Antalya İnşaat Müteahhitleri Derneği (ANTMUTDER) Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Karataş, son günlerde yapılan uzun vade, düşük faiz kampanyalar ile de gündeme gelen ‘site içi evler’ için uyarılarda bulundu.
Gayrimenkul sektöründe uzun süredir eğilimin, ‘Site içi evler’ olduğunu ifade eden Antalya İnşaat Müteahhitleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Karataş, “Güvenliği, sosyal donatılarıyla yeni ev arayanların birincil önceliği evin site içinde olması. Son günlerde yapılan uzun vade, düşük faiz kampanyalar ile de gündeme gelen bu projelerde ev almayı düşünenlere uyarılarımız olacak. Birçok markalı konut projesi aynı özelliklere sahip olsa da, aidat bedelleri ciddi oranda farklılaşıyor. Kapalı spor salonu, açık-kapalı yüzme havuz, güvenliği ve geniş sosyal alanı olan bir sitede aidatın metrekaresi 2.50-3 lira iken bir diğerinde 6-7 lirayı aşıyor. Kimi inşaat şirketleri inşaat bitince birkaç yıl yönetimde kalıyor. Bu şirketler bazı ticari birimlerin kira gelirini de yönetime aktarıyor. Aylık 150 bini bulan kira geliri giderleri karşılamada kullanılıyor. Kimi şirketler ise proje bitince bir yönetim şirketi ile anlaşıyor. Bu şirketler haklı olarak kâr sağlamak istiyor. Dolayısıyla böyle bir site ile ilk örnekte belirtilen site arasında aidat bedeli 2 katta varan oranda farklılık gösteriyor. Vatandaş ev alırken önce fiyata ve kredi oranına odaklanıyor. Sonra kira kadar aidat ile karşılaşınca zorlanıyor. Bu nedenle ev alırken, kiralarken aidat bedelleri önceden sorulmalı. Aidatı yüksek sitelerden uzak durun. Daireyi almadan önce evin aidatını mutlaka araştırın, projeyi yapan inşaat şirketinin önceki projelerine bakın. Aidat yüksek olursa, kiraya vermek zor olur, ayrıca aidatı yüksek olan sitenin değer artış primi az olur. Hem kiraya veremediğiniz zaman aidatı siz ödemek zorunda kalacağınız için ne kadar az aidat yükü olursa o kadar iyi” dedi.
“Evin tapusunu, kat mülkiyeti ya da kat ittifakı gibi yasal durum iyi araştırılmalı”
Marka konutların, şehir merkezine uzak, imara yeni açılan arsalar üzerinde kurulduğunu söyleyen Karataş, alınmaya karar verilen evin mülkiyetinin yasal durumunun iyi araştırılmasının gerektiğini ifade etti. Deniz Karataş, “Evin arsasının su havzası, deprem bölgesi, evin zemininde toprak kayması ya da sorunlu bir arsa üzerinde olması ileride size büyük sorun çıkartabilir. Doğru olmasa bile bir söylenti bile evin değerini düşürebilir. Bu sebeple alacağınız evin tapusunu, kat mülkiyeti ya da kat ittifakı gibi mülkün yasal durumunu iyi araştırın. Tapuya, belediye, emlakçılara ya da siteyse site yönetimine, kapıcıya sormanız birkaç saatinizi alır, ama iş temiz olur” diye konuştu.
“Evin hızlı satılabilmesine önem verilmeli”
Alınması planlanan evin hızlı satılabilmesine önem verilmesi gerektiğini dile getiren Antalya İnşaat Müteahhitleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Karataş konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Yarın paraya ihtiyacınız olabilir, ya da daha kazançlı bir yatırım fırsatı karşınıza çıkar. Hemen paraya çevireceğiniz, tabiri caizse 22 ayar bilezik gibi bir daire alın. Bunun için yol kenarında, aidatı düşük, kira çarpanı yüksek, doluluk oranı yüksek daireleri tercih edin. Yatırım amaçlı alıyorum, kira gelirinden ziyade 3-4 sene sonra sattığımda bana kar getirsin diyorsanız, gelişmekte olan yerleşim yerlerini tercih edin. Bu kazanç size kira gelirinin kat kat üzerinde bir kazanç getirebilir. Oradaki projeleri, yapılacak metro, okul, cami, hastane ve alt yapı çalışmalarını incelerseniz size bu konuda ciddi bir ipucu verebilir. Bu yapılar tamamlandığında bir anda evinizin değeri uçmaz, ama fiyatlar istikrarlı bir şekilde artar.”
“Metrekare hesabı iyi yapılmalı”
Alınacak dairenin metrekare hesabını iyi yapılması gerektiğini söyleyen Deniz Karataş, “Brüt ve net metre kareyi ayrı ayrı sorun. Genellikle inşaat şirketleri metrekareyi söylerken brüt metrekareyi söylerler. Brüt metrekare ile net metrekare arasında makas ne kadar az olursa o kadar iyidir. Ancak bu işin makbulü yüzde 30’un altıdır, bunun üstündeyse satarken başınız ağrıyabilir. Konut kredisini 240 ay vade ile çekmeyin. Hesaplar ortada. Bu kadar faiz farkı varken 240 ay vadeyle konut kredisi çekmek çok da mantıklı durmuyor. Bankalar ‘240 ayda çok risk’ var diyerek faiz oranlarını düşürmüyor. Aynı risk ihtimali sizin hayatınız için de geçerli. 20 yılda insanın hayatındaki birçok şey iyi ya da kötü bir şekilde değişebiliyor. Hem psikolojik, hem matematiksel olarak 20 yıl vade çok da mantıklı durmuyor. O yüzden biz size, yeni bir ev alacaksanız, 240 yerine 120 ay vadeyle kredi çekmenizi öneriyoruz. 20 yıl uzun bir süre, nasıl olsa bir yerden para gelir ben borcumu erken kapatırım diyorsanız, 20 yıl vadeyle konut almak çok da mantıklı olmayacaktır. 120 ay vadeyle aldığınız 100 bin TL krediyi 10 yıl sonunda bitirirken, 240 ay vadeyle aldığınız 100 bin TL kredinin anaparası 10 yıl sonunda 72 bin TL’ye düşecek. Yani daha borcunuzun büyük kısmı duruyor olacak. Ayda 150 -200 TL az ödemek için bu büyük bir bedel” dedi.
“Projeyi yapan şirket hakkında yeteri bilgi alınsın”
Yeni yapılan bir projeden daire alınıyorsa, projeyi yapan inşaat şirketinin geçmişte yaptığı projelerin iyi araştırılması gerektiğini dile getiren Deniz Karataş, satın alan kişilerin o şirketten memnuniyetini, teslimat tarihi sözünün geçmişte tutup tutmadığına da bakmaları gerektiğini belirtti. Karataş, “Sektörümüzde kurumsallaşmanın önünün açılması, sağlıklı büyümeler gerçekleştirebilmemiz ve hatta dünyada ikinci sırada olan Müteahhitlik Sektörümüzün hak ettiği yeri kendi ülke sınırlarımızda da elde edebilmesi, ekonomimize hız verebilmesi için ve tüketici-inşaat firması olsun müteahhit olsun aralarındaki barışıklığın sağlanması, sürdürülebilirliğin devam edebilmesi için; kaldı ki konut üretimi, satışı, yatırımı aynı zamanda toplumsal güven ve huzur demektir, hükümetimiz kontrolünde yerel belediyelerden destek bekliyoruz” şeklinde konuştu.
İlgili dernek ve birliklere üye olmayan müteahhitlerin, inşaat şirketlerinin belediyeler tarafından projelerine onayın verilmemesi gerektiğini de sözlerine ekleyen Karataş konuşmasını şöyle tamamladı:
“Böylelikle Sivil Toplum Örgütleri’nin güçleri ve değerleri de daha iyi anlaşılacaktır. Vatandaş başı sıkıştığında değil de; mutluluk verici hadiselerin başlangıcında kapımızı çalacaktır. Ayrıca ve en önemlisi bu tip organizasyonların çıkış amacından uzaklaşılmayacaktır. Bu kurumlar siyasi anlamda bir basamak olarak görülmeyecek ve hakkıyla yapan kişilere karşı haksızlık yapılmayacaktır. Öte yandan; 2009 yılından beri Yönetim Kurulu Başkanlığını sürdürdüğüm, seçimle gelip layık görüldüğüm Antalya İnşaat Müteahhitleri Derneği’nde her zaman siyaset üstü davrandım. Yönetimimde ilçe bölgelerimizi temsilen farklı inanışlardaki partilerden yol arkadaşlarım bulunmaktadır. Bunun en güzel kanıtı da bu diye düşünüyorum.”