştirecek bir değişim gerekiyor. Rejim değişikliği dayatmasıyla statükoyu ve vesayeti derinleştirecek adımlardan uzak işler yapmak gerekiyor.”

 

“Gelebilecek hiçbir tehdide biz pabuç bırakmayacağız”

“Referandum sürecine gidilirken daha ilk haftadan ’hayır’ diyeceğini açıklayan kişi ve kurumlara baskılar başladı bile” ifadesini kullanan Böke,

“AKP’nin referandum stratejisinin korku ve tehdit olduğu görülüyor. Dün Türkiye Kamu-Sen’e saldırı yapıldı. Bugünden uyarma ihtiyacı ortaya çıkıyor. Rejim değişikliğine hayır diyenlere, Cumhuriyete sahip çıkanlara, milletin egemenliği sarayın egemenliğinden kıymetlidir diyenlere, saraya teslimiyete hayır diyenlere ister hükümet yandaşları, isterse hükümetin cesaretlendirdikleri tarafından gelebilecek hiçbir tehdide biz pabuç bırakmayacağız. Buna demokrasi diyen, Cumhuriyet diyen, Türkiye’nin birliği beraberliği diyen hiç kimse izin vermeyecektir, vermemelidir. Vatandaşından STK’sına, derneklerinden odalarına hepimize ortak görev düşüyor. Demokrasiyi bu referandumda da yaşatmak ve daha sonra demokrasiyi hep beraber inşa edecek hayır adımını atmak hepimizin en temel görevi. Ne yaparsanız yapın Türkiye’ye tek adam rejimine karşı duranların mücadelesine ve demokrasiye engel olamayacaksınız. Bu ülkede mutlaka demokrasi kazanacak. Türkiye, Cumhuriyet diyen, bu düzen değişmeli diyen herkes mutlaka hayır diyecek” şeklinde konuştu.

 

“Türkiye’yi yok etmek pahasına ’evet’ demeyi göze almışlar”

Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Böke, sosyal medyada başlatılan evet kampanyasıyla ilgili soruya, “Ekmeğini taştan çıkartmak zorunda kalan milyonlar var Türkiye’de. Onlar kendi yarınları için hayır diyecekler. Ama belli ki kendi kazandığı milyonlar, ancak sarayın vesayetine bağlı olanlar Türkiye’yi yok etmek pahasına ’evet’ demeyi göze almışlar” yanıtını verdi.

 

“Hiçbir endişemiz yok”

Başbakan Binali Yıldırım’ın il başkanlarına yaptığı konuşmadaki, “’Rejim değişiyor, Türkiye elden gidiyor’, onlar kendileri gidiyor. Feryadı figanları Türkiye için değil, kendi ikbal meseleleri için. Türkiye’nin bir yere gittiği yok. Türkiye emin adımlarla muasır medeniyetler seviyesine ilerliyor. Telaşları kendi gelecekleri, kendi ikballeri” sözleri ile ilgili soru üzerine Böke, ” AK Parti’nin kendi ikbaliyle ilgili olan endişesi her adımından belli olduğu için burada çok açık bir kendini ifade ve itiraf yaşanmış bir kez daha. AKP’nin huyudur, itiraf eder, tehdit eder. Bizim Türkiye’nin geleceğiyle ilgili tek bir kaygımız var, o da Türkiye’de bu düzeni derinleştirmek isteyen, yeni bir saray vesayeti kurmak isteyenlere karşı duracak demokratik güçleri güçlendirmek bizim tek görevimiz. Hiçbir endişemiz yok. Biliyoruz ki bu topraklardan sadece ve sadece birlikte yaşama kültürü ve demokrasi çıkar” açıklamasında bulundu.

Böke, konuşmasının sonunda ’Hayırlı günler olsun’ dedi.



Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

betnis giriş
betnis
yakabet giriş