MİLLİ MÜCADELEDEN GELECEĞE ÇALIŞTAYI OYLAT’TA YAPILDI “Müslümanlar zulüm altındalar”

Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi ve Dumlupınar Üniversitesi’nden akademisyenlerin yer aldığı çalıştaya iş dünyasından birçok katılımcı yer aldı. Çalıştayda açıklamalarda bulunan Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yüksel Okşak, “Kuruluşun ve Kurtuluşun beşiği Bilecik ve İnegöl’deyim. Hüzünlüyüm çünkü Milli Mücadeleden bugüne kadar memleketimizin her karışını sahipsiz bırakmayan bu aziz millet; terör belası ile karşı karşıya. Müslümanlık ve Müslümanlar dünyanın değişik bölgelerinde zulüm altındalar” dedi.

Yayınlama: 11.12.2015
610
A+
A-

Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yüksel Okşak’ın moderatörlüğünde ve ev sahipliğinde düzenlenen çalıştayda açılış ve hoş geldiniz konuşmasını yapan Okşak “Bugün sevinç ve hüznü bir arada yaşamaktayım. Bir İnegöllü olarak bugünlere gelmemde önemli katkıları bulunan İnegöl’ümüzün çok değerli simaları ile bir aradayım. Kuruluşun ve Kurtuluşun beşiği Bilecik ve İnegöl’deyim. Hüzünlüyüm çünkü Milli Mücadeleden bugüne kadar memleketimizin her karışını sahipsiz bırakmayan bu aziz millet; terör belası ile karşı karşıya. Müslümanlık ve Müslümanlar dünyanın değişik bölgelerinde zulüm altındalar. Suriye’de Türkmen kardeşlerimizin yaşadıkları ortada. Gelmiş geçmiş bu uğurda şehit olmuş tüm güvenlik güçlerimize, askerlerimize, vatandaşlarımıza ve zulüm altında hakkın rahmetine kavuşmuş tüm Müslüman kardeşlerimize Allah’tan rahmet ve ailelerine sabırlar diliyorum” dedi. Terör ve terörden beslenenlerin cehalet girdabında olduklarına vurgu yapan Okşak “uluslararası finans savaşları sürdükçe terör belası dünyanın başına çorap örmeye devam edecek. Umarım ülkemizde yaşanan terör olayları ve eylemleri en kısa zamanda biter” dedi.

 

“Geçmişten Geleceğe; Global Kent Olma Yolunda İnegöl” başlığıyla konuşmasına başlayan İnegöl Belediye Başkanı Alinur Aktaş çalıştayın hayırlara vesile olmasını, çalıştay sonucu ortaya çıkacak olan sonuç raporunun İnegöl’e ve ülkemize faydalı olmasını diledi. İnegöl’ün Milli mücadeleye yaptığı önemli ve kritik katkıları ortaya koyan Aktaş “Biz kentimizin tarih ve kültürünün, değerlerinin ve markalarının farkındayız. İnegöl Belediyesi olarak en önemli görevimiz, tarihi ve kültürel değerleri ile bu kentin ruhunu diri tutmaktır. Kent Müzesi, Mobilya Müzesi ve diğer projelerimiz bu bilincin ürünleridir. 60’lı ve 80’li yılların İnegöl’üne de dikkat çeken ve global dünyanın şehirleri daha dinamik, daha dijital ve daha bireysel hale getirdiğine dikkat çeken Aktaş; “İnegöl hem çağın teknolojisine ayak uyduran hem de değerlerine geçmişine sahip çıkan bir kenttir. Bu kentin insanları ekonomik gelişimin yanında sosyo-kültürel gelişimi de yakalıyor. Böylece biz şehir olarak hem büyüyor hem de kalkınıyoruz” dedi.






 

“Milli Mücadeleden günümüze İnegöl Ekonomisi” başlığını işleyen İnegöl Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ömer Semiz; “Bu çalıştayın hayata geçmesinde önemli katkısı bulunan, geçmişte odamızda da çalışmış, değer katmış bir kardeşimiz Yüksel Okşak’a teşekkürü borç bilirim. Zira Bilecik’te yaptığı çalışmalarla da kendisini gururla takip ediyoruz” dedi. İnegöl Ticaret ve Sanayi Odası’nın Bursa’dan bile önce kurulduğuna ve bunun da İnegöl ekonomisinin ne kadar önceye dayandığını gösterdiğini vurgulayan Semiz “İnegöl bugün ihracatta iller arasında ilk 20 il arasında yer alarak dev bir ekonomi haline gelmiştir. Bununla İnegöllü müteşebbisler olarak gurur duyuyoruz. Geçmişimizle geleceğimizi yüzleştiren bu tarz çalıştayların şehrimizde artarak devam etmesi en önemli temennimizdir” dedi.

 

 

 

“Türk Dış Politikasının Amerikan Kamuoyuna Yansımaları: İslamofobi, Nefret Söylemi ve Irkçılık” konu edinen Dumlupınar Üniversitesi İİBF Fakültesi Dekanı, Tükiye Bilimler Akademisi Üyesi ve Avrupa ve Amerika’daki Türk toplumlarının sosyo-politik problemleri üzerine yaptığı çalışmalarıyla tanınan sosyolog, siyaset bilimci ve uluslararası ilişkiler uzmanı Prof. Dr. Hüsamettin İnaç, son on yılda çokça gündemimize taşınan ve kısaca İslam’ın yayılmasından ve Müslümanların varlığından duyulan korku anlamına gelen İslamofobi olgusunun tarihsel, felsefi, sosyolojik ve kültürel bir arkaplanı olduğundan hareketle şu başlıkların altını çizdi: “Avrupa kimliğini tanımlarken daima bir ötekiye ihtiyaç duymuş ve son beş yüzyıllık Avrupa tarihine baktığımızda bu ötekiyi hep maalesef ki İslam ve Müslümanlar teşkil etmiştir. Öyle ki Rönesans, Reformasyon, modernleşme, Aydınlanma ve hümanizm gibi tarihsel tecrübeleri yaşayan Batılılar, bir noktadan sonra kibirli ve dışlayıcı bir zihni altyapıyla sömürgecilik arayışlarına girmeye ve Doğu’ya Oryantalist bir gözle bakmaya başladılar. Doğu’nun inancı, felsefesi ve tarihi hızla kötülenmeye başlandı. Her kötülük Doğu toplumlarına ve İslam’a hamledildi. Hâlbuki on altıncı yüzyılda Doğu’da güçlü bir Türk İmparatorluğu olmasaydı ve Akdeniz Müslüman bir Türk gölü haline getirilmeseydi Batı’nın daha Batıyı ele geçirerek medeniyet kurması ve kendi içinde kenetlenerek bir Avrupa kimliği yaratması asla mümkün olmayacaktı. Bu dönemlerde çok dinli, çok dilli, çok etnikli bir sosyolojik yapıyı barış içerisinde yaşatan bir Osmanlı medeniyeti olmasına rağmen, Batı çok kültürlüğü hayata geçirmeyi hiçbir zaman başaramadı. Farklı kültürlerin farklılıklarını yitirmeden bir arada, yan yana ve içiçe yaşama pratiği demek olan çok kültürlük sadece İslam’ın engin hoşgörü havzasında neşvü nema bulabildi. 1960’larda Türk işçilerinin çalışmak üzere gittiği Almanya’da başlayan çok kültürlülük denemesi hep asimilasyon politikalarıyla malul kaldı ve hiçbir zaman gerçek bir entegrasyona dönüşemedi. Nitekim islamofobi olgusu da ilk defa literatüre Birinci Körfez Savaşıyla girdi ve 11 Eylül 2001 terörist saldırıyla dünya gündemine oturdu. 2003 yılında Amerika’nın Irak ve Afganistan’ı işgaliyle birlikte yaşanan sistematik katliam ve ölümler her iki medeniyeti birbirinden radikal bir biçimde ayırdı. Medeniyetler Çatışması tezlerinin hâkimiyet kazandığı bu dönemde Amerika Şiileri destekleyerek Sünnileri Irak’ta şiddete açık hale getirdi. Sözünü ettiğimiz bu kimliğe dayalı ve mezhepçi Amerikan politikaları İŞİD ya da DAİŞ olarak adlandırılan terör örgütünün oluşmasına uygun bir zemin hazırladı. Bugün bu yanlış politikaların olumsuz yansımalarının Batı’ya bumerang gibi döndüğüne ve Avrupa başkentlerini bir bir vurduğuna şahit olmaktayız. Ne var ki bu terör olaylarından en çok Müslümanlar zarara görmekte ve barış anlamına gelen İslam’la terör özdeşleştirilmeye çalışılmaktadır” dedi.

 

Milli Mücadele Döneminde Bilecik ve Çevresi başlığıyla yer alan Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Söğüt Meslek Yüksekokulu Yrd. Doç. Dr. Taner Bilgin bölge insanının, sadece Milli Mücadele yıllarında değil, Birinci Dünya Savaşı sırasında da her anlamda gerekli desteği verdiğini anlatarak şöyle devam etti: “Özellikle Çanakkale Savaşı’nın ardından gelen süreçte, Arap Yarımadası’na giden orduda çok sayıda Bilecikli asker bulunmaktaydı. Bilecik’i bu kadar önemli kılan en önemli unsurların başında İkinci Abdülhamid döneminde yapılan demir yolu gelir. İstanbul ve Bursa’dan Anadolu’ya asker sevkiyatının Bilecik üzerinden yapıldığını görmekteyiz. Ankara’ya ulaşmak için mutlaka Bilecik’ten geçmek gerekiyordu. Bu yüzden Bilecik, stratejik öneme sahip bir noktadaydı. Zor şartlarda savaş mücadelesi veren Anadolu insanı, Milli Mücadele yıllarında Almanlardan çok büyük destek almıştı.” İnegöl’ün Milli mücadele dönemindeki önemine dikkat çeken Bilgin “ Bu coğrafya, Ankara’ya geçmek için bir kapı konumundaydı. Bütün savaşların gerçekleşmiş olduğu bu coğrafyada kurtuluş mücadelesinde Yunanlılara karşı 3 ayrı hatta savaşıyor ve bu hatlarda büyük çapta direniş göstermiştir. Mustafa Kemal Atatürk, Milli Mücadeleyi bu coğrafyadan yönetiyordu diyebiliriz” dedi.

 

Son olarak soru, cevap ve dilek, temennileri alan moderatör Yüksel Okşak “Bizleri kırmadan bugün buraya gelen konuşmacılarımıza sonsuz teşekkürü bir borç bilirim. Çalıştay ve 2 günlük tüm programın hayata geçmesine vesile olan İnegöl Belediyesine, İnegöl Ticaret ve Sanayi Odasına, tüm akademisyen arkadaşlarımıza tüm katılımcılara çok teşekkür ederiz. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi’nde akademisyen olmaktan gurur duyduğunu vurgulayan Okşak “Bu vesile ile yakın zamanda üniversitemizde Rektör seçimleri olacak. Üniversitemizin bugünlere gelmesinde çok önemli emeği olan Kıymetli Rektörümüz Prof. Dr. Azmi Özcan hocama da teşekkürlerimizi buradaki tüm arkadaşlarım ve şahsım adına sunmak isterim”dedi.

 

Çalıştay konuşmacılara hediye takdimi ile sona erdi.

 



Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

betnis giriş
betnis
yakabet giriş