CENNET OLAN YUVANIZI CİNNET YERİNE ÇEVİRMEYİN

İnegöl Kent Konseyi Aile Komisyonu Üyesi Abdulvasih Duran, bazı açıklamalarda bulunarak, yabancı kültürü örnek alan ailelerin sıkıntı yaşadıklarını, İslam Kültürünü örnek alan ailelerin ise daha sıkıntısız bir hayat sürdüğünü ifade etti. Yabancı aile kültürünü örnek alan ailelere de seslenen Duran, “Cennet olan yuvanızı cinnet yerine çevirmeyin” dedi.

Yayınlama: 28.01.2016
689
A+
A-

Abdulvasih Duran, yazılı basın açıklamasında, Kur’an’dan ayetler ve Peygamber Efendimizin Hadis-i Şeriflerinden örnekler vererek, ailelerin İslam Kültürü’nü örnek alması gerektiğini ifade etti.

 

Duran’ın yazılı basın açıklamasında, “Toplumun temeli olan aile üzerinde dünya kurulduğundan bugüne kadar çeşitli kitaplar yazılmış, farklı görüşler ortaya atılmıştır. Dinler de bu konu üzerinde hassasiyetle durmuşlardır. Çünkü toplumun temeli olan bir konuda din elbette ki sessiz kalamaz. İlahi dinlerin sonuncusu olan İslam dini aile ile ilgili çok önemli ve geçerli kurallar getirmiştir. Bir işin başarısı sonucunun başarılı olup olmama durumuna göre ölçülür. Eğer bir konu veya bir iş başarılı olmuşsa demek ki getirdiği kurallar başarılı kurallardır. Eğer bir konu veya iş başarısız olmuşsa demek ki getirdiği prensipler tutarlı prensipler değildir demektir. Bu bağlamda aile konusuna baktığımız zaman 1400 yıllık İslam tarihinde boşanmaların azlığı dikkat çekmektedir. Yine ailelerin birbirlerine sabırla bağlılığını, aile içindeki fedakarlığı ve benzeri konuları görmek mümkündür. Günümüzde ise İslami kurallara göre değil de daha çok yabancı kültüre göre bir yaşam tarzı örnek alınmaktadır. Aile hayatı da bu yabancı kültüre göre oluşturulmaya çalışıldığı için evlilikler uzun sürmüyor veya cennet olan aile cinnet merkezine dönüşebiliyor”






 

“İslam ilahi kaynaklı bir dindir. Yani bu dini gönderen Allah’tır ve insanı da yine O yaratmıştır. Dolayısıyla insanı en iyi bilen şüphesiz ki Allah’tır. Bu konuda Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Yaratan yarattığını bilmez mi?” (Mülk,14). Başka bir ayette ise şöyle buyruluyor: “Onu siz mi yaratıyorsunuz yoksa yaratan biz miyiz?” (Vakıa,59). Bu ve buna benzer ayetler gösteriyor ki; insanı en iyi onu yaratan bilir. Öyleyse İslam aileye nasıl bakıyor? İslam dininin en önemli özelliği her şeye mutlaka bir sorumluluk yüklemiş olmasıdır. Yani onu sorumlu bir varlık olarak görüyor. Yabancı kültür ise sorumlu olan varlıkları sorumluluktan çıkartıp sorunlu varlıklar haline getirmiştir. İslam’a göre evlilik sadece maddi bir beraberlik değildir. İslam’a göre evlilik nefsin sükûneti, kalbin rahat, gönlün huzur bulması için sevgi, yardımlaşma ve şefkat kurumudur. Bu konuda Kur’an şöyle buyuruyor: “İçinizden,kendileriyle huzura kavuşacağınız eşler yaratıp aranızda muhabbet ve rahmet var etmesi O’nun(Allah’ın) varlığının belgelerindendir”. (Rum,21). Ayette geçen Muhabbet ve Rahmet kavramları çok önemlidir. Günümüzde ki (maddeci) evliliklerde bu iki kavramın eksikliği önemli ölçüde aileyi cennet yerine cinnet yerine çevirmektedir”

 

“Salih bir erkek ve saliha bir kadından oluşan bir aile Allah’ın verdiği en büyük nimetlerden birisidir. Çünkü eşler sıkıntı anlarında birbirleriyle teselli bulur ve huzura kavuşurlar. Resulullah (S.A.V.): “Dünya kendisiyle faydalanılan bir maldır. Onun hayırlısı da saliha bir kadındır” buyuruyor. Müslüman kişi sadece bedeni arzularını ön plana almaz. Beden-akıl ve ruh dengesini korumaya çalışır. İslam anlayışına göre kişiler kendi zihninde tasarladığı yere eşini getirmeye çalışmaz. Onu kendi istediği gibi yapmaya çalışmaz. Kendi istedikleri olmadığı zamanlarda onun yaratılışını düşünür ve onu o şekilde kabul eder. Yaratılış farklılıklarını göz önünde bulundurur. Şöyle bir örnek vermek yerinde olur. Balık hep kendi yapısını düşünürse kanat ve ayaklara ihtiyaç yok der ve gereksiz görür. Oysa kuş için kanat, yürüyen canlılar için de ayağın ne kadar önemli olduğu ortadadır. Aynen bunun gibi yabancı kültür de kişiyi her alanda bencil hale getirdiği için o kişi her zaman kendini düşünür ve karşısındakini de kendi gibi yapmaya çalışır”

 

BEKARLIK ALIŞKINLIKLARI EVLİLİKTE SÜRDÜRÜLMEMELİ

“Resulullah (S.A.V.): “İman açısından mü’minlerin en olgunu ahlakı en güzel olanıdır.Sizin en hayırlınız kadınlarınıza karşı hayırlı olanlarınızdır” buyuruyor. Yüce Rabbimiz Kur’an’ı Kerim de şöyle buyuruyor: “Onlarla(eşlerinizle) iyi geçinin. Eğer onlardan hoşlanmadıysanız, olabilir ki, siz bir şeyden hoşlanmazsınız da Allah onda pek çok hayır yaratmış olur.”(Nisa,19). Bu ayet ve hadisi şeriften de anlıyoruz ki evlilik gelip geçici bazı kavgalarla söndürülen bir ocak değildir. Karısını boşamaya çalışan adama Hz. Ömer (R.A.) şöyle demiştir; “Yazıklar olsun sana! Evler sevgiden başka bir şeyin üstüne mi kuruldu? İdare etmek ve utanmak yok mu?” Sevgili Peygamberimiz (S.A.V) bir hadisi şeriflerinde: “Mümin erkek,  karısından nefret etmez. Onun bir huyunu sevmezse ötekini sever” buyuruyor. Sahi biz gülün hatırı için dikenine de katlanmıyor muyuz? Mimar Sinan’a sormuşlar; “Ey koca Sinan yüzyıllar boyu dayanacak olan bu yapıları nasıl yaptın?” Mimar Sinan Hazretleri şöyle cevap vermiştir; “Ben aslında bir şey yapmadım. Sadece taşların fazlalıklarını aldım. Böylece şu muhteşem eserler ortaya çıktı” Bizler de Mimar Sinan Hazretlerinin bu metodunu uygularsak, evimiz Cennet yuvası olur. Yani hem kadın hem de erkek fazlalıklarını atacak, fedakârlık yapacak, her şeyin kendisi gibi olmasını istemeyecek, Bekârlıktaki alışkanlıklarını ve yaşam tarzının aynısını evlilikte de sürdürmeye çalışmayacaktır” ifadeleri yer aldı.     

 



Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

betnis giriş
betnis
yakabet giriş