Uşak’ın Kaşbelen Köyünde yaşayan 56 yaşındaki Mevlit Kandal eski eşyalar topluyor ve çeşitli koleksiyonları var. Kayda değer bir tespih koleksiyonu olan Kandal 40 yıldır tespih biriktirdiğini söyledi.
Tespihe karşı bir duyarlılığı olduğunu dile getiren Kandal; “Birde bu atadan gelen bir şey, dedelerinde gördüğüm zaman hoşlanırdım, bakardım. Tespihin yanında eski eşyaları da seviyorum ve biriktiriyorum. Bunları satmak için biriktirmiyorum her şey para değil, paranın satın alamadığı şeyler de var.” dedi
“Tespihi toplamak önemli değil ona sahip olabilmek önemli , sorun bu” diyen Kandal; “Ben tespihlere biriktiriyorum ama,tespihi biriktirirken ilk önce onu hakkında bilgi sahibi olmanız lazım, hangi madenden yapılmış. Mesela kehribar, ne zaman yapılmış, Osmanlı zamanından kalmış mı? Ya da ne zaman yapılmış bunlar tespihin değerini belirliyor. Kehribar benim bildiğim kadarıyla asırlardır toprak altında kalmış örneğin 500 yıl 1000 yıl süreyle toprak altında kalan fosil çak akması ve ardıç ağacının köklerinin zamanla taşlaşmasıyla meydana gelen bir madde. Kehribarı Osmanlı döneminde saraylarda içeriye hoş bir koku versin diye mum gibi yakarlarmış. Yine eskiden kehribar toz haline getirilip mide rahatsızlıklarının giderilmesi için kullanılırmış. Kehribarın da bazı çeşitleri var, mesela ateş kehribarı dediğimiz madde kehribarın süzülmüş halinden yapılıyor. Kehribar hamur haline getirilip tekrar tornalarda işlenebiliyor bunlara damla kehribar da deniliyor.” şeklinde konuştu.
Elindeki tespihler hakkında bilgiler veren Kandal konuyla ilgili olarak şunları söyledi; “Oltu taşları da boy boy. Oltu taşının özelliği bana göre parlak olması ve elde hoş bir çekimi olması görünüşünün de güzel. Oltu taşlarının sağlığa bir faydası olduğunu duymadım ancak küpe gibi kolye gibi takı taşları olarak kullanıldığını biliyorum. Tabi takılarda ilk önceleri kehribarlar kullanılmış ama fiyat olarak biraz daha maliyetli olduğu için Oltu taşının takılarda daha fazla kullanılmaya başlandığı kanaatindeyim. Oltu işlemesi olan tespihler de var, gümüş çakma işlemelerin yapımı gayet zor ve meşakkatli. Kuka ağacından yapılmış tespihlerde var. Bunun özelliği de işlenirken bu ağacın yumuşak olması sanki hamura iğne batırır gibi rahat bir işleme olanağı sağlaması. İşlendikten sonra 15 gün bir ay gibi bir süreyle güneş ışığına maruz bırakıldığında hava ile temas ettiğinde çok sertelen bir ağaç kuka. Akik taşından yapılan tespihler de var. Bunlar önceden guatr ve bileklerdeki ağrılarda kullanılırmış. Doğru mudur? Ben kullanmadım, öyle bir şey hissetmedim.”
Tespih alırken bilgi sahibi olunması gerektiğini söyleyen Mevlit Kandal bazı satıcıların yanlış yönlendirme yapabileceklerini söyledi. Kandal: ” Mesela İran kehribarı diye tespih satıyorlar, aslında böyle bir kehribar yok bu sattıkları tespih ham petrol. Sattıkları tespih genellikle sarı renkte, kehribar asla sarı renkte olmaz, kehribarı hiçbir zaman karışık bir renkte de göremezsiniz. Kehribar ekseri koyu kahve, ateş rengi, damla kehribar açık kahverengi olur.”