İnegöl Belediyesi ve Küresel Araştırma Düşünce Merkezi (GRTC) iş birliğiyle düzenlenen “Türkiye Tarımı Konuşuyor Çalıştayı” başladı.
Çalıştayda konuşan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, “İnegöl olarak ciddi verilerimiz var, ama İnegöl özelinde değil, Türkiye sathında düşünmek lazım. Yıllarca kendi kendine yeten 7 ilden biriydik. Tarım kesimindeki bir çok arkadaşımız isyanlarda. Muhakkak buradan bazı sonuçlar ortaya çıkacak. O raporlarını etkisi katkısı olacaktır. Planlama hataları var, bilgi eksikleri var. Bilgi donanım eksikleri var. Daha iyi neticeye ulaşmak en büyük arzu. Cumhurbaşkanımıza teşekkür etmek lazım. Eskiden tarıma zerre miskal destek verilmiyordu. Kırsalı da tarımı da öncelik kabul eden yerel yönetim anlayışı var. 4 toplama merkezini İnegöl olarak yaptık. Çok daha iyiye ulaşabiliriz. Bu buluşmaların ana gayesi budur” dedi.
AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk ise, “Tarımı belediyeler daha çok konuşmak zorunda. Belediyeler şehirlerarası rekabeti başarmak zorunda. Belediyenin tek vazifesi şehrin altyapısını ve üst yapısını inşa etmek değildir. Asli vazifesi insan ve yerel kalkınmadır. Bizim gelecek yüzyıldaki en stratejik üstünlük noktamız olacak olan tarıma İnegöl Belediyesi’nin gösterdiği ilgi sevindirici. Dünya savaşı devam ediyor. Türkiye’nin hedefi 2 trilyon dolar milli gelirli ülke olmak. Su savaşlarını yaşayacağız. Zannetmeyin PKK üzerinden yapılmak istenen aziz vatanı bölme adımı. En önemli operasyonlarından biri de, Dicje ve Fırat gibi iki büyük stratejik gücü bu milletin elinden alıp kendi ellerine geçirmek. Petrol ve doğalgaz gibi su üzerinden de bölgeyi kontrol edebileceklerini düşünüyorlar. Bizim yeni bir tarım devrimine ihtiyacımız var. AK parti iktidarı bu konuda tereddütsüz” diye konuştu.
Külünk konuşmasını şöyle sürdürdü: “Her ne kadar Türkiye’yi tek tipleştirmek isteyen CHP’de, Atatürk sonrası İnönü zihniyeti bu süreci anlamamakta ısrar etse de, AK Parti, devleti millileştirdi. Devleti zamanın ruhu ve aklı karşısında dönüştürerek güncelledi. Ama tarımda 15 yılda başarılmış yüzlerce çabaya rağmen en çok sıkıntının konuşulduğu adres ne hikmetse tarım. Türkiye şeker pancarı noktasında büyük güce sahip. Neden kullanmıyoruz? Buğday, hayvan ithal etmek zorunda kalıyoruz. Et fiyatlarında Avrupa’nın en iyisi olmamız gerekirken neden bunları tartışıyoruz? Çay üzerinde neden tartışıyoruz? Fındık gibi stratejik gücümüz varken, tedbir alınmazsa bu üstünlük kaybolacak. Kökten bir tarım devrimi gerçekleştirmek zorundayız. Şehirden köye dönüşümü yaşayacağız. Robot devremi geliyor. 30 sene evvel konfeksiyon firmasında 10 adam makastarlık yapıyordu. Şimdi sistem otomatik kesip ham halini veriyor. Bugün yüz kişinin işini 1 kişi yapıyor. Robot gelince bu da kalkacak ortadan. Robot fabrikalar geliyor. Robot topluluklar geliyor. Robot devrimine hazırlanan dünyada 80 milyonluk nüfus ne yapacak? Ciddi bir stratejik kayba doğru gidiyoruz. Tedbir almazsak 2030’larda nüfus gücünü kaybedersek, bizde diğer ülkeler gibi yaşlı bir toplum haline geleceğiz. Millet olarak güçlü olmak mecburiyetindeyiz. Çanakkale’dekiler bu toprakları canlarını vererek emanet ettiler. Nüfusun yüzde 25’i köylerde yaşıyor. Topraklar terk edilmiş, yüz ton üreten bugün 5 ton üreterek hayatını idame ettirmeye çalışıyor. İhmal edilmiş toprak problemimiz var. Kendimizi 100 yıllık zaman dilimine hazırlamak durumundayız. Tarım tedarik üssü olmanın şartlarını hazırlamamız lazım. Kökten bir tarım devrimine ihtiyacımız var. Bunu başaracak gücümüz var”.
Yarın (pazar) sona erecek çalıştayda tarımın meseleleri ve çözüm yolları tartışılacak.