AHİD ve İnegöl Belediyesi’nin ortaklaşa düzenlediği program ile yurt dışında ve yurt içinde seminer veren Sıtkı Aslanhan, Aile Eğitim Semineri ile İnegöllülerle buluştu. Seminere birçok İnegöllü katılırken, Arslanhan’ın esprili ve düşündürücü açıklamaları vatandaşları hem eğlendirdi hem de bilgilendirdi.
Belediye Kültür Sarayı Konferans Salonu’nda düzenlenen Aile Eğitim Seminerine Sıtkı Aslanhan, Belediye Başkan Yardımcısı Gülhan Şahin, AHİD Başkanı Naci Köseoğlu, bazı STK başkanları ve çok sayıda vatandaş katıldı.
ANNE BABA 2 YÜZ ÖĞRETMEN GÜCÜNDEDİR
Seminer öncesi açıklamalarda bulunan Aile Hayatını İyileştirme Derneği Başkanı Naci Köseoğlu, “Bu akşamın hayırlara vesile olmasını, Rabbimden ailelerimizin gençlerimizin, huzuruna, kurtuluşuna, hidayetine vesile olmasını diliyorum. Biliyorsunuz AHİD kurulduğu günden beri, toplumun en mühim kalesi olan aileyi korumak, güçlendirmek, Allah ve Resulünün istediği ölçülerde Kuran ve sünnet çizgisinde yeniden Asr-ı Saadetteki ve ceddimize layık olan o şanlı günlerimizdeki İslam topluluğunu oluşturacak olan, o sağlıklı yapısına kavuşmasını amaçlayan bir dernektir. Bu amaçla çocuk eğitimi anne ve babadan başlar diyerek, 2007 yılında kurduk ve o günden beri aile seminerlerimiz ile sizlere hizmet vermeye devam ediyoruz. Çocuklarımıza, özellikle de anne babaların eğitimine önem vererek, yeniden aileyi korumak, kurtarmak ve güçlendirmek zorundayız. Çünkü biz biliyoruz ki anne baba 2 yüz öğretmen gücündedir. Anne babanın vereceği eğitimi, örnek olacağı yaşantıyı anne babadan başka hiç kimse veremez. Onun için biz anne baba eğitiminin çocuk terbiyesinde önemini topluma kavratmak, İnegöl’ümüze bu konuyu biraz daha gündeme getirip, ailelerin ıslahı için yaklaşık 6 yıldır Aile Eğitim Seminerleri ile hizmet vermeye çalıştık. Bu yıl 2015-2016 yılı kış eğitim programını arkadaşlarımız sizlere takdim ettiler. Bu akşam değerli Sıtkı Aslanhan hocamızla startı veriyoruz. Mart ayının sonuna kadar seminerlerimiz dernek merkezinde yapılacaktır. Burada akademisyenler, âlimlerimiz, hocalarımız, psikologlar ve eğitimcilerimiz sizlere aileyi koruyacak, kurtaracak, sağlıklı nesillerin yetişmesine vesile olacak çok önemli konuları sizlere aktaracaklar. Hepinizi her Cuma akşamı yapılan seminerlerimize davet ediyoruz. Rabbim bu manevi reçeteyi uygulamayı bizlere nasip etsin” dedi.
RABBİM İMANLI GENÇLERİN YETİŞMESİN BİZLERİ VESİLE KILSIN
İnegöl Müftülü ve AHİD işbirliğinde gerçekleştirilen çocuk mektebi ile ilgili bilgi veren Köseoğlu, “”İnegöl Müftülüğü ile beraber AHİD’in ortaklaşa başlattığı çocuk mektebini de afişlerden, ilanlardan duydunuz. 4-6 Yaş gurubuna Kuran, temel dini bilgiler, Allah Resulü’nün hayatı, karakter eğitimi ve diğer sosyal faaliyetler ile beraber siz İnegöl halkın hizmete başladık. Kayıtlarımız devam ediyor. Ekim ayı sonun kadar da devam edecek. Rabbim imanlı gençlerin yetişmesin bizleri vesile kılsın” ifadelerini kullanarak konuşmasını sonlandırdı.
DÜNYANIN EN ZEKİ MİLLETİYİZ AMA FARKLI ŞEYLERE KAFA YORUYORUZ
AHİD Başkanı Köseoğlu’nun ardından esprili bir konuşma ile mikrofonu eline alan Sıtkı Aslanhan, “Senede 250 seminer veriyoruz. Her gün bir yerdeyiz. Elhamdülillah gençlerimiz gerçekten çok zeki. Hafta sonları yurt dışına çok sık çıkıyorum. Ve gittiğimiz her yerde insanları gözlemliyoruz. İnanın bir Alman nasıl, bir Fransız nasıl, Bir İtalyan nasıl, bir İngiliz nasıl, dünyanın en zengin ülkesi denilen İsviçre de acaba adamların zekâsı da zengin mi diyerek bakan biraz konuşan, onları tahrik eden, zekalarını aç çok kendi çapında ölçmeye çalışan bir kardeşiniz olarak size yemin ederek söylüyorum; dünyanın en zeki milleti biziz. Allah bu milleti çok zeki yaratmış. Havasından mı suyundan mı bilmiyorum. Gerçekten gençlerimiz inanılmaz zeki ama milletin kafası hep 3 kâğıda çalışıyor. Sorun burada. Konya’da Mevlana müzesinde çekilen bir resim var. Resimde bilet gişesinde bizim Türklere 1 lira, yabancılara 2 lira. Bizimkini yazıyla yazmışlar ki adamlar anlamasınlar. Niye bizi kazıklıyor demesinler diye. Zeki ama kafa hep farklı şeylere çalışıyor. Bazen aileler geliyor hocam bizim çocuk ders çalışmıyor sınıfta kaldı. Soruyorsunuz zekâsı nasıl? Diyorlar ki çok zeki ama… Cezaevlerine seminere gidiyorum bir gün önde dört tana pırlanta gibi delikanlı var, yakışıklı, karizmatik, eli ayağı düzgün. Seminer boyunca aklıma takıldı böyle pırlanta gibi çocuklarların cezaevinde ne işleri var diye. Seminer sonrasında sordum ne işiniz var burada diye? Hocam cırt cırt’tan girdik dediler. Meğer Türkiye’nin en büyük kredi kartı kopyalama çetesiymiş. İşin daha da ilginci; dördü de Boğaziçi Bilgisayar mezunu. Niye yaptınız diye sordum. Biri dedi ki, “Hoca ben gidip bir şirkette çalışsam en fazla bana ayda 10 bin dolar maaş verirler. Ben saniye de 10 bin dolar kazanıyorum” dedi. 36 Yaşında bir ağabey var 42 yıl ceza almış. 42 Yıl cezaevinde geçer mi dedim. Merak etme hoca devlet beni burada tutmaz dedi. Anlamadım deyince, “Devlet beni burada tutarak zarara uğruyor. Ben Rus mafyasi ile çalışıyorum. Biz cuma akşamı pazartesi sabahına kadar Avrupalıların hesabından, bizim ciplere para transfer ediyorduk” dedi. Tam çıkıyordum dışarıya kulağıma eğildi, “Hoca istersen bir link vereyim köşeyi dön” dedi. Hollanda’da bir süt fabrikasının genel müdürü, bizim bir Türk yüzünden hastanede 3 ay psikiyatri tedavi görmüş. Bir gün müdürün yanına geliyor, “Müdürüm öyle bir şey buldum ki, %20 daha fazla kar elde edeceğiz” demiş. Müdür, “Bu nasıl olacak?” deyince, bizim Türk, “Müdürüm süte %20 su katınca bozulma olmuyor, biz de böyle yaparak %20 daha fazla kar elde edebiliriz” demiş ve bu neden yüzünden müdür 3 ay tedavi görmüş” dedi.
SEVGİ BİR ERDEM DEĞİLDİR
“Sevgi bir erdem değildir” diyen Aslanhan, “Sevgi ekmek, sevgi su, sevgi hava, sevgi en temel ihtiyaç. Sevgisiz bir canlı yaşayamaz. Sevgi olmadan çocuklarınızı düzeltemezsiniz. 2014 yılında 38 milyon kutu depresyon hapı satılmış. Şu anda 40 milyon küsuru bulmuş. Tahmin edilen rakam yılsonu itibari ile 50 milyon. Hayırdır ne oluyor bize? Herkesin çantasında depresyon hapı var neredeyse. Neye ihtiyacı var insanların? Sevgiye ihtiyacı var. Britanya da ikiz bebek dünyaya geliyor. Doktorlar muayene ediyor ve diyorlar ki onu ayrı bir kuvöze koyun ama sınır tanımayan deli bir hemşire var. O yaşayamaz denilen çocuğu alıyor ve kardeşi ile aynı kuvöze koyuyor. Bir süre sonra gayri ihtiyari kardeşi ona sarılmaya başlıyor ve bir süre sonra kalp atışları düzelmeye, çocuğun vücut ısısı normale dönmeye başlıyor. Yaşayamaz denilen çocuk yaşamaya başlıyor. Çiçekle konuşunca ona sevgi katınca bile bir başka oluyor. Sevgi bir ihtiyaç. Biz bunu maalesef çocuklarımızdan esirgiyoruz” ifadelerini kullandı.
ÇOCUKLARA GÜZEL DAVRANIŞLAR ÇOCUKKEN AKTARILMALI
“Çocuklarımıza güzel davranışları çocuk yaştan itibaren bizlerin onlara aşılaması lazım” ifadeleri ile konuşmalarına devam eden Aslanhan, “Neyi aşılayacağız? Küçük yaştan itibaren ilim öğrenme sevgisini ve merakını aşılayacağız. Bir mimar dostumun 3 yaşındaki oğlu mimar olmaya karar vermişti. Biz de anket yaptık ve bazı testlerden geçirdik, çocukta mükemmel derece de mimar olma yeteneği var. Gitti nüfus müdürlüğüne müracaat etti, çocuğun adını değiştirdi Mimar Sinan koydu. Her hafta sonu Mimar Sinan’ın bir eserini incelemeye gidiyorlar. Henüz 6-7-8 yaşlarında Mimar Sinan ile ilgili araştırma yapmasına imkan sağladılar. İlkokul 1. sınıfa giderken babasına, “Baba sen mimarsın bilirsin. 80’e 79 mu yakın, 81 mi?” diyor. Babası da, “79” diyor. Çocuk, “Yapma baba beni hayal kırıklığına uğrattın. 79 eskide kaldı. 81 yakın geleceğe baksana” diyor. Babası bu soruyu öğretmenine de sormasını istiyor. Çocuk okuldaki öğretmenine soruyor ve aldığı cevap; “boş şeylerle meşgul olma ikisi de aynı şey” dedi.
GÜLER YÜZLÜ VE TATLI DİLLİ OLMAMIZ LAZIM
Aslanhan, “Biz meraklı olan çocukların, ilme, öğrenmeye karşı olan duygularını bağırarak, çağırarak en kısa sürede halletmenin yoluna gidiyoruz. Küçük yaşlardan itibaren bırakın sorular sorsunlar. Bırak öğrenme merakını, sizler de sorular sorarak daha da ilerlere doğru götürmeye çalışın. Şu anda cesur çocuğumuz yok. En küçük bir engel görse hemen pes ediyor. Okulda zayıf oluyor veya sevgilisinden ayrılıyor hemen intihar ediyor. Hemen uyuşturucunun pençesine düşüyor veya çok küçük bir söze kanabiliyor. Ama hayatta her gün engeller var. Bizim çocuklarımıza cesareti öğretmemiz lazım. Güler yüzlü ve tatlı dilli olmamız lazım” ifadelerini kullanarak konuşmalarını sonlandırdı.