90’lı yıllardan günümüze kadar Davos’ta ve dünyanın farklı coğrafyalarında düzenlenen Dünya Ekonomik Forum toplantılarını takip eden, bir çoğuna da konuşmacı olarak katılan İhlas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Mücahid Ören, Türkiye’nin Davos gibi organizasyonlarda daha geniş katılımla yer alması gerektiğini söyledi.
Ören, İsviçre’nin Davos kasabasında bu yıl 47’ncisi düzenlenen Dünya Ekonomik Forum toplantılarının son gününde Trump’un başkanlık koltuğuna oturması, Davos katılımcılarının Türkiye’ye bakışı, terör, mültecilik ve Davos’a damgasını vuran konularla ilgili genel bir değerlendirme yaptı.
Ören, Trump’ın görevi devralmasına ilişkin, “Trump, ‘Ben Amerikan halkı için doğru olanı yapacağım’ taahüdüyle seçimi kazandı, bunu da sürdürmesi gerekiyor. Bunu sağlamak için kendisini kontrol edebilecek, hata yaptırmayacak bir kabine ve etrafında danışman ordusu kurmaya çalışıyor. Bunu iyi okumak gerekir. Bu sadece Amerika için değil, uluslararası politikalar için de önemli. Türkiye’nin ABD ile çok ciddi gündemi var. Bunu doğru öncelik sırasına koymak Trump’ın kendi önceliklerini de göz önüne alarak bir politika gerçekleştirmek gerekiyor. Bu yapılırsa bizim adımıza kazançlı ve doğru bir adım olur. Genel olarak baktığımızda dünya inanılmaz bir beklenti, endişe, korku, şüphe, bilinmeyene doğru giden bir heyecan içerisinde. İş adamları, politikacılar, yazarlar herkes bugünü sabırsızlıkla bekliyor. Bundan sonraki ilk yüz gün önemli tabii. İlginç bir dönemin başladığını söyleyebiliriz. Bir tarafta Çin ve onun beklentileri, bir taraftan ABD’nin bugünkü yemin töreni. İlginç bir dış politika senaryosu var” diye konuştu.
TÜRKİYE KONUŞULMADI
Davos’la ilgili dikkat çeken gözlemlerini de anlatan Ahmet Mücahid Ören, Türkiye’nin Davos sürecine kendi iç gündemi nedeniyle yeterince katılım sağlayamadığını vurguladı. Ören, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de şu anda anayasa görüşmeleri süreci var. Bu Davos’a katılım konusunda önemli bir engel oluşturdu. Sayın Başbakanımızın katılım kararı vardı, maalesef iptal ettiler. Elbette ki Türkiye’nin buradaki önceliği çok önemli. Ancak bir şey dikkatimi çekti ve bunu forum yöneticileri ile de tartıştım ve görüştüm. Terör ve göçmen krizinin ele alındığı iki foruma katıldım. Ama her iki konunun da işlendiği oturumların hepsinde Türkiye hiç konuşulmadı. Terörle ilgili çok önemli bir panele katıldım. Nijerya konuşuldu, Avrupa konuşuldu, Suriye konuşuldu, DEAŞ konuşuldu, hepsi konuşuldu. Ama Türkiye’nin hem sınırlarında hem de büyük şehirlerinde yaşadığı terörle ilgili tek bir kelime geçmedi. Sabırla sonuna kadar bekledim. Sonunda soru sordum. ‘Türkiye’de bu kadar olay oluyor. Hiç birinizin gündeminde değil veya konuşmuyorsunuz?’ ’Doğru söylüyorsunuz’ dediler, ’Türkiye’de de bir şeyler oluyor.’ Bu çok yanlış bir şey. Forum adına da büyük bir eksiklik. Türkiye’ye bir çok yabancı devletin veya kuruluşların bakış açılarını biliyoruz. Ama bir şekilde buralarda olmamız lazım. Dediğim gibi hükümet adına katılımda bir zamanlama problemi yaşandı. Olmadı, olsun, uzmanlar seviyesinde olabilir, emekli olmuş yine devlette hükümette görev lamşı kişiler seviyesinde olabilir. Tabi foruma da bu konuda büyük yük düşüyor” diye konuştu.
NE YAZIK Kİ YALNIZIZ
Türkiye’nin yaşadığı son süreçte yalnız olduğuna değinen Ahmet Mücahid Ören, Davos’ta şahit olduğu iki katılımcı arasındaki diyalogu şu şekilde aktardı: “Sayın cumhurbaşkanımızın söylediği bir şey var. Biz bunu son bir senedir her gün konuşuyoruz. İçinde yaşadığımız bu sorunlu günlerde biz ne yazık ki yalnızız. Bu muhakkak. Forum olduğu salonda birçok oturum alanları var. Bir tanesinde otururken biraz uzağımdaki iki kişinin konuşmasını dinledim. Yanlarına gidip müdahale etmedim. Biri diğerine diyor ki, İstanbul’da terör hadiseleri çok ama hükumet ne kadar polis varsa aşağı yukarı hepsini ya kovdu, uzaklaştırdı, bir kısmını içeri attı. Dolayısıyla teröre müdahale edebilecek önleyecek polis kalmadı diyor. Bu ne kadar yanlış, cahilce bir yaklaşım. İşin daha garip olanı, bunu iki lise öğrencisi konuşsa eh ne biliyorlar dersiniz. Ama Dünya Ekonomik Forumu’na katıldıysa bu iki kişi, eminim bir şekilde ya zengindir, ya başarılıdır, ya bir kariyer sahibidir. Bu kadar konulardan uzaklar veya taraflı bakıyor. Yine tekrar söylüyorum. Biz kendi dertlerimizle sorunlarımızla yalnızız. Bu yalnızlık bir eksiklik anlamına gelmez. Hepsinin üstesinden geliyoruz, çözüyoruz. Biz önce rabbimize sonra milletimize güvendik ve devam edeceğiz sonuçlarını alacağız. Bütün dünya da bunu görecek.”
Türkiye’nin yalnızlığının Davos gibi ortamlarda fark edildiğini ifade eden Ören, Davos’ta çok anlamsız sorulara muhatap olduklarını kaydetti. Ören, “Örneğin İhlas Haber Ajansı yıllardır Dünya Ekonomik Forum’unda Davos’ta çok faal, aktif çalışır. Buraya katılan gazeteci arkadaşlarımıza, ’Aaa siz nasıl gelebildiniz? Çıkmanıza izin mi verdiler? Tutuklanmadınız mı?’ gibi soruları yabancı meslektaşları sordular. Bu kadar konulara taraflı veya uzak bakıyorlar” şeklinde konuştu. Ören, bu duruma aslında şaşırmamak gerektiğini, Türkiye’de olan terör hadiseleri ile Avrupa’da olan terör hadiselerine hem yabancı basının hem yabancı devletlerin yaklaşımlarında bunun en iyi şekilde görüldüğünü kaydetti.
KİMSENİN AKLINA İHTİYACIMIZ YOK
Türkiye’nin içinde bulunduğu anayasa değişikliği ile ilgili birçok soruya ve yoruma muhatap olduğunu da hatırlatan Ören, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Akıl vermeye çalışanları duydum ve dinledim. Kimsenin aklına ihtiyacımız yok. Türkiye kendisiyle ilgili kararları kendi yetkili organlarında verir. Sonucunda da Türk halkı verir. Bizim dışarıdan birilerinin şöyle yapmanız lazım, böyle yaparsanız iyi olur, böyle yaparsanız kötü olur gibi yorumlarına da ihtiyacımız yok. Buralara gelmek bizlere bir şeyleri tekrar tekrar hatırlatmak anlamında da iyi oluyor. Yapacak çok işimiz var. Biliyoruz ama bu tür ortamlarda başbakan yardımcımız sayın Mehmet Şimşek Bey burada. Günde 17-18 saat çalıştığını, koşturduğunu gördük. Bütün gayretiyle bütün yapabilecekleriyle her yere yetişmeye çalışıyor. Özel görüşmelere, panellere katılıyor. Bütün bu konuştuklarımızı tekrar tekrar anlatıyor. Ama hem daha fazla katılım olması hem de uzmanlar alanında desteklenmesi lazım. Ama bu mücadelemiz tek bu tür ortamlarda, forumlarda değil her yerde yapılması gerekiyor. Bu bizim şu anki davamızın bir parçası.”
2018’DE BİZİ ALKIŞLAYACAKLAR
Türkiye ile ilgili olarak özellikle anayasa değişikliği süreci olsun Türkiye’nin yaşadığı terörle ilgili süreç olsun, yurtdışındaki ilgisiz hatta yanlış yorumlayan yapının bilindiğini hatırlatan Ören, yurt içinde bu mücadelede bir kısım tarafların ‘bir bekleyelim görelim bakalım ne olur nereye gider bu işin sonucu’ dediğini bunun da farkında olduklarını söyledi. “Bugün benim için bekleyip görelim bakalım nereye gider bu işin sonucu diyenle, yurt dışındaki kötü niyetli yaklaşanlar arasında hiçbir fark yok” diyen Ahmet Mücahid Ören, bugün Türkiye bir adım dahi beklemeye, duraklamaya vakti ve fırsatı olmadığını dile getirdi. Türkiye’nin bütün problemlerini çözdüğünü, ifade eden Ören, “2005’lerde 2006’larda 2007’lerde olduğu Davos’a tekrar geldiğimizde alkışlanarak karşılanacağız. Bu sorunları da aştınız daha iyi noktadasınız diye söyleyecekler biz de duyacağız. Çok uzak değil bu günler 2017 çok farklı bir sene olacak inşallah. 2018 Davos’unda daha farklı daha fazla bir katılımla daha iyi bir Dünya Ekonomik Forumu olacağını düşünüyorum” dedi.