Işık’a göre; İran ve Irak, PKK’nın yeniden silah kullanmasını B planı olarak diri tutmaya çalışıyor. İran’ın ordu komutanı sürekli Kandil’e gidip geliyor.
Bir yanda çözüm süreci, diğer yanda PKKmilitanlarının geri dönmeye başladığı yönünde çıkanhaberler. Bir yanda özerklik çıkışları, diğer yanda Türkiyelileşme çabaları. Bütün bunları bir dönem İmralı ile yapılan görüşmelerde etkin rol oynayan isimlerden biri olan İlhami Işık‘la konuştuk. HDP’nin çatı partisi formülünün tutmayacağı görüşünü savunan Işık, özerklik iddiasını ise ‘propaganda ve pazarlık dili’ olarak nitelendiriyor. PKK’daki hareketliliği dışardaki gelişmelere bağlayan Işık, İranve Irak’ın örgütün yeniden silah kullanmasını B planı olarak diri tutmaya çalıştığını söylüyor.
BDP’nin 2015 seçimlerine HDP çatısı altında seçimlere gitmesi gündemde. Bu adımı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu yerel seçimden önce yapılacaktı ama olmadı. Şimdi biraz sorunlu. HDP’nin aldığı oy beklentiyi karşılamadı. HDP temsilde ciddi anlamda zayıf. Temsil kabiliyetini verdikleri kişiler Türkiye partisi profiline uymuyor. Ertuğrul Kürkçü ve diğerlerinin geçmişte referansları “Sol” adına sağlam olabilir ama bugüne baktığımızda bir karşılığı yok.
Haziran ayında yapılacak kongrede, parti vitrininin düşündüğünüz tarzda şekillenmesi gibi bir beklentiniz var mı?
Hayır yok. Tam tersi. Türkiye partisi olma projesini ciddi anlamda savunan biriyim, ama bu kadrolarla ve bu yöntemle değil.
Türkiye partisi olma çalışması % 10 barajını aşma amacı taşıyor aynı zamanda…
Kürtlerin bazı siyasal kazanımlarının baskın çıkması doğal olarak bu Türkiyeleşme iddiasına şüpheler sokuyor. Bunu iyi savunmaları gerekiyor. Ama iyi savunacak kadroları yok. Bunu sağlayacak kadro arayışını da dünün Türkiye’sinde kalmış kesime havale ediyorlar. Tabii o “Sol” kendini yenilemeyen bir “Sol”dur.
Bir taraftan Türkiye partisi iddiası dillendirilirken diğer taraftan özerkliğin gündeme getirilmesi tezat değil mi?
Tezat değil aslında. Özerklikten ne anladığınıza bağlıdır. Biraz da propaganda dili ön plana çıkıyor. Hâlâ klasik pazarlık hamleleri yapılıyor. Diplomasisi ve güncelliği az; biraz da çözüm sürecine denk olmayan bir pazarlık dili kullanılıyor. Yoksa özerklikten insanların anladığı yerel yönetimlerdeki söz ve karar sahipliğinin artmasıdır.
BDP’nin kastettiği özerklik bu mu?
Özü itibariyle budur aslında. Onun için Türkiye’nin 21 bölgesi için özerklik istiyorlar, sadece Güneydoğu için değil.
Fakat Gültan Kışanak enerji kaynaklarından pay istemeyi gündeme getiriyor…
Bunu daha çok Diyarbakır’a yapılacak yatırımlarda öncelikler olarak ifade edebilirdi. Çözüm sürecine uygun dil değil.
KCK’lı Sabri Ok da, Kuzey Suriye’deki gibi kantonlar kurulacağını söyledi.
Buna kendisi de inanmıyordur.
Süreci sabote etmeye dönük bir tehlike görüyor musunuz, böyle bir çaba var mı?
Var tabii, ciddi bir tehlike var. Çözüm sürecinin aciliyet kazanması elbette ki Türkiye’deki gelişmelere bağlı ama özü itibariyle bölgedeki gelişmeler önemlidir. 2011’de İmralı sürecinin bitmesinin altında yatan esas neden dışarıdaki gelişmelerdi.
Daha somutlaştırabilir misiniz?
İran-Türkiye denklemi nedeniyle bizim bölgemizde bir kutuplaşma vardı. O kutuplaşma ABD’nin İran’la ilişkilerini geliştirmesi ile nispeten söndü. Bu deklare edildikten sonra birdenbire Türkiye ile Bağdat arasında sıcak bir trafik oluştu. Ancak Suriye’de kimyasal silahla ilgili probleme dünya kayıtsız kalınca sertleşme yaşandı. Şimdi Ukrayna meselesi Türkiye’nin elini biraz daha güçlendirdi. Yeni bir şekillenme oldu. Rusya, İran, Suriye, Irak bir blok oldu.
PKK’dan son dönemde çatlak sesler gelmesi bu denklemle mi ilgili?
Elbette. İran’ın Kudüs Ordusu Komutanı Tümgeneral Kasım Süleymani kaç seferdir Kandil’e gidip geliyor. Yakın zamanda tekrar gitti, geçtiğimiz günlerde oradaydı. Maliki yönetimi de Kandil’le görüştü geçen ay. Bu konuda markajı sürdürüyorlar.
Onların PKK’dan talebi nedir?
Savaş talebini B planı olarak sürekli diri tutmaya çalışıyorlar. Eğer onlar açısından şekillenme keskin boyuta varırsa B planını devreye sokacaklar. Şu an İran’la ilişkilerimiz daha iyi. Bu yüzden harekete geçmiyorlar.
Peki buna PKK razı olur mu?
PKK direniyor. Ama göz ardı da etmiyor. Çünkü o bölgede İran’ı karşınıza aldığınız zaman bunun sonucunu da hesap etmelisiniz. Çünkü ezici bir tahrip gücü var, ilişki ağı geniştir. PKK’nın Türkiye ile ilgili güvence konusunda bu kadar ısrar etmesinin nedeni odur. Sırtını Türkiye’ye dayamak istiyor. Bu gerçekleşirse İran’ı bypass eder. Eğer öyle değilse kazanım tehlikeye girer. Rojava önemli bir kazanım. Bu zaten İran’ın formüle ettiği bir şeydi. Bunu hesap etmemesi mümkün mü?
İran olmasa geçen yıl PKK tamamen çekilir miydi?
Evet çekilirdi. Silah bırakma da gündeme gelebilirdi. İran’ın hem baskı hem de hamlelerini kullandı. Yani hem bir gecede Kandil’e girdi, hem de aynı gece Rojava’yı boşalttırdı Suriye’ye. İki gücünü beraber kullandı. Ne verebileceğini de gösterdi, ne alabileceğini de.
Tekrar silahların kullanılma riski var mı?
Bu daha çok ABD-Rusya kavgasının boyutunun ne kadar yükseleceğine bağlıdır.
İmralı’dan çatlak ses gelme ihtimali ne?
İhtimal yok ama sürecin hızlandırılması ile ilgili bir talep var. Yasal zeminin oluşturulması konusu, bu biraz rahatlatır. MİT yasasının buna katkısı olacak. Görüşmeler suç olmaktan çıktığı için taraflar rahatlayacak.
Süreç nereye varacak?
Enerji paylaşımında eğer Bağdat ile Erbil anlaşırlarsa çözüm süreci on yılda yapacağı ilerlemeyi bir yılda alır.