Uludağ Üniversitesi İnegöl İşletme Fakültesi öğrencileri tarafından kurulan İnegöl Milli Düşünce ve Araştırma Topluluğu (İMDAT), Hocalı Soykırımı ve Türkiye-Azerbaycan İlişkileri konulu bir konferans düzenledi. Düzenlenen seminerde açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Hanım Halilova, “Birçok insanı araba ile kaza süsü vererek öldürdüler. Türkiye’nin bizi kurtaracağına inanıyorduk. Türkiye’nin jeopolitik ve stratejik olarak Türk ve İslam dünyasındaki yeri çok özeldir. O nedenle bütün baskılar Türkiye üzerinde olacaktır. Allah Türkiye’mizi korusun. Asala geldi, o bitti PKK başladı. PKK bitse başka bir şey bulurlar” dedi.
Uludağ Üniversitesi İnegöl İşletme Fakültesi öğrencileri tarafından kurulan İnegöl Milli Düşünce ve Araştırma Topluluğu (İMDAT), Hocalı Soykırımı ve Türkiye-Azerbaycan İlişkileri konulu bir konferans düzenledi. Konuşmacı olarak konferansa katılan Prof. Dr. Hanım Halilova, soykırım dönemlerinde yaşanan olayları ve başından geçenleri paylaştı.
“İNSANLIĞIN İNSANLIKTAN NASİBİNİ ALMAMIŞLARLA MÜCADELESİ”
Konferans öncesi bir konuşma yapan Milli Düşünce ve Araştırma Topluluğu Danışman Öğretmeni Fatih Gürses, “Bugün, 613 masum sivilin katledildiği, soykırıma tabi tutulduğu elim günün sene-i devriyesini idrak ediyoruz. Bununla alakalı olarak Prof. Dr. Hanım Halilova bizleri kırmayarak üniversitemize teşrif ettiler. Bugün Hocalı Soykırımını yâd etmeye geldik fakat ele aldığımız mesele sadece Hocalı Soykırımı değil. İnsanlık var olduğundan beri iyi ve kötünün savaşı, insanlıkla ruhunu şeytana satmış insancıkların savaşı her zaman olmuştur. Bunun adı Hocalı, Bosna, Doğu Türkistan oldu. İnsanlığın, insanlıktan nasibini almamışlarla mücadelesi insanlık var oldukça devam edecektir. İnsanlığın mücadelesi haklı ile haksızın, zalim ile mazlumun mücadelesi olarak devam edecektir” dedi.
TERÖRÜ LANETLEDİ
Gürses’in ardından kürsüye çıkan Prof. Dr. Hanım Halilova, Azerbaycan Türk kadını olarak Türk gençliğini selamladı. “Büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ruhu karşısında baş eğiyorum” diyerek konuşmasına başlayan Halilova, Ankara’da ve Türkiye’nin diğer bölgelerinde terör saldırılarında şehit düşen asker ve polislerimize Allah’tan rahmet dileyerek terörü lanetledi.
HER PROFESÖR AYDIN DEĞİLDİR
Halilova, “Mustafa Kemal Atatürk bu milletin ismini devlete vermeseydi 70 yıl Sovyet işgali altında yaşayan bizler Türk olduğumuzu bilemezdik. Sovyetlerde bizim dilimizi, dinimizi, milli kimliğimizi yasakladılar. Camileri kapatıp ezan sesini susturdular. Camileri ahıra çevirdiler. Türk demek yasaktı. Müslüman diyebiliyorduk ama bizi parçalıyorlardı. Aslında Alevi ile Şii kim? Türk’tür. Dinleri de İslâm dinidir. Sovyetlerde 1936’ya kadar Türk diyorlardı. Azerbaycan, Kazak yoktu, Türk’tü. 1937’de Stalin, Türklüğe karşı çok faşist davranıyordu ve onun emriyle Türk kelimesi yasaklanarak bize coğrafi isimler verdiler. Bugün Doğu Türkistan var ama acaba Türkistan nerede? Ona izin vermediler. İsmi Orta Asya oldu. 1937’de bizim şairlerimizi, yazarlarımızı, sözde değil özde aydınlarımızı susturdular. Her profesör aydın değildir. En zor zamanda millete öncülük eden kişiye aydın denebilir. Sizin burada bazı aydınlarınız da aydın değil” dedi.
“TÜRKİYE’NİN TÜRK VE İSLAM DÜNYASINDA YERİ ÇOK ÖZELDİR”
Azerbaycan’da, sürgündeki bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldiğini belirten Hanım Halilova, “Ermeni terörünü küçük yaşlardan itibaren görerek büyüdüm. Annem Merife hanımın annesi ve babası Ermeniler tarafından öldürüldü. Bağımsız Azerbaycan davasının önderi Ebülfez Elçibey ile henüz 19 yaşındayken tanıştım. 19 yaşından beri Elçibey ile beraber Sovyetlere karşı mücadele veren bir bayanım. Biz kadınlar olarak gruplara bölündük. Türk’üz, Müslümanız dedik. Kominizm dinsizdi. Bizi Türk diye dinimiz var diye gözaltına aldılar. Elçibey her şeyi üzerine aldı, Elçibey’i tutukladılar bizi saldılar. Birçok insanı araba ile kaza süsü vererek öldürdüler. Türkiye’nin bizi kurtaracağına inanıyorduk. Türkiye’nin jeopolitik ve stratejik olarak Türk ve İslam dünyasındaki yeri çok özeldir. O nedenle bütün baskılar Türkiye üzerinde olacaktır. Allah Türkiye’mizi korusun. Asala geldi, o bitti PKK başladı. PKK bitse başka bir şey bulurlar” şeklinde konuştu.
PKK, ASALA’NIN DEVAMIDIR
1974’te mücadele esnasında Türkiye’nin Sesi radyosunu açtıklarını belirten Halilova, “Bülent Ecevit’in sesini duyduk. Türk barış ordusu Kıbrıs’a iniyordu. Sevinç gözyaşları döktük. Elçibey bana; ‘Hanım. Türkiye bugün kardeşlerini kurtarıyor. Zaman gelecek bizi de kurtaracaklar’ dedi. Biz böyle mücadele istiyorduk. Bize başka bir şey lazım değildi. Türkiye vardı. Neden Hocalı birden oldu? Neden Ermeniler bunu yaptı? Ermenistan diye bir şey yoktu. Revan hanlığı vardı. Azerbaycan toprağıydı. Karabağ hanlığı, Revan hanlığı… 1918’de Mehmet Emin Resulzade önderliği altında Azerbaycan bağımsızlığını kazandık. Bağımsızlığı kazandık ancak Bakü başkent olamadı. Neden? Çünkü Bakü Ermeni, Rus ve İngiliz işgali altındaydı. Osmanlı Devletine, Ender Paşa’ya yardım talebinde bulunduk. O zaman Almanlar ile Osmanlı müttefikti ve ordu gönderemiyorlardı. ‘Biz size Türk askeri gönderelim’ dediler. Türk askerleri Azerbaycanlara yola çıktılar. Ermenilerin Büyük Ermenistan projesi vardı. Gürcistan’daki Ahıska Türklerini bir gecede trenlerle Kazakistan çöllerine sürgün ettiler. Oradan da 1989’da kovdular. Şimdi kardeşlerimiz vatansız kaldılar. Onların yerine ise Ermenileri yerleştirdiler. Aynı zamanda Azerbaycan Nahcivan’dan Karabağ’a kadar Ermenilerin dediler. Bu kadar Ermeni dünyada yok. Onlara göre bir avuç olsalar da birlik beraberlik istiyorlardı. Asala neden birden bire durdu? Sovyetler Birliği’nin başına Garbaçov getirildi. Onu getiren de Ermenilerdir. Önceden programları hazırladılar. 3. Dünya Ermeni Kongresi yaparak karar aldılar. Asala terörü durduracak, Türkiye’den çıkacaktı ama topraklar mahkeme yoluyla alınacaktı. Ermeniler Ermenistan’a dönecekler, Asala da dönecek. Oradan Karabağ’ı alıp Ermenistan’a birleştireceklerdi. Öyle de yaptılar. Sovyetler Asala bitince PKK’yı kurdu. “Parti Komünisti Kürdistani”. Birçok Profesör Doktorun bu konuda bilgisi var. Asala’dan çıkan teröristler PKK’ya katıldılar. Ermeniler komşum oldular. HDP’de de çok var” diye konuştu.
“5 BİN KADINLA RUS ASKERİNİN KARŞISINA ÇIKTIK”
1988’de gizli mücadelelerini meydanlara taşıdıklarını belirten Hanım Halilova, 20 Ocak 1990’da Bakü’ye giren Rus tanklarının önünde, 5 bin bayana liderlik etti. İnsanları korku salmıştı. Tanklar önlerine geleni vuruyor, evlere ateş açıyorlardı. Sokağa çıkma yasağı konmamasına rağmen insanlar vuruluyordu. Erkekler sokağa çıkmaktan çekiniyorlardı. Biz kadınlar kendimize ‘Nene Hatun’ diyorduk. Nene Hatunlar olarak protesto yürüyüşü gerçekleştirmek için birlik yaptık. Bazı erkekler bizim alana çıkmamamız gerektiğini söylediler ama ben Türk erkeğinin huyunu biliyordum. Türk erkeği, Türk kadını Rus askerinin karşısına dikildiğinde evinde duramazdı ve öyle de oldu. 5 bin kadınla protesto yürüyüşüne çıktık. Rus askeri göğsüme silahı dayadığında ne canımı düşündüm, ne de evlatlarımı. ‘Eyvah Türkiye’yi görmeden öleceğim’ dedim. Gözümü kararttım, koşup tankın üzerine çıkıp ‘Bağımsızlık istiyoruz’ diye bağırdım” ifadelerini kullandı.
LENİN HEYKELİNİ YERLE BİR ETTİLER
Halilova, “Elçibey ile beraber yıllarca, ‘Türkiye’miz gelecek bizi kurtaracak’ diye bekledik. Elçibey, Mustafa Kemal Atatürk’ü kendine rehber edinmiş ve örnek almıştı. Nitekim de kendisine ‘Atatürk’ün askeri’ der ve onun yolundan gitmeyi tercih ederdi. 70’li yıllarda Elçibey ile birlikte mücadeleye başladıktan sonra ben Kadın hareketini örgütledim ve defalarca bağımsızlık için kadınlarımızla meydanlara çıktık. 1988’de Meydan harekâtında o zamanki adı Lenin Meydanı olan yerde Rus istilasına karşı özgürlük için bin kişilik kadın grubunu topladım. Lenin’in heykelini kadınlarla kırıp denize attım. Biz azatlığımızı istiyoruz, bağımsızlığımızı istiyoruz, diye haykırdık. Şimdi meydanın adı Azatlık Meydanı oldu. Komünistler kimliklerini attılar” dedi.
PROFESÖRLÜĞÜMÜ MOSKOVA’DA YAPTIM
“Düşmanla mücadelede onun bütün bilimini almanız lazım” diyen Halilova, “Profesörlüğümü Moskova’da yaptım. Dünyada ilk defa Moskova’da açılan bilim dalını Ankara Üniversitesi’nde açtım. Elementlerin Biyo-Jiyo Kimyası. Bu konuda çalıştım. Bu konuda bana zamanından önce profesörlük ve makam teklif ettiler. Ama komünist partisi üyesi olmamı istediler. Çok düşündüm ve reddettim. Ben komünizmle mücadele ederken profesörlük için komünist partisine giremezdim” şeklinde konuştu.
ŞEHİTLİĞİMİZİ 70 YIL EĞLENCE MEKÂNI OLARAK KULLANDIRDILAR
1918 yılında bizi kurtarmaya gelen ve bizim askerlerimizle birlikte şehit olanlar bizim başımızın tacı oldukları için dağlık bölgeye defnedildiler. Ruslar 1920’de bizi işgal edince orayı eğlence parkı yaptılar ve bizim çocuklarımız 70 yıl orada bilmeyerek eğlence yaptılar. O toprağın altında bizi kurtaran Türk askerlerinin kemikleri vardır. Şimdi orada büyük bir şehitlik var. Bir taraftan Türk askerlerinin bir taraftan 20 Ocak şehitlerimiz bir taraftan da kadınlarımızın şehitlikleri vardı. Orada bir Türk camisi yapıldı ve Türkçe ezan okundu” ifadelerini kullandı.
İNSANLIK DIŞI BİR KATLİAM
1992’de 25 Şubat’ı 26 Şubat’a bağlayan gece Hocalı’da Ermeniler tarafından kadın, çoluk-çocuk ve ihtiyar demeden yapılan katliam hakkında katılımcılara bilgi veren Prof. Dr. Hanım Halilova, o katliamda çocukların gözlerinin oyulduğunu, hamile kadınların karınlarının deşildiğini ve öldürülen yaşlıların kafa derilerinin yüzülerek insanlık dışı bir katliama maruz kaldıklarını anlattı.
HALİLOVA’DAN GENÇLERE ÖĞÜT
Prof. Dr. Hanım Halilova, Ermenilerin bu katliamı Rus desteği ile gerçekleştirdiklerini ifade etti. Yüreğinin vatan sevgisi ve Türkiye sevgisiyle dolu olduğunu sözlerine ekleyen Halilova, konferansa katılan gençlere de seslenerek, kendilerinin derslerine çok çalışarak vatanlarına hizmet edecek birer değerli bilim insanı olmalarını konusunda öğütte bulundu.