Çocuk Gelişim Öğretmeni ve Kent Konseyi Çocuklar Meclisi Sorumlusu Mine Atıcı, yanlış yetiştirilen çocukların toplum için alarm niteliğinde olduğunu belirterek, anne babaların çocuklarını yetiştirirken daha dikkatli olmaları gerektiğini ifade etti.
Çocukların olgunlaşmaları ve bir çocuğun nasıl yetiştirilmesi gerektiği hakkında bilgiler veren Mine Atıcı, anne ve babaların dikkat etmeleri gerektiğini ifade etti.
ÖZGÜR OLDUKLARI BİLİNCİ İLE EĞİTİLMELİDİR
Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Mine Atıcı, “Toplumsal sorunların birçoğunun altında çocuk yetiştirmekteki bilinçsizlik, doğru bilinen yanlışlıklarla dolu anne – baba tutumları yer alır. Öncelikle çocuklarımız bizim yapamadıklarımızı yapması için gönderilmiş insanlar değil; doğru, ahlaklı yetiştirmek için biz anne – babalara emanet edilmiş insanlardır. Ebeveynler çocuklarını yetiştirirken ileride nasıl bir yetişkin görmek istediklerini belirleyip kendi davranışlarından başlayarak eğitime başlamalıdırlar. Dürüst olması isteniyorsa ‘’yalan söyleme‘’ demek ya da yalan söylemenin kötülüklerini anlatmak yetmez. Çünkü çocuklar ne söylendiğinden çok ne yapıldığıyla ilgilenirler. Önce anne baba her konuda dürüst olmalı, çocukta bu davranışı gözlemleyerek önceleri onları taklit ederek yaşı büyüdükçe de dürüstlüğü benimseyip özümseyerek kendi davranışı haline getirebilmelidir. Bir başka konu da çocuklarımıza kural koymadaki yanlışlardır. Çocuklarımızı özgür bırakıyoruz sanarken aslında maalesef onlara kuralsızlığı öğretiyoruz. Yani kuralsızlığın adını özgürlük sanıyoruz. Ya da aşırı kurallarla boğup baskıcı otoriter bir tutum sergiliyoruz. Oysa bu durum çocuğu daha zor bir duruma düşürüyor. Çocuğun benlik algısını geliştirmesini engelliyor. Aşırı hoşgörü ve disiplin eksikliği çocukta bencillik ve antisosyal davranışların ortaya çıkmasına, aşırı otoriter ve baskılı katı disiplin de anne – babaya karşı korku, nefret ve öfke duygularının oluşmasına, çocuğun bağımlı ve isyankâr olmasına neden olur. Oysa çocuklar kendi sınırları içinde özgür oldukları bilinci ile eğitilmelidir” dedi.
BUNU SADECE MADDİ DE DÜŞÜNMEMEK GEREKİR
“Unutulmamalıdır ki; çocuğun sosyal olgunluk düzeyine ulaşması öncelikle anne – babası ile sağlıklı iletişimi ve değer yargılarını öğrenmesiyle oluşur” ifadelerini ile konuşmasını sürdüren Atıcı, “Bizler anne – baba olarak çocuklarımızın kendine güvenen, doğruyu başkalarının söylemlerinden ya da dayatmalarından değil, sorgulayarak, araştırarak bulan, ahlaklı, zorluklar karşısında içinde yedek gücü olan en önemlisi de mutlu insanlar olmasını isteriz. İsteriz ancak tam tersi eğitiriz. Kendine güvenen çocuklar yetiştiriyoruz derken, ipin ucunu kaçırır; başkalarına saygı duymayı, hoşgörüyü unuttururuz. Dünyanın kendi etrafında döndüğünü sanan bu çocuklar yetişkinliklerinde de yalnız, mutsuz, uyumsuz bireyler olarak ortaya çıkar. Çocuklarımız için iyi bir şey yaptığımızı sanarken aslında onlar tüketici toplumun bir parçası haline gelir. Her şey hazır avuçlarına konsun, sıkılınca onu bıraksın, değiştirsin isteyen insanlar çıkar karşımıza. Bunu sadece maddi de düşünmemek gerekir. Aynı tüketiciliği insan ilişkilerinde de sergilerler. Aile, arkadaş, iş hayatı hatta eş ilişkilerini de yönetemezler. Carlson cinsiyet farklılıklarıyla ilgili araştırmasında kızların toplumsal ilişkilerinde erkeklere göre daha uzlaşıcı bir tavırlarının olduğunu, erkeklerin ise kişisel uyumunun daha güçlü olduğunu vurgulamıştır” şeklinde konuştu.
MÜSPET ANLAMDA DEĞİŞİMİNE VE GELİŞİMİNE EN BÜYÜK KATKIYI SAĞLAYACAK GÜÇTÜR
Atıcı konuşmalarını şu ifadelerle tamamladı: Allah ‘ın karşılıklı uyumu kolaylaştırmak için her iki cinse de ayrı ayrı verdiği bu meziyetleri, biz anne babalar bebeklikten itibaren doğru bildiğimiz yanlışlarla değiştiriyor. Tüm dengeleri bozuyoruz. Sonra da zorla bencilleştirdiğimiz, kendini prens ve prenses zanneden bireyleri evlendiriyor aynı evde yaşamaya zorluyoruz. Evlilik gibi kutsal bir müesseseyi bile kendi istekleri için bir köprü zanneden bu çocuklar; köprüde karşılaşan iki keçi misali güç savaşına giriyor, hoşgörü, sevgi, saygı gibi önemli erdemleri unutuyorlar. Öyle ki; en ufak bir zorluğa tahammülleri olmuyor. Hatta günümüzde soruna bile gerek olmadan sıkıldım bahanesi ile boşanmalar oldukça sık görülmeye başlanmıştır. Görülüyor ki; bireysel olarak yaptığımız küçük hatalar, konu insan eğitimi olunca, küçük bir kartopunun çığa dönüşmesi gibi kat ve kat artarak toplumun olumsuz etkilenmesine, dejenere olmasına neden olabiliyor. Biz anne babalar böylesi büyük ve önemli sorumluluğumuzun farkına varmalı, her duyduğumuz bilgiyi doğru zannederek çocuklarımıza uygulamak yerine; olası sonuçlarının neler olabileceğini düşünerek, araştırarak en önemlisi de çocuklarımıza doğru örnek olarak onları yetiştirmeliyiz. Konuya duyarlı anne babalar şu kitapları okumalarını tavsiye ediyoruz. Çocuk psikolojisi Arthur T. Jersild, Aile ve çocuk Atalay Yörükoğlu, Anne- baba çocuk Haluk Yavuzer, Pozitif disiplin Yasemin Yusufoff, İçimizdeki çocuk Doğan Cücelioğlu. İnanıyoruz ki bilgili ve birikimli anneler bu ülkenin müspet anlamda değişimine ve gelişimine en büyük katkıyı sağlayacak güçtür.