Atıcı, çocuk eğitimine değindi

Mine Atıcı, her türlü maddi ve manevi imkânlar sağlanmasına rağmen toplumun ve çocukların neden giderek mutsuzlaştığı sorununu ele aldı.

ÇOCUKLARIMIZ İÇİN EN İYİSİNİ YAPTIĞIMIZI SANIRIZ

Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Atıcı, “Çocuk ve gençlerde davranış problemleri, suça meyil ve toplumla zıtlaşma gün geçtikçe artmakta, işin içinden çıkılmaz bir hal almaktadır. İyi birer anne baba olabilmek için ciltlerle kitap okuruz. Dünyanın özellikle batının çocuk yetiştirme ekollerini takip ederiz. Çocuklarımız için en iyisini yaptığımızı sanırız. İyi ama uygarlık, bilim, teknoloji bu kadar gelişmişken, bizler bu kadar okuyup onlar gibi çocuklarımızı eğitmeye çalışırken; davranış problemli, suça meyilli, anti-sosyal, yalnız, mutsuz bir nesil nereden çıkıyor? İnsanlığın yararına olan bu gelişmeler neden toplumu daha ileriye götürmüyor? Belli ki, temelde çok büyük bir yanlış yapıyoruz. Bu yanlış ne olabilir diye düşünürsek; aslında cevap çok basittir. Bu yanlış İnsan davranışı ile teknoloji birbirinden çok farklı olmasından kaynaklanmaktadır. Davranış teknoloji gibi kalıp değildir. Yani başka bir ülkede üretilen cep telefonu alır çokta rahat kullanabilirsiniz ama çocuk ağladığında asla kucağa alınmamalı, uyutulurken mutlaka yalnız olmalı, vb. gibi bizim kültürümüze ait olmayan bir ekolle çocuğunuzu yetiştirmeye kalkarsanız sıkıntı doğacaktır. Çünkü bizim aile bağlarımızın gücü; anne ile bebeğin birbiri ile bolca teması sonucu oluşan güvenli bağlılıktan geçer”

TÜM DAVRANIŞ KALIPLARININ TEMELİ BUDUR

“Peki, kültürümüze göre doğru olmayan bu akademik verileri (en değerlimiz) çocuklarımız üzerinde uygulamaya çalışmamız kime hizmet ediyor acaba? Bu pencereden bakıldığında cevapların dünyadaki global güçler olduğu açıktır. Biz anne babalar; dünyaya hakim global güçlerin kendi çıkarlarına hizmet edecek tek tip insan dizayn etme istekleri doğrultusunda, dünyadaki toplumlara zerk etmeye çalıştıkları global zehir, suni insanlık kültürünü maalesef çocuklarımız üzerinde uyguluyoruz. İşte çocuklarımızdaki bizi üzen, toplumsal çöküntüye sebep olan tüm davranış kalıplarının temeli budur. Çünkü  Topyekûn bir dünya kültürü yaratılmaya çalışılırken, özel alt kültürlerle bu dünya kümesi kültürü çatışmaktadır. Bizlerin yardımıyla bu global kültür virüsü toplumumuza her açıdan saldırarak hükmetmeye çalışmakta, bundan dolayı da köklü kültürümüzden gelen öz değerlerimiz ile yeni yaklaşımlar sürekli çatışmaktadır. Bu makas açıldıkça da kuşaklar arasında daha büyük yaralar oluşmaktadır. Bu söylenenlerle amaç; ne batı düşmanlığı ne de insanların ortak iyi değerlerde, erdemlerde tek bir değere sahip olamazlar algısı oluşturmak değildir. Bilakis bizim dinimiz tüm insanlara, tüm güzel ortak değerleri bir çatıda toplamaya yönelik mesajlar iletmektedir. Üstelik bu doğruları yaşamak, yaşatmak için herkesin Müslüman olma zorunluluğu da yoktur. Burada kasıt kuramsal bilgi ile tolumun manevi çöküntü ve kirliliğini temizleyemeyeceğimiz gerçeğidir”

NİTELİĞE DÖNÜŞTÜRÜLDÜKTEN SONRA  UYGULANMALIDIR

“Bilim, ilim, tabii ki yayılmalı ancak insan davranışı söz konusu olduğunda dikkatli olunmalıdır. X ülkesinde yapılan bir araştırma sonucunda ortaya çıkan verilerle bizim ülkemizde çocuk yetiştirmeye kalkmak ülkemizde toplumsal çöküntüye neden olacaktır. Doğrusu şudur; X ülkesinde yapılan araştırma sonuçları, milli, dini, ahlaki  değerlerimize göre değerlendirilmeli; söz konusu davranışlar değerlerimizle örtüşecek niteliğe dönüştürüldükten sonra  uygulanmalıdır” dedi.